1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1994/14-855 K: 1995/242 T: 29.3.1996


Orman kadastrosu, bir kadastro işidir ve bu nedenle itiraz halinde davanın kadastro mahkemesinde görülmesi gerekir.

Taraflar arasındaki “orman sınırlamasına itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (T: Kadastro Mahkemesi)’nce davanın reddine dair verilen 20.6.1990 gün ve E: 1989/181, K: 1990/138 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 28.3.1991 gün ve 1991/2731 E: 1991/3232 sayılı ilamı ile; (…Davanın tarafını teşkil eden İdareler 3533 sayılı Kanunun 1. maddesinde gösterilen kuruluşlardandır. Aralarındaki uyuşmazlığın bu Yasanın 4. maddesi gereğince hakem sıfatı ile çözümlenmesi gerekir. Orman Kadastrosuna itiraz davaları için 6831 sayılı Kanunun 3373 sayılı Kanunla değişik 11/1. maddesi gereğince kadastro mahkemelerinin görevlendirilmiş olması daha özel bir kanun olan 3533 sayılı Kanundaki usulün uygulanmasını gerektirmez. İdareler arasındaki uyuşmazlığın daha kısa yolla mahallinin amaçlandığı açıktır. Davaya kadastro mahkemesinde hakem sıfatı ile bakılmalıdır. Belirtilen husus gözetilmeksizin işin esası hakkında karar verilmesi doğru değildir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, orman sınırlamasına itiraza ilişkindir. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, Özel Dairenin davaya 3533 sayılı Yasa uyarınca hakem sıfatıyla bakılması gerektiğine işaret eden bozma kararına mahkemece uyulduktan sonra kadastro mahkemesince davaya bakılıp bakılamayacağı, diğer bir anlatımla olayda usulü kazanılmış hakkın doğmuş olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Gerçekten, 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere, bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü meydana gelir. Usulü kazanılmış hak olarak tanımlayacağımız bu durum mahkemeye hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir.

Uzun yıllardan beri Yargıtay uygulamaları ve öğretide benimsenen usulü kazanılmış hak müessesesi, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana temellerden biridir. Bu kuralın uygulanmasında iki istisna öngörülmüştür.

Bunlar, mahkemece Yargıtay Dairesi bozma kararına uyulduktan sonra görülmekte olan davaya uygulama imkanı bulunan yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı çıkması; diğeri de 4/2/1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere hükmüne uyulan bozma kararından sonra göreve ilişkin yeni bir düzenlemenin getirilmemiş olmasıdır.

Somut olayda da, göreve ilişkin bozma kararına uyulmuş bulunmaktadır. Ancak, hemen belirtmek gerekir ki, görev kamu düzenine ilişkin olup, mahkemenin her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) nazara alınması gerekir. Hukuk Genel Kurulu’nun 11.11.1992 günlü kararında da açıkça vurgulandığı üzere, orman kadastrosu bir kadastro işidir ve buna itiraz halinde davanın kadastro mahkemesinde görülmesi icap eder. Kadastro mahkemelerinin zaman bakımından görev alanı ve yetkilerini belirleyen 3402 sayılı Yasanın 26. maddesinde de (Kadastro işlerinde 3533 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz) denilerek, genel bir anlatımla açık ve kesin olarak (kadastro işlerinde 3533 sayılı Yasanın uygulanmayacağı) hükme bağlanmıştır. Bu itibarla, kadastro işlerinde hakeme gidilemeyeceği ve kadastro mahkemesinin görevli olduğu anılan Yasanın amir hükmü gereğidir. Hal böyle olunca, yerel mahkemenin davaya kadastro mahkemesinde bakılması gerektiğine ve olayda usulü kazanılmış hakkın bulunmadığına değinen direnmesi yerindedir. Ne var ki, işin esası ile ilgili temyiz itirazları Özel Dairesince incelenmemiştir. Bu durumda dosya işin esasına yönelik temyiz itirazlarının tetkiki için Dairesine gönderilmelidir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle işin esası ile ilgili temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 20.Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 29.3.1995 gününde oybirliği ile karar verildi.