1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/2-874 K: 2002/893 T: 6.11.2002


Vasiyetten dönmenin gerçekleşmesi için sağlararası kazandırmanın geçerli bir satışa dayanması gerekir.

Somut olayda vasiyete konu taşınmaz mal başkalarına değil vasiyetnamede gösterilen kişilere ölünceye kadar bakma sözleşmesi uyarınca temlik edilmiştir. Muris muvazaasına dayalı olarak tapu iptali ve tenkis davasının yapılan yargılaması sonucunda Yargıtay’dan geçip kesinleşen mahkeme kararı ile muris muvazaası sabit olduğundan tapu kayıtlarının iptali ile taşınmazların veraset belgesindeki payları oranında mirasçılar adına tesciline karar verilmiştir.

Eğer ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile yapılan temlik mahkemece iptal edilmese idi vasiyetname konusuz kalacaktı. Oysa, açılan ve muvazaa nedenine dayalı dava sonucunda davalılar adına oluşan tapu kaydı iptal edildiğinde vasiyet geçerliliğini korumuştur. Bu itibarla iptal edilmediği sürece vasiyetname geçerliliğini koruyup infaz edilecektir.

DAVA: Taraflar arasındaki “vasiyetnamenin iptali-tenkis” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mudanya Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine verilen 20.03.2001 gün ve 1998/414 E- 2001/75 sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 04.06.2001 gün ve 2001/7016-8713 sayılı ilamı ile; (… 1- Ölünceye kadar bakma aktinin iptali ile vasiyetnamenin hükümsüz hale geldiğinin kabulü doğru değildir.

2- Davada vasiyetçinin akli melekelerinin yerinde olmadığı da ileri sürülmüştür. Dosya tümü ile Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilerek vasiyetname tanzim tarihinde miras bırakanın akli melekelerinde hukuki ehliyetini kaldıran bir halin olup olmadığı araştırılmadan eksik araştırma ve inceleme ile yanlış değerlendirme sonucu davanın reddi yasaya aykırıdır.

3- Diğer vasiyetname iptal nedenleri de incelenerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, bu konuda inceleme yapılmadan yazılı gerekçelerle davanın reddi de doğru değildir.

4- Bu yönler incelendikten sonra davacının tenkis istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu yönden de davanın reddi yasal değildir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR: Dava, vasiyetnamenin konusuz kaldığından iptaline, olmadığı taktirde tenkisine karar verilmesi isteminden ibarettir.

Davacı, murisin yaşlı olup okur-yazar olmadığını temyiz kudretinin bulunmadığını, vasiyetnameyi davalıların baskısı ile yaptığını, vasiyetnamede şekil eksikliği bulunduğunu, bu nedenlerle vasiyetnamenin iptaline, olmadığı taktirde tasarruf oranını aşan kısmının tenkisine karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, vasiyetnameye konu olan malların daha sonra ölünceye kadar bakma akti ile kendilerine bağışlandığını ve böylece vasiyetnamenin konusuz kaldığını, konusuz kalan bu vasiyetnamenin iptalini istemekle davacının bir yararının olmadığını, kaldı ki davacının bu konuda daha önce tapu iptali tescil ve tenkis davası açtığını, vasiyetnamenin hak ve fiil ehliyetine sahip olan vasiyetçinin son arzusuna ve biçim kurallarına uygun olarak yapıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemenin murisin aynı gün aynı mallar bakımından davalılar lehine önce noterde vasiyetname düzenleyip daha sonra bir sonraki yevmiye numarası ile aynı noterde ölünceye kadar bakma akti düzenlemekle, zımmen vasiyetnameden rücu ettiğinin kabul edilmesi gerektiği, bunun yasa gereği olduğu, bu durumda davacının zaten başlangıçtan beri hükümsüz olan vasiyetnamenin iptalini istemekle hukuki yararının olmadığı, vasiyetnamenin tenfizine de karar verilmediği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verdiği karar Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.

743 sayılı Medeni Yasanın 491. maddesi ve 4721 sayılı Yeni Türk Medeni Yasanın 544. maddesinin birinci fıkrasında, miras bırakan, önceki vasiyetnamesini ortadan kaldırmaksızın yeni bir vasiyetname yaparsa, kuşkuya yer bırakmayacak surette önceki vasiyetnameyi tamamladıkça, sonraki vasiyetname onun yerini alacağı, ikinci fıkrasında ise; belirli mal bırakma vasiyeti (muayyen mal vasiyeti) söz konusu olduğunda ise, vasiyetnamede aksi belirtilmedikçe miras bırakanın sonradan o mal üzerinde bu vasiyetle bağdaşmayan başka bir tasarrufla bulunmasıyla ortadan kalkacağı ifade edilmiştir.

Vasiyet tek taraflı bir hukuki işlemdir. Bu özelliği nedeniyle vasiyetten dönüş (rücu) hiç kimsenin muvafakatına tabi tutulmamıştır. Vasiyetçi dilediği zaman ve neden göstermeksizin vasiyetinden dönebilir.

Vasiyetnameden dönüş kişilik haklarından olduğu için, bu hakkın kullanılmasından başlangıçta vazgeçilemez.

Hiç şüphe yoktur ki “rücu serbestliği” bir çift tarafı işlem olan ölünceye kadar bakma sözleşmesinde söz konusu değildir. Burada kural olarak miras bırakan tek taraflı bir irade beyanı ile dönemez. Ancak mirastan iskat sebepleri doğmuş, miras sözleşmesinde bu hak saklı tutulmuş, karşı taraf kendi borcunu yerine getirmemiş yada iradeyi sakatlayan hallerin varlığı gerçekleşmiş ise tek taraflı rücu (dönme) olanaklı hale gelir. Vasiyetten dönüş, eylemli, zımmeyada açık bir biçimde yapılabilir.

Miras bırakan vasiyette bulunduktan sonra vasiyeti ile bağdaşmayacak nitelikte olmak üzere ve ölüme bağlı olmayan bir tasarrufla, vasiyeti konu şey üzerinde bir tasarrufta bulunursa, bu davranış ilk vasiyetten rücu anlamını taşır.

Somut olayda miras bırakan Mahmure Ö., Mudanya Noterliğinin 07.07.1994 gün ve 05997 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde vasiyetname ile; maliki olduğu ve vasiyetnamede tek tek sayılan taşınmazlarını, oğlu Metin Ö. ve gelini Oya Ö.’e vasiyet etmiştir.

Yine miras bırakan Mahmure Ö. aynı noterliğin 07.07.1994 gün ve 05998 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile, vasiyet ettiği taşınmazlar için Metin Ö. ve Oya Ö.’ün bakım borçlusu olduğu adı geçen sözleşmeyi yapmıştır. Muris 16.08.1996 tarihinde ölmüştür. Veraset belgesine göre mirasçı olarak Metin Ö., Hayri Ö. kalmıştır.

Mahmure’nin ölümü üzerine Mudanya vasiyeti Sulh Hukuk Mahkemesine göndermiş, bu mahkemenin 03.06.1998 gün ve E: 1996/343 K: 1998/174 sayılı dosyası ile usulüne uygun şekilde vasiyetname mirasçılar huzurunda açılıp okunmuştur.

Bu davada Hayri Ö. vasiyetnameye konu taşınmazların ayrıca ölünceye kadar bakma akdi ile Metin Ö. ve onun eşi Oya’ya verildiğini, bu akit uyarınca tapuya tescil edildiğini muris muvazaası sebebiyle tapu iptal davası açıldığını bildirmiştir. Gerçekten vasiyetnameye konu taşınmazlar için aynı gün noterden ölünceye kadar bakