1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1997/16-708 K: 1997/903 T: 5.11.1997


Satış senedinde, taşınmazların yüzölçümü tahmini olarak yazıldığı takdirde; davaya konu parseli kapsayıp  kapsamadığının tespiti için,  tarafların açık iradeleri ile karar verilmelidir.

Taraflar arasındaki “kadastro tespitine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İ. Kadastro Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 18.7.1996 gün ve 1996/57 E:, 118 K: sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 11.11.1996 gün ve 1996/5072-5179 sayılı ilamı ile; (… Kadastro sırasında 129 ada, 16 parsel sayılı 130,09 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı R… A… adına tespit edilmiştir. Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli parselin davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı R… A… tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece çekişmeli parselin 1.11.1981 tarihli senetle davalı R… A… tarafından davacı F…ye satılıp teslim edildiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece hükme dayanak yapılan 1.11.1981 tarihli senedin satış senedi olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, dava dışı 15 sayılı parsel ile davaya konu 16 sayılı parseli kapsadığı kabul edilen bu senedin, gerçekte 16 sayılı parseli kapsayıp kapsamadığı, kapsıyor ise bu taşınmazın satıştan sonra davacıya teslim edilip edilmediği konusundadır. Mahkemece satış senedi mahalline yeterli şekilde uygulanıp kapsamı belirlenmemiş, senetle 2 odalı 1 ev, 1 ahır ve 1 samanlık ile arsanın satışı söz konusu edildiği halde, senedin kapsadığı kabul edilen 15 ve 16 sayılı parseller üzerinde toplam 1 ev,  1 samanlık ve 2 ahır bulunmasının nedeni üzerinde durulmamış, 2. ahırın satım dışı bırakılıp bırakılmadığı ve teslim edilip edilmediği yeterli şekilde araştırılmadan hüküm kurulmuştur. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için; taraflardan iddia ve savunmayla ilgili tüm delilleri sorulup celp edildikten sonra, mahallinde yerel bilirkişiler huzuru ile keşif icra olunmalıdır. Keşif sırasında satış senedi uygulanıp kapsamı belirlenmeli, dinlenecek yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve senet mümzilerinden 16 sayılı parselin satış ve teslimi hususunda etraflı bilgileri alınmalı, senette 1 ev, 1 samanlık ve 1 ahır ile arsanın satışından söz edildiği halde, eylemli durumda 1 ev, 1 samanlık ve 2 ahır oluşunun 2. ahırın satım dışı bırakıldığı anlamını taşıyıp taşımadığı ve ikinci ahırın davacıya teslim edilip edilmediği saptanıp, belirlenecek duruma göre karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmaması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de, davalı senet kapsamındaki taşınmazı davacıya satmış, ancak ölünceye kadar kullanmanın müşterek olacağı şartı taraflarca kabul edilmiştir. Bu durumda taşınmazın kullanma hakkının davacı ve davalı tarafından müşterek sürdürüleceği hususunun kütüğün şerhler hanesinde belirtilmemesi de usûl ve yasaya aykırıdır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacı 1.11.1981 tarihli senede dayanarak babası olan davalıdan 1500 metrekare yer satın aldığını, 130 metrekare miktarındaki 129 ada, 16 sayılı parselin de satışa konu olduğunu belirterek tespitin iptalini dava etmiştir. Davalı senette belirtildiği üzere “2 odalı 1 ev, 1 ahır, 1 samanlık ve bu hudutlar arasındaki tahminen 1500 metrekare arsayı” oğluna sattığını ve dava konusu parselin satıma konu olmadığını bildirmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 1.11.1981 tarihli senedin yorumuna ilişkindir. Senette açıkça satıma konu olan taşınmazın nitelikleri 1 ev, 1 samanlık ve 1 ahır olarak belirtilmiştir. Kadastro sırasında 129 ada, 15 sayılı parselin davacı adına tespit edildiği, parselin miktarının 1189 metrekare olduğu, parsel üzerinde 1 ev, 1 ahır ve 1 samanlığın bulunduğu, dava konusu taşınmaz üzerinde avlulu taş ev olduğu belirlenmiştir. Senette taşınmazların yüzölçümü tahmini olarak yazılmıştır. Dava konusu parsel davacıya verilse bile her iki parselin toplamı 1500 metrekareyi bulmamaktadır. Bu nedenle senet yorumlanırken miktara değil, tarafların açık iradelerini gösteren maddi olgulara  değer verilmesi gerekir. Satıma konu olan ev, samanlık ve ahırın dava dışı 129 ada, 15 sayılı parselde bulunduğu, sabit olduğuna göre davanın reddine ve çekişmeli parselin tespit gibi davalı adına tesciline karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Davanın niteliği ve sözleşmesinin açık hükmü karşısında tahkikatın genişletilmesine de gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle usul ve yasaya aykırı olan direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 5.11.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.