Mera olan bir yerin zilyetlik yoluyla kazanılması mümkün bulunmadığı gibi, baraj göl suları altında kalmadan önce kazanıldığına veya zilyetliğinin tesbitine karar verilemez.
Ramazan ve Bedir ile Hazine ve Ç. Köyü Muhtarlığı aralarındaki mülkiyetin tespiti davasının reddi K: Asliye Hukuk Hakimliği’nden verilen 7.6.2000 gün ve 76-121 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacılar vekili, 408 parselin belli bölümlerinin vekil edenlerinin mülkiyetinde bulunduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz bölümünü kapsayan 408 parsele ait kadastro tutanağında, A. köyünün kadim merası olduğunun muhtar ve bilirkişiler tarafından bildirilmesi üzerine 22.6.1977 tarihinde köy orta malı mera olarak sınırlandırılmıştır. Davacılar ve davada taraf durumunu almayan başka kimselerin K: Kadastro Mahkemesine açtıkları tespite itiraz davası sonunda 9.11.1995 gün ve 1991/82 esas, 1995/138 karar sayılı hükümle dava konusu yerin baraj göl suları altında kalmış olması nedeniyle tespit dışı bırakılmasına karar verilmiş ve hüküm 9.5.1996 tarihinde kesinleşmiştir. Davacılar bu kez açmış oldukları dava ile 408 parselin kapsamında kalan kendilerine ait yer üzerindeki mülkiyetlerinin tespitine karar verilmesini istemişlerdir.
Davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmaz göl suları altında bulunan bir yerdir. Bu durumda uyuşmazlığın yukarıda tarihi ve sayısı yazılı kadastro mahkemesince toplanan delillere göre çözüme kavuşturulması gerekir. Kadastro Mahkemesince 11.3.1991 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar ile tutanak bilirkişileri , dava konusu taşınmaz bölümünün dört tarafının mera ile çevrili olduğunu, ancak tespit tarihinden geriye doğru davacı ve miras bırakanları tarafından tasarruf edildiğini, ziraatçı uzman bilirkişi de 2. sınıf kültür arazisi niteliğinde bulunduğunu bildirmiştir. Mahkemece hava fotoğrafları üzerinde yapılan incelemede taşınmazın sırt, tepe ve derelerden oluştuğu, üzerinde ziraat faaliyetlerinde bulunulduğuna dair bir belirtinin olmadığı, taşınmazın göl suları altında bulunduğu açıklanmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. Taşınmazın su altında kalmasından sonra hava fotoğrafları üzerinde yapılan incelemeye dayanılarak davanın reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de, Kadastro Mahkemesince taşınmazın su altında kalmadan önce yapılan keşfinde çevresinin mera ile çevrili bulunan bir yer olduğu belirlenmiş bulunduğuna göre taşınmazın meradan elde edildiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Mera olan bir yerin zilyetlik yoluyla kazanılması mümkün bulunmadığı gibi baraj göl suları altında kalmadan önce kazanıldığına veya zilyetliğinin tespitine karar verilemez.Redde ilişkin hüküm bu bakımdan sonucu itibariyle doğru olmaktadır.
Sonuç: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 2.6.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.