Kadastro ekibinin çalışma alanında işe başladığı tarihte kesinleşmiş bir orman kadastrosu yoksa işe başlama ve tutanağın düzenlenme tarihinden sonra ilana çıkartılan orman kadastrosunun kesinleştiği kabul edilemez.
Taraflar arasındaki “tespite itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; K: Kadastro Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 8.10.1999 gün ve 1999/33 E-251 K: sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 3.2.2000 gün ve 1999/12339 – 2000/691 sayılı ilamıyla; (….Dava konusu 101 ada 3 no’lu parsel ham toprak niteliği ile Hazine adına tespit görmüş olup; davacı Orman Yönetimi, taşınmazın Orman sayılan yerlerden olduğunu bildirerek tespitin iptalini ve Orman niteliği ile Hazine adına tescilini talep etmiştir. Mahkemece taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu kabul edilerek davanın kabulüne ve Orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
Dosyalarda mevcut belgelerde dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede 1995 yılında 29 no’lu orman kadastro komisyonunca orman tahdidi ve 2/B uygulaması yapılmış olup, 14.8.1998 tarihinde ilan edilmiş ve 14.2.1999 tarihinde kesinleşmiştir. Arazi kadastrosu ise, 19.3.1999 – 19.4.1999 tarihleri arasında ilan edilmiş olduğundan, arazi kadastrosunun ilan edildiği bu tarihte yörede yapılmış ve kesinleşmiş orman tahdidi mevcuttur. Her ne kadar keşif sırasında dinlenen Orman bilirkişi raporunda taşınmazın tespitinin 25.7.1996 tarihinde yapıldığını, bu nedenle kesinleşen Orman tahdidinden söz edilemeyeceğini bildirmekte ise de, arazi kadastro tutanakları ve Orman kadastro tutanaklarının kesinleşmesinde tespit tarihleri değil, ilan tarihleri esas alınacağından, Orman bilirkişisinin bu raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
Kural olarak; tahdidin kesinleştiği yerlerde bir yerin Orman olup olmadığı, kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanması ile çözümlenir.
Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında serbest Orman mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman yüksek mühendisi bulunmadığı takdirde, orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı Hazine vekili
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Özel Daire ile mahkeme arasındaki uyuşmazlık, o yerde yapılan orman kadastrosu ilana çıkartılmadan o çalışma alanında genel arazi kadastrosuna başlanılması ve bu arada orman kadastrosu sonuçları ilan edilerek altı aylık sürenin geçmesinden sonra, arazi kadastrosu sonuçlarının ilan edilmesi halinde, orman kadastrosunda tahdit dışında bırakılan taşınmazlar hakkında Orman Yönetiminin 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 11/1. maddesi hükmünce askı ilan süresinde kadastro mahkemesine açtığı davada, orman kadastrosunun kesinleştiğinin kabul edilip edilmeyeceği noktasındadır.
3402 sayılı Yasa’nın 4/3. maddesi hükmüne göre “çalışma alanı sınırında orman bulunması halinde, çalışmaya başlanmadan iki ay önce Orman Genel Müdürlüğü’ne bildirilir. Orman sınırlama ve orman sınırı dışına çıkarma işlemleri 6831 sayılı Yasa hükümlerine göre orman kadastro komisyonlarınca tespit ve haritasına işaretlenerek tutanakları ile birlikte arazi kadastro ekiplerine teslim edilir. Bu yerlerin ölçü ve harita işlemleri yukarıdaki sınırlar esas alınarak kadastro ekiplerince ikmal edilir.
İki ay içinde orman kadastro komisyonlarınca orman sınırlarının belirlenmemesi halinde, kadastro çalışma alanı sınırları arazi kadastro ekiplerince belirlenir ve çalışmalar bu Yasa hükümlerine göre yürütülür. Kadastro ekiplerince bu şekilde tespit ve ilan edilen yerlerde orman kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılır. Orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur”.
Yasa’nın 4. maddesinden anlaşılacağı gibi, bu usulde yapılan orman kadastrosu, arazi kadastrosu ile birlikte aynı Yasanın 11. maddesine göre 30 gün süre ile ilan edilir. Bu süre içinde ilgililer (ilgililer sözcüğü, Orman Yönetimini de kapsamaktadır) kadastro mahkemesinde dava açıp tespit işlemlerinin doğru olmadığını iddia edebilirler. Bu dava 3402 sayılı Yasa’nın öngördüğü usul ve esaslara göre yürütülerek karara bağlanır.
