1. Anasayfa
  2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/2461 K: 2003/3731 T: 22.5.2003


Taşınmazın kabulüne karar verilen bölümünün de kuzeyinde yer alan meranın devamı olduğunun kabulü gerekir; meralar süresi neye ulaşırsa ulaşsın kazandırıcı zaman aşımı ve zilyetlik yolu ile edinilmeleri mümkün olmayan yerlerdir; davanın tümünün reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.

Kemal ile Hazine ve Eskiyaylacık Köyü Muhtarlığı aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair G. Asliye Hukuk Hakimliği’nden verilen 1.10.2002 gün ve 29/366 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine Temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı, dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı taşınmazın adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Hazine Temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmesi üzerine; hükmün, kabule ilişkin bölümü davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, 50-60 yıllık kazanmayı sağlayan zilyedliğe dayanarak tescil isteğinde bulunmuş, davalı Hazine temsilcisi 28.02.2001 günlü layihasında dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, 19.3.2001 günlü layıhada da aynı yerle ilgili G. Sulh Ceza, Asliye Hukuk ve Sulh Hukuk Mahkemesine daha önce açılmış dava dosyalarının bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Yerel bilirkişi ve tanıklar 20 yıldan fazla süre ile davacının tasarrufta bulunduğunu bildirmişler, ziraatçı uzman bilirkişi 08.05.2001 günlü raporunda taşınmazın kuzey kesiminde yer alan 9,5 dekarlık kısmının mera arazisi olduğu, güneyinde kalan bölümünde kıraç tarla niteliğinde olduğunu açıklaması üzerine, mahkemece kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Taşınmazın bulunduğu yerde kadastro çalışmaları yapılmamıştır. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan MK: nun 639/1. maddesi hükmü uyarınca bir yerin tapuya tesciline karar verilebilmesi için diğer kazanma koşulları yanında taşınmazın niteliği itibariyle kazanmaya elverişli yerlerden olması gerekir. Teknik bilirkişi tarafından düzenlenen krokide kuzeyinin boşluk (mera) olduğu açıklanmıştır. Taşınmazın kadim mera olmadığı ve bu yerde tahsisli mera olmadığı bildirilmiş ise de, ziraatçı uzman bilirkişi taşınmazın bir bölümünün meradan elde edilen bir yer olduğunu bildirmiş ve mahkemece bu kısım hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.

Geriye kalan bölümün mera olup olmadığı mahkemece tartışılıp değerlendirilmemiş ise de, aynı yer hakkında daha önce davacının açtığı tescil davasına ilişkin 1989/112 esas nolu dava dosyası takip edilmeme nedeniyle açılmamış sayılmasına, köy tüzel kişiliği aleyhine açmış olduğu elatmanın önlenilmesine ilişkin G Sulh Hukuk Mahkemesinin 1986/1 esas nolu dava dosyası da husumet yönünden reddedilmiş, bu dava nedeniyle dinlenen yerel bilirkişi taşınmazın mera olduğunu bildirmiş ve düzenlenen krokide de doğu ve kuzeyinin mera olduğu belirtilmiştir. Ayrıca 3091 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılan inceleme sonucu dava konusu taşınmazın mera olduğu belirlenerek davacının elatmasının önlenilmesine karar verilmiş, davacının yararlanmasını sürdürmesi üzerine anılan kanuna aykırılıktan ötürü hakkında açılan kamu davası sonunda hükümlülüğüne karar verilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar ve incelemeler karşısında taşınmazın kabulüne karar verilen bölümününde kuzeyinde yer alan meranın devamı olduğunun kabulü gerekir. Meralar süresi neye ulaşırsa ulaşsın kazandırıcı zaman aşımı ve zilyedlik yolu ile edinilmeleri mümkün olmayan yerlerdir. Davanın tümünün reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.

Sonuç: Davalı Hazine Temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün kabule ilişkin bölümünün HUMK: nun 428. maddesi hükmü uyarınca BOZULMASINA 22.05.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.