1. Anasayfa
  2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2018/9287 K: 2018/11519


Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

Davacı vekili, dava konusu 615 parsele müvekkil şirket ile davalıların müşterek malik olduğunu, bu taşınmaza ilişkin davalılardan …’in ortaklığın giderilmesi davası açtığını, müvekkil şirketin bitişik 609 parselin de maliki olup parsel üzerinde akaryakıt istasyonu olduğunu, ortaklığın giderilmesi davası keşfi sırasında dava konusu taşınmazda akaryakıt istasyonuna bağlı olarak müvekkil şirkete ait muhdesatların vekil eden şirkete ait olduğu konusunda davalılar arasında ittifak sağlanamadığını belirterek… marka M4 MPP Modeli 2011 imal 4 tabancalı 2 adet akaryakıt pompası, 2 adet akaryakıt pompasına bağlı Unimeb marka 2011 yılımda pompalarla birlikte montajı yapılan 2 adet yazar kasa 140 m2 konopi, 1200 lt, 16000 lt ve 26000 lt ye sahip 4 adet yakıt tankının davacı şirkete ait olduğuna karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … vekili; mülkiyetin el değiştirdiğini haricen öğrendiklerini,durum böyle olunca derdest dosyanın konusuz kalma ve … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin bekletici mesele yapılan dosyasının sürüncemede kalma durumu olduğunu belirterek dava konusu taşınmazın üzerinde yapılan tadilat değişikliği ile mal sahibi değişikliğinin tespiti ve aynı zamanda tedbiren müdahalenin önlenmesi için mahkemeden masrafı yatırılmak suretiyle talepte bulunmuş,mahkemece bunun üzerine keşif kararı alınmış,ancak davacı vekili keşiften haberdar edilmemiştir.

Mahkemece, mahallinde yapılan keşif tutanağında ve bilirkişilerce hazırlanan raporda dava konusu yere ait … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/322 Esas sayılı dosyasında sunulan raporda ki resimlerden farklı görünüm olduğu, dava konusu kanopiye ait saç levhanın önceki resimlere göre eninde ve boyunda azalma olduğu, dolayısıyla küçüklük olduğu, yeniden inşa edildiği, daha önce benzin pompası bulunan yerlerin söküldüğü ve kazı yapılmış olduğu, tanklar arası boruların yenilendiği, zeminde plastik görünümlü boruların döşenmiş olduğu, önceki keşifte tespit edilip davacının tespit talebine konu pompaların ve yazar kasaların olmadığı anlaşılmış, buna göre mahkemece yapılan tespite konu davacı tarafça taşınırların yerinden söküldüğü, bir kısmının yerine yenilerinin getirildiği ve tadilat işlemlerinin devam ettiği, dolayısıyla davaya konu taşınırların, davacının iradesi doğrultusunda yok edildiği, böylelikle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava muhdesat aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir. Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 sayılı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukuku’nda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.

Tespit davası, kendine özgü davalardan olup, dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmesi gerekir (HMK 114/1-h, 115 m.).

Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.

Somut olayda davacı vekili taraflar arasında … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/322 Esas sayılı dosyası olduğunu belirtmiş ise de; UYAP üzerinden yapılan incelemede belirtilen dava dosyasının 02/01/2017 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararın taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmayarak 21/02/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

SONUÇ: Bu nedenle; taraflar arasında derdest olarak görülen ortaklığın giderilmesi davası bulunmadığına göre; muhdesat aidiyetinin tespiti davasında başlangıçta mevcut olan güncel hukuki yarar ortadan kalktığından mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde konusuz kalan davanın reddine şeklinde hüküm kurulması doğru değilse de, hükümlerin sonuçları itibariyle benzer olduğundan davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile mahkemenin gerekçesinin “güncel hukuki yarar ortadan kalktığından” şeklinde, hükmün ise “Karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde Düzeltilerek onanmasına, taraflarca HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.