Uyuşmazlık konusu taşınmaz tespit dışı bırakılan yerlerden olup, öncelikle tmk’nun 713/3. fıkrası uyarınca ilgili kamu tüzel kişisi durumunda bulunan belediye’ye davanın yöneltilmesi, taraf teşkilinin sağlanması ve yargılamaya katıldıkları takdirde davaya karşı delillerini sunmaları için kendilerine süre ve imkan tanınması gerekir; kamu düzeni ilkesi göz önünde tutularak çifte tapunun önlenmesi açısından taşınmazın tapuda kayıtlı olup olmadığı tapu sicil müdürlüğü’nden sorulmalıdır.
Tahsin ile Hazine aralarındaki tescil davasının kabulüne dair T: Asliye Hukuk Hakimliği’nden verilen 10.3.2004 gün ve 37/20 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı T: , dava dilekçesinde, mevkii ve sınırlarını açıkladığı taşınmazın adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından “taşınmaz üzerinde 15 yıldan beri tarım yapılmadığı ve mera olduğu” gerekçesiyle temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, harici satın alma ve eklemeli zilyetliğe dayalı olarak TMK: nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi gereğince açılan tescil davasıdır.
Mahkemece, her ne kadar kazanma koşullarının davacı yararına gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konusu taşınmaz tespit dışı bırakılan yerlerden olup, T: İlçesi, Konak Mahallesi sınırları içinde yer aldığı gözetilerek öncelikle TMK: nun 713/3. fıkrası uyarınca ilgili kamu tüzel kişisi durumunda bulunan T: Belediyesine davanın yöneltilmesi, taraf teşkilinin sağlanması ve yargılamaya katıldıkları takdirde davaya karşı delillerini sunmaları için kendilerine süre ve imkan tanınması gerekir.
İşin esasının incelenmesine gelince; Uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu bölgede 2000 yılında kadastro çalışmalarının yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, taşınmazın ne niteliğiyle ve hangi tarihte tespit dışı bırakıldığının Kadastro Müdürlüğü’nden sorulmalıdır.
Tespit dışı bırakılma nedeni belirlenemediği takdirde teknik bilirkişilerce pafta üzerinde yapılacak inceleme ve ziraat mühendisinden alınacak rapor ile niteliğinin belirlenmesi yoluna gidilmelidir.
Hazine vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazın meradan sayılan yerlerden olduğunu bildirdiğine göre, öncelikle dava konusu taşınmaz ve çevresini kapsamına alacak bir biçimde pafta örneğinin veya ozalitinin Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, taşınmazın bulunduğu mahalleye ait kadim veya tahsisli mera kayıtlarının olup olmadığının Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü ile Tapu Sicil, Kadastro ve Özel İdare Müdürlüklerinden sorulması, varsa bu kayıtlar getirtilerek dosyaya eklenmesi, getirtilecek birleşik paftaya göre uyuşmazlık konusu taşınmaza komşu kadastroca tespit edilmiş parseller varsa, bunlara ait kadastro tutanak ve ekleri ile kadastro sırasında uygulanan tapu ve vergi kayıtları var ise, bunlar da getirtilerek yeniden yapılacak keşifte teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar vasıtasıyla zemine uygulamalarının yapılması, komşu kayıtların taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, taşınmazın kadim veya tahsisli mera kayıtları kapsamında kalıp kalmadıklarının saptanması, bu hususların teknik bilirkişiye kroki üzerinde işaret ettirilmesinin sağlanması, bundan ayrı yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle dava konusu yerin kadim mera sayılan yerlerden olup olmadığının da açıklığa kavuşturulmasına çalışılması, taşınmazın niteliğinin belirlenmesi, bu konuda uzman bilirkişi ziraat mühendisinden gerekçeli, denetime açık rapor alınması gerekmektedir.
Bundan başka kamu düzeni ilkesi göz önünde tutularak çifte tapunun önlenmesi açısından ve teknik bilirkişinin rapor ve krokisi de eklenmek suretiyle taşınmazın tapuda kayıtlı olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğü’nden sorulması, ondan sonra toplanacak deliller çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu bir hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Sonuç: Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK: nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 9.7.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.