Ormanın ortasında çok küçük miktarda ve hiç bir mülkiyet belgesi olmayan parselin özel mülk olarak tesciline yasal olanak yoktur.
Taraflar arasındaki “kadastro tespitine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İspir Kadastro Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 30.4.1997 gün ve 1994/40 E- 1997/2 K: sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine, katılan Orman idaresi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25.6.1997 gün ve 1997/6191-6878 sayılı ilamı ile; (…Dava konusu taşınmaz 66 sayılı orman parseli içinde yer alan 1603 m2 alanındaki 2 sayılı parseldir.
Yerel Mahkeme, gerçek kişinin tespite karşı itirazını kabul etmiş, parseli kültür arazisi saymıştır.
Oysa, 2 sayılı parsel, 101 hektar alanında ve hükmen orman olduğu saptanıp, tescil edilen 66 sayılı parsel içinde yer almaktadır ve dört tarafı ormanla çevrilidir. Etrafı kesinleşmiş ormanla çevrili olan hiç bir mülkiyet belgesi bulunmayan bu tür taşınmazların konumu 6831 sayılı Yasa’nın 17/1-2. maddesine aykırılık teşkil eder.
Şöyle ki; 6831 sayılı Yasa, maddE: 17/1-2:
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet ormanlarının her hangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya her hangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan yerlerde husule gelen enkaz hiç bir suretle eşhasa satılamaz. Bunlar resmi daire ve müesseseler ihtiyacına tahsis olunur.
Yasa metninden anlaşıldığı gibi, orman içi (boşluklar) açıklıklar, orman bütünlüğünü bozacağı için, tarım ve inşaata kapalı tutulmuş ve izin verilmemiştir.
Bu açıklıkların öncesinin orman olup olmaması önemli değildir. Zira, yasa metninde (orman içi açıklıkların öncesi orman ise ya da ormandan açılmış ise) şeklinde bir açıklama, bir bölüm yoktur.
Esasen, öncesi orman iken açılan kesimler zaten orman sayılmaktadır. Uygulanan memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planında öncesi orman olduğu saptanan, fakat sonradan ormandan açılmış bulunan yerlerin orman sayılacağı zaten hem yasa gereği, hem de Dairemizin yerleşik kararları ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları ile tartışmasız hale gelmiştir. O halde, öncesi orman iken açılan bölümlerin bu madde içinde düşünülmesine yer yoktur. Dolayısıyla, belgelerdeki görünümü ne olursa olsun, bu açıklıklar kişiler adına tescil olunamaz. 17/1-2. madde metninden de anlaşıldığı gibi (orman içinde yer alan her hangi bir nedenle var olan açıklıklar) deyimi bu olguyu ifade etmektedir. Bu tür yerlerden yararlanabilmek için ormanın kullanılması zorunludur. Ormanın kullanılması ya da bu parçaların zamanla ormana doğru genişleyeceği bilinmektedir. İşte bu olgular orman bütünlüğünü bozar. Bu nedenledir ki, yasada kesin olarak bu parçaların özel mülk olmasına, tesciline izin verilmemiştir.
Ayrıca, bu parselin dört tarafını çevreleyen 101 hektar alanındaki 66 sayılı parsel, 1994/23 esas, 1994/64 karar sayılı, 24.10.1994 tarihli İspir Kadastro Mahkemesi kararı ile hükmen orman sayılıp, tescil edilmiştir ve çekişmeli parsel 66 sayılı orman parseli ile çevrilidir. Ormanın ortasında bu denli küçük miktarda ve hiç bir mülkiyet belgesi olmayan parselin özel mülk olarak tesciline yasal olanak yoktur.
Bu itibarla, gerçek kişinin itirazının reddi ve müdahil Orman Yönetiminin isteminin kabulü yolunda hüküm kurulması gerekirken, gerçek kişinin isteminin kabulü usul ve yasaya aykırıdır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
2-Davalı Hazine
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Katılan Orman İdaresi ve davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK: nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 10/12/1997 gününde, ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
Yorumlar (1)