1. Anasayfa
  2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2010/1162 K: 2010/5005 T: 27.04.2010


Uyuşmazlık, tahliye taahhütnamesine dayanılarak yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali ve kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin dava konusu edilen taşınmazı satın almadan önce davalının mülkiyetin davacıya geçmesi halinde taşınmazda 30.6.2009 tarihine kadar kira ödemeden oturması şartı ile noterden 18.2.2009 tarihinde tahliye taahhütnamesi verdiğini, davacının da söz konusu taahhütnameye güvenerek aynı gün taşınmazı maliki olan Mücahit Arslan’dan satın aldığını, taahhütnamede belirtilen tarihin geçmesine karşın davalının taşınmazı boşaltmaması nedeniyle hakkında icra takibi yapıldığını, davalının bu takibe haksız ve yersiz şekilde itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptalini ve davalının kiralanandan tahliyesini talep etmiştir. Davalı duruşmalara gelmemiş ve bir savunmada bulunmamıştır.

Taahhüt nedenine dayalı tahliye davasının mutlaka kiralayan tarafından açılması gerekir. Kiralayan durumunda olmayan malikin dava hakkı yoktur. Ancak yeni malik önceki malikin ve kiralayanın halefi olarak eski malik zamanında verilmiş taahhüde dayanarak dava açabilir.

6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanun’un 7 / a maddesi ve yerleşen içtihatlara göre tahliye taahhütnamesi sebebiyle açılan davalarda tahliye kararı verilebilmesi için taahhütnamenin sözleşmenin yapılmasından sonra, kiralananda oturulurken serbest irade ile verilmesi gerekir. Bu özellikleri taşımayan taahhüde dayanarak tahliye kararı verilmesi mümkün değildir.

Olayımıza gelince; davacı dava konusu edilen taşınmazı önceki maliki Mücahit Arslan’dan 18.2.2009 tarihinde satın almış, aynı tarihte de davalı Ankara 56. Noterliği’nden verdiği tahliye taahhüdü ile taşınmazın mülkiyetinin davacıya geçmesi halinde 30.6.2009 tarihinde hiçbir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın tahliye ederek boş olarak mal sahibine teslim edeceğini, aidatları ve masrafları ödemekle birlikte kira ödemeden oturacağını, bu sürenin sonunda tahliyede gecikilen iki ay boyunca günlük 150 Dolar cezai nakdi ödeyeceğini kabul ve taahhüt etmiştir. Davacı bu taahhütnameye dayanarak taşınmazın taahhüt edilen tarihte boşaltılmadığını ileri sürerek davalı hakkında Ankara 15. İcra Müdürlüğü’nün 2009 / 9955 sayılı dosyası ile kiralananın tahliyesi için icra takibi yapmıştır.

Takibe itiraz eden davalı tahliye taahhütnamesinin yasaya uygun olmadığını, düzenlendiği tarihte henüz davacı malik olmadığından husumet yöneltemeyeceğini, eşi Mine Çevik’in muvafakati olmadan tahliye taahhütnamesi vermesinin söz konusu olamayacağını, tahliye emrine itiraz ettiğini belirtmiştir. İtirazın iptali için açılan işbu davanın duruşmalarına katılmayan ve cevap vermeyen davalı HMUK’nun 201. maddesi hükmü gereği dava dilekçesindeki vakıaları inkar etmiş sayılır.

Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne hükmedilmesi üzerine hükmü temyiz eden davalı temyiz dilekçesinde taraflar arasındaki kira ilişkisine karşı çıkarak temyiz dilekçesine taşınmazda eşi Mine Çevik’in önceki malik Mücahit Arslan ile düzenlediği 19.2.2008 başlangıç tarihli ve iki yıl süreli kira sözleşmesini ve kendisinin başka bir adreste oturduğuna dair ikametgah ilmühaberini eklemiştir.

Yukarıda açıklandığı üzere 6570 Sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun’un 7 / a maddesine göre tahliye taahhüdü nedeniyle açılacak davalarda tahliye kararı verilebilmesi için tahliye taahhüdünün kiracı tarafından kiralananda oturulurken serbest irade ile verilmesi gerekir. Davalı kiracılık ilişkisine itiraz ettiğine ve taşınmazda eşi Mine Çevik’in kiracı olduğunu savunduğuna göre mahkemece öncelikle davalının bu yöndeki savunması üzerinde durularak taşınmazda kimin kiracı olduğunun saptanmasından sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.