298l sayılı Yasanın 10. maddesine 3290 sayılı Yasanın 4. maddesi ile eklenen (b) fıkrasına göre ve tamamen Kadastro Yasasının ilgili hükümleri uyarınca düzenlenen çekişmeli taşınmaza ait tespit tutanağına süresi içerisinde yapılan itiraza ilişkin olup, iptali istenen parsellere ait tapuların oluşmasına esas alınan bir idari kararda bulunmadığından davaya bakmak görevi Kadastro Mahkemesine aittir.
Taraflar arasındaki “itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Polatlı Kadastro Mahkemesi)’nce davanın görev yönünden reddine dair verilen 7.3.1983 gün ve 1988/11-1988/11 sayılı kararın incelenmesi davacılar ve davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 16. hukuk Dairesinin 30.3.1989 gün ve 1988/325l -1989/4485 sayılı ilamı ile, (… Uyuşmazlık 298l sayılı Yasadan doğmamaktadır. 3402 sayılı yasaya göre düzenlenen Kadastro tutanağına itiraz edilmiş olmasına göre davaya bakmak görevi Kadastro Mahkemesine aittir.
Bu nedenle davaya bakmak gerekirken görevsizliğe ilişkin karar verilmesi isabetsizdir.) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 6785 sayılı önceki İmar Yasasının 42, sonradan yürürlüğe giren 3194 sayılı Yasanın 18. maddelerine göre belediyeler yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların planlarını fen, sağlık, ve çevre koşullarına uygun biçimde oluşturulmasını sağlamak amacıyla imar sınırı içerisinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazilerin, maliklerinin veya diğer hak sahiplerinin olurları aranmaksızın hamur kuralını uygulamak suretiyle birbirleri ile yol fazlasıyla kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerler ile birleştirmeye bunların yeniden imar planına uygun ada ve parsellere ayırmaya, bağımsız, paylı veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya, resen tescil işlemlerini yaptırmaya yetkilidir. Bu parselasyon işlemleri idari karara dayandığından işlemlerdeki haksızlıklar ve usulsüzlüklere karşı yapılan itirazların inceleme yeri İdari Yargıdır. İmar çapını oluşturan idari karar İdari Yargı yerinde ortadan kaldırılmadan genel yargıda tapu sicilindeki gerekli düzeltme yapılamaz.
Yine, 298l sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değiştirilmesinden önceki 10. maddesi özellikle bu maddenin (b) fıkrası aynı doğrultuda bir hükmü içerdiğinden bu madde uyarınca yapılan imar, ıslah çalışmaları bir idari karara dayandığı cihetle bu tespitin düzeltilmesi isteğini sağlamaya yönelik davalara da idari yargıda bakılması icap eder.
Kırsal kesimden kentlere aşırı ve kontrolsüz nüfus akımı nedeniyle özel mülk, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar üzerinde önlenemeyen imara aykırı büyük ölçüde yapılaşma, tapu dışı çeşitli intikaller veya işgaller sonucu, eski hale getirilmesi olanağı bulunmayan eylemli bir durum oluştuğu herkesçe bilinen bir gerçektir.
İşte zemindeki mülkiyet hakkına uymayan toplu yapılaşma ve oluşan bu eylemli durumun Yasallaştırılması mülkiyet hakkına dönüştürülmesi amacıyla yeterli görülmeyen 298l sayılı Yasanın değiştirilmesi zorunluluğu doğmuş söz konusu Yasanın dava ile ilgili 10. maddenin (a) fıkrası aynen yerinde bırakılarak (b) fıkrası eklenilmiş önce (b) fıkrası iken değişiklikten sonra (c) olan fıkraya sadece bu fıkrada belirtilen Kadastro Müdürlüklerince de kullanılabileceği cümlesi eklenilmiştir.
Yeni getirilen (b) fıkrası ile hiçbir idari karara gerek olmaksızın Kadastro Müdürlüklerine yerine göre Kadastro ve Tapulama Yasaları gereğince hak sahipleri adına gerekli tesbit ve tescilin yapılması için doğrudan yetki ve görev verilmiştir. Bu yetkiye dayanılarak yapılan işlem bir Kadastro tespiti olduğundan 3402 sayılı Yasanın 11. maddesine göre askıya çıkarılan tesbit tutanağında belirtilen hakka süresi içerisinde yapılan itirazlara bakmak görevi de Kadastro Mahkemelerine ait bulunmaktadır. Nitekim 3402 sayılı Yasanın 22/3. maddesindeki ayrık hükümle bu işlemin ikinci Kadastro sayılmayacağı vurgulandığından 298l sayılı Yasanın 10. maddesine 3290 sayılı Yasa ile eklenen (b) fıkrasına göre yapılan kadastro işlemine evvelce tesbit ve tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastrosu veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz kuralı uygulanmaz.
Özetlemek gerekirse; 3290 sayılı Yasa ile değişik 298l sayılı Yasanın 10. maddesinin (c) fıkrasına göre hamur kuralı uygulanmak suretiyle yapılan imar çalışmaları Belediyece alınan idari bir karara dayanmaktadır. Bunlar hakkında açılacak iptal davaları kayıtların oluşmasına esas alınan İdari Kararın ortadan kaldırılması sonucu doğuracak bir isteği kapsadığından ve mülkiyet uyuşmazlığı niteliğini taşımadığından İdari Yargıda görülmesi gerekmektedir.
Ne var ki, olayda istek 298l sayılı Yasanın 10. maddesine 3290 sayılı Yasanın 4. maddesi ile eklenen (b) fıkrasına göre ve tamamen Kadastro Yasasının ilgili hükümleri uyarınca düzenlenen çekişmeli taşınmaza ait tesbit tutanağına süresi içerisinde yapılan itiraza ilişkin olup iptali istenen parsellere ait tapuların oluşmasına esas alınan bir idari kararda bulunmadığından hukuk genel kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.