1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/335 K: 2001/409 T: 25.04.2001


Müşterek mülkiyet altındaki taşınmazlarla ilgili olarak, paydaşlar arasında oluşmuş ve uzun bir süre uyulmak suretiyle kararlılık kazanmış bir fiili taksimin ortaklık hukuken sona erdirilinceye kadar sürdürülmesi, her bir paydaştan öncelikle iyiniyet kuralları uyarınca beklenmesi gereken bir davranış biçimidir.

Asıl dava tazminat, birleştirilen davalar ise tazminat ve müdahalenin meni istemine ilişkindir. Birleştirilen tazminat davasının kısmen kabulüne, diğer davaların reddine yönelik olarak yerel mahkemece verilen karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.

Tarafların müşterek mülkiyeti altındaki dava konusu taşınmazların, ortak miras bırakan Abdurrahman Karakayalı tarafından çocukları arasında fiilen taksim edildiği, bu taksime onun ölümünden sonra da uzun bir süre uyulduğu, müşterek malik durumundaki mirasçılar arasında, Medeni Kanun´un 611. maddesine uygun şekilde düzenlenmiş yazılı bir taksim sözleşmesinin bulunmadığı toplanan delillerden açıkça anlaşılmaktadır. Taraflar arasında da bu yönlerden bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Ortak miras bırakan tarafından yapılan ve onun ölümünden sonra mirasçılarınca uzunca bir süre uyulan fiili bir taksimin varlığı, yerel mahkemenin ve Özel Dairenin de kabulündedir.

Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, yasal şekle uygun olarak düzenlenmiş yazılı bir taksim, sözleşmesinin bulunmaması karşısında, ortak miras bırakanca yapılan ve taraflar da dahi! tüm mirasçılarca uyulan fiili taksime itibar edilip edilemeyeceği; eş söyleyişle, görülmekte olan tazminat ve müdahalenin önlenmesi davalarında, uyuşmazlığın bu fiili taksime göre çözülüp çözülemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, dava konusu uyuşmazlıkta olduğu gibi, müşterek mülkiyet altındaki taşınmazlarla ilgili olarak, paydaşlar arasında oluşmuş ve uzun bir süre uyulmak suretiyle kararlılık kazanmış bir fiili taksimin ortaklık hukuken sona erdirilinceye kadar sürdürülmesi, her bir paydaştan öncelikle iyiniyet kuralları uyarınca beklenmesi gereken bir davranış biçimidir. O nedenle her bir paydaş, diğerlerinden mevcut fiili taksime uyulmasını beklemek; buna aykırı davranıldığı takdirde de, bu aykırılığın yasal yollardan ortadan kaldırılmasını ve doğan zararının tazminini istemek hakkına sahiptir.

Öte yandan, taşınmazların bulunduğu Dereli Kurtulmuş Köyünde kadastro çalışmalarına; başlanmadığı tapu idaresinin dosyadaki yazı cevabında belirtilmiş ise de, beyanlardan ve dosya içeriğinden, Dereli İlçe merkezinde kadastro çalışmalarının yürütülmekte olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, uyuşmazlığa 3402 S.K.nun 15. maddesinin uygulanması da gerekir.

O halde, taraflar arasındaki uyuşmazlık mevcut fiili taksim çerçevesinde çözülmelidir. Yerel mahkemenin direnme kararı bu nedenle yerindedir. Ne var ki, tapu kayıtları ile fiili taksimin kapsamı, dava konusu taşınmazların bu taksim içindeki konumları, müdahalenin bulunup bulunmadığı ve tazminat miktarı özel dairesince incelenmemiştir. Bu yönlerden inceleme yapılmak üzere dosya özel dairesine gönderilmelidir.