1. Anasayfa
  2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2014/24171 K: 2016/6157 T: 6.4.2016


Davacı sağ eşe konut üzerinde intifa ve oturma hakkının tanınması için; aile konutu olması, mal rejiminin ölümle sona ermesi ve sağ eşin katılma alacağının bulunması gerekir. Sağ eşin katılma alacak miktarı, iddia ve savunma doğrultusunda, aynı mahkemece yukarda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde belirlenmelidir. Aile konutu üzerine, intifa veya oturma hakkının tanınmasını gerektiren yasal koşulların davacı sağ eş lehine gerçekleştiğinin kanıtlanması durumunda, katılma alacağına mahsuben, yetmezse belirlenecek ilave bedelin davacı tarafça mahkeme veznesine depo ettirilmesi sağlandıktan sonra mahkemece özgüleme hakkında karar verilmelidir. Söz konusu değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.

DAVA: … ile … aralarındaki aile konutu üzerinde sağ eşe intifa hakkı tesisi davasının reddine dair Ankara 5. Aile Mahkemesi’nden verilen 15/05/2014 gün ve 1373-616 sayılı hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; duruşma isteminin pul yokluğundan reddine karar verilip, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR: Davacı … vekili, … ada … parselde bulunan 2 numaralı meskenin davacı ile ölen eşinin aile konutu olduğunun tespiti ile davacının TMK’nun 240.maddeden kaynaklanan haklarının verilmesini istemiştir.

Davalı … vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davaya konu taşınmazın murisin kişisel malı olduğu, davacının katılma alacağının bulunmadığı, davacının davasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava; TMK’nun 240. maddesine göre, katılma alacağına mahsuben aile konutuna oturma hakkının özgülenmesi istemine ilişkindir.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 240/1. maddesinde; sağ kalan eşin eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebileceği düzenlenmiştir.

Aile konutu, eşlerin birlikte seçtikleri ve ortak aile yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantılarını buna göre düzenlemeyi amaçladıkları konuttur (TMK m. 186, HGK 28.9.2011 tarih, 2011/2-447 E., 2011/556 K: ).

Katılma alacağı, 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren TMK uyarınca; eklenecek değerlerden (TMK’nun 229) ve denkleştirmeden (TMK’nun 230.m.) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara dair borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1). 1.1.2002 tarihinden önce yörürlükte bulunan 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 170. Maddesi uyarınca geçerli olan mal ayrılığı rejiminde katılma alacağına yer verilmemiştir. Dairemiz uygulamalarına göre, aile konutu ölen eşin kişisel malı ise sağ eş lehine intifa veya oturma hakkı tanınmamaktadır.

Bu açıklamalara göre; davacı sağ eşe konut üzerinde intifa ve oturma hakkının tanınması için; aile konutu olması, mal rejiminin ölümle sona ermesi ve sağ eşin katılma alacağının bulunması gerekir. Sağ eşin katılma alacak miktarı, iddia ve savunma doğrultusunda, aynı mahkemece yukarda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde belirlenmelidir.

Aile konutu üzerine, intifa veya oturma hakkının tanınmasını gerektiren yasal koşulların davacı sağ eş lehine gerçekleştiğinin kanıtlanması durumunda, katılma alacağına mahsuben, yetmezse belirlenecek ilave bedelin davacı tarafça mahkeme veznesine depo ettirilmesi sağlandıktan sonra mahkemece özgüleme hakkında karar verilmelidir.

Söz konusu değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.

Somut olayda; eşler, 5.7.1986 tarihinde evlenmiş, 25.2.2010 tarihinde eş …’ın ölümüyle davacı eşi ve davalı kardeşi mirasçı olarak kalmıştır. Mal rejimi ölüm tarihi itibarıyla sona ermiştir (TMK’nun m. 225/1). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM’nun m.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Kanun’un m. 10, TMK’nun m. 202/1). Aile konutu, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 17.10.2002 tarihinde satın alınarak, ölen eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime dair hükümler uygulanır (TMK’nun m. 179).

Davacı vekili 17.12.2010 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde davaya konu evin ölen eşin 2001 yılında emekli olmasıyla alınan ikramiye ile eldeki birikimlerin birleştirilmesi suretiyle satın alındığını beyan etmiştir. Buna göre 17.10.2002 tarihinde satın alınan evin bedelinin bir kısmının ölen eşin kişisel malı niteliğindeki emeklilik ikramiyesi ile kalanının ise tarafların birikimleri ile karşılandığı anlaşılmıştır. Dava konusu ev, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 17.10.2002 tarihinde satın alınarak ölen eş adına tescil edilmiştir. TMK’nun 222/1 ve 3. maddesine göre bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal sayıldığından davalı tarafça da emekli ikramiyesi ile karşılanan bölüm dışındaki kısmın ölen eşin kişisel malları ile karşılandığı kanıtlanamadığından emekli ikramiyesi dışındaki bölümün anılan kanun maddesi uyarınca edinilmiş mallardan karşılandığının kabulü gerekir. Aynı Kanunun 219/5.maddesi uyarınca edinilmiş malın yerine geçen değerler de edinilmiş mal sayılacağından davacının artık değere katılma alacağı mevcuttur. Bu açıklamalara göre belirlenecek katılma alacağına mahsuben, davacının talepleri konusunda bir karar verilmesi gerekirken usul, yasa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen sair gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu sebeple kabulüyle hükmün 6100 Sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istenmesi halinde davacıya iadesine, 06.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.