1. Anasayfa
  2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2014/16426 K: 2016/1114 T: 25.1.2016


İster adi, ister noterde resmi şekilde miras payının devri sözleşmesi yapılmış olsun, her iki halde de sözleşme alıcı kişiye paylaşmaya katılma yetkisini vermez, sadece paylaşma sonunda mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteme hakkını sağlar. Yani miras payını devralan kişi terekeye göre üçüncü kişi durumunda olduğundan mirasçılar arasındaki elbirliği mülkiyet paylı mülkiyete dönüştürülmedikçe iptal ve tescile karar verilemez.

… ile … ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davasının kabulüne dair… Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 4.9.2013 gün ve 175/321 Sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı … vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR: Davacı vekili, 113 parsel sayılı taşınmazın davalıların ortak mirasbırakanı……. adına kayıtlı olur. 1967 yılında öldüğünü, davacının 1980 yılında noterde düzenlenen sözleşmeyle murisin çocuklarından …,…,…,…. miras payını satın aldığını, diğer mirasçı ….’nin miras payını da 1980 yılında yapılan harici satış sözleşmesiyle satın aldığını açıklayarak, bu kişilerin miras payları oranında taşınmazın tapu kaydının iptaliyle davacı adına tesciline; bu talebin kabul edilmemesi halinde ise 10.000 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalılardan …,…,… ve… açılan davaya bir diyeceklerinin olmadığını belirtirlerken, davalı … ve davalı …’ın mirasçıları olan dahili davalılar davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Diğer davalılar bir savunma getirmemişlerdir.

Mahkemece davanın kabulüne, 113 parsel sayılı taşınmazın kök muris … … adına olan tapu kaydının davalı … …, …,……,… … ve …..’in Sulh Hukuk Hakimliği’nin 1978/1633 Esas – 1979/380 Karar sayılı veraset ilamı dikkate alınarak ve muris….’ten 2012/489 – 558 Esas/Karar sayılı veraset ilamından gelen hisseleri korunmak suretiyle davalıların….. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/507 Esas – 2012/528 Karar sayılı veraset ilamında belirtilen hisseleri oranında iptali ile, davacı adına bu oranda tapuya tesciline, karar verilmesi üzerine; hüküm, mirasçılardan dahili davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, miras payının üçüncü kişiye temlikine dayalı kısmen tapu iptali ve tescil davasıdır. Sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 743 Sayılı MK’nun 612. maddesi ”… mirasçılardan biriyle hissesinin temlikine dair üçüncü bir kişi arasında akdedilmiş olan mukavele üçüncü şahsa, taksime müdahale hakkı vermez. Üçüncü şahsın hakkı, ancak temlik eden mirasçıya ayrılan hissenin talebine münhasırdır. ” hükmünü içermektedir.

Bu hükümden anlaşıldığı gibi miras payını devralan üçüncü kişinin hakkı mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteme hakkına münhasırdır. 2002 yılında yürürlüğe giren 4721 Sayılı TMK’nun 677/2 maddesinde de ”Bir mirasçının üçüncü kişiyle yapacağı böyle bir sözleşmenin geçerliliği, noterlikçe düzenlenmesine bağlıdır. Sözleşme bu kişiye paylaşmaya katılma yetkisi vermez; sadece paylaşma sonunda mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteme hakkını sağlar.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.

Dava konusu taşınmaz, kadastro çalışmaları sonucunda 18.7.1967 tarihinde davalıların ortak miras bırakanı…….. adına tescil edilmiştir. Murisin ölümünden sonra da taşınmaz tapuda intikal görmediğine göre tereke elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. İster adi, ister noterde resmi şekilde miras payının devri sözleşmesi yapılmış olsun, her iki halde de sözleşme alıcı kişiye paylaşmaya katılma yetkisini vermez, sadece paylaşma sonunda mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteme hakkını sağlar. Yani miras payını devralan kişi terekeye göre üçüncü kişi durumunda olduğundan mirasçılar arasındaki elbirliği mülkiyet paylı mülkiyete dönüştürülmedikçe iptal ve tescile karar verilemez. Çünkü elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur.

Taşınmaz elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan, mirasçılardan (davalılardan) bir tanesinin hükmü temyiz etmesinin doğurduğu hukuki sonuçlardan diğer ortaklar da yararlanır. Bu sebeple hükmün sadece bir mirasçı tarafından temyiz edilmesi yeterlidir. Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında; elbirliği mülkiyeti çözülmeden iptal ve tescile karar verilmesi, yukarda sözü edilen Kanun hükümlerine aykırıdır. Bu sebeplerle davanın tüm mirasçılar yönünden tümüyle reddine karar verilmesi gerekirken; kabulüne hükmedilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle mirasçı dahili davalı … vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 Sayılı HMK’nın Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca bozulmasına, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25.1.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.