Kadastro mahkemesine dava açıldıktan sonra, askı ilan süresi içinde dava açmayan ilgililer bu arada Orman Yönetim, tespitten önceki haklara dayanarak, Yasa’nın 26/D maddesi hükmüne göre asli müdahil olarak davaya katılmaları halinde onların iddiaları da kadastro mahkemesinde çözümlenir.
Somut olayda; 3402 sayılı Yasa’nın 4. maddesi hükmüne göre orman kadastrosu yapılmamışsa da, yörede önce orman kadastrosu işlemine 17.7.1995 tarihli tutanakla başlanarak 5.10.1995 tarihli tutanakla bitirilmiş ve 17.6.1998 tarihinden sonuçlandırma tutanağı düzenlenmiş, bundan sonra orman kadastro sonuçları 6831 sayılı Yasa’nın 11/1. maddesi hükmünce 14.8.1998 tarihinde askı suretiyle ilan edilmiştir.
Çekişmeli parselin kadastro tespit tutanağı ise, orman kadastrosu sonuçlandırma tutanağının düzenlendiği tarihten önce 25.7.1996 tarihinde düzenlenmiş ve 19.3.1999-19.4.1999 tarihleri arasında 3402 sayılı Yasa’nın 11/1. maddesi uyarınca 30 gün süre ile askı ilanına çıkartılmış, orman kadastro komisyonunca orman sayılmayarak tahdit dışında bırakıldığı anlaşılan taşınmaz hakkında Orman Yönetimi orman iddiasıyla askı ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde temyize konu davayı açmıştır.
Özel Daire, kadastro tespit tutanağının düzenlenmesinden önce başlayan ancak tutanağın düzenlenmesinden sonra ilana çıkartılan orman kadastrosunun altı aylık ilan süresinin geçmesi ile kesinleşeceğini, altı aylık süreden sonra askı ilanına çıkartılan arazi kadastrosuna karşı 30 günlük askı ilan süresi içinde orman iddiası ile açılan davada, orman kadastrosu işleminin kesinleşmiş olacağı düşüncesinden hareketle hükmü bozmuştur.
Ne var ki; 3402 sayılı Yasa’nın 4. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesindeki “orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur” hükmü karşısında, arazi kadastro ekibinin çalışma alanında işe başladığı tarihte kesinleşmiş bir orman kadastrosu yoksa, ya da somut olayda olduğu gibi yapılan orman kadastrosu o tarihte kesinleşmemişse, arazi kadastro ekibinin o çalışma alanında işe başladığı ve kadastro tespit tutanağının düzenlendiği tarihten sonra ilana çıkartılan, orman kadastrosunun kesinleştiği kabul edilemez. Yörede orman kadastro çalışmalarının başlamasından ve fakat kesinleşmesinden önce, arazi kadastro ekibi o çalışma alanında işe başlamışsa, bu halde arazi kadastrosuna karşı yapılan itiraz, aynı zamanda orman kadastrosuna da itiraz olarak kabul edilmelidir.
Kadastro Yasası’nın amacı; memleketin kadastrol topoğrafik haritasına dayalı olarak taşımaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek tespit tutanağının düzenlendiği tarihteki hukuki durumlarını tespit etmek olduğundan karmaşaya son vererek uygulamadaki birliği sağlamak bakımından, orman kadastrosu, ister 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 4/3. maddesi hükmüne göre isterse 6831 sayılı Orman Yasası hükümlerine göre yapılsın, arazi kadastro ekibinin çalışma alanında işe başladığı tarihten önce orman kadastro çalışmaları ilan edilip kesinleşmemişse, orman kadastro komisyonlarının yaptığı tespit işlemleri haritasına işaretlenerek tutanakları ile birlikte kadastro ekiplerine teslim edilmeli, orman kadastro komisyonunun belirlediği sınırlar esas alınarak ölçü ve harita işlemleri kadastro ekiplerince ikmal edilerek, sonuçları 3402 sayılı Yasa’nın 11. maddesi uyarınca birlikte 30 günlük askı ilanına çıkarılmalı ve aynı maddede öngörüldüğü gibi hak sahipleri askı ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açmalıdır.
O halde; mahkemenin, kadastro ekibinin çalışma alanında işe başladığı ve kadastro tespit tutanağının düzenlendiği tarihten önce kesinleşmiş bir orman kadastrosunun bulunmadığı, askı ilan süresi içinde açılan davanın aynı zamanda orman kadastrosuna itiraz davası niteliğini de taşıdığı yolundaki direnmesi yerindedir.
Ancak, işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmemiş olduğundan, dava dosyası bu yönden özel dairesine gönderilmelidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; işin esasına ilişkin temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın 20. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 11.4.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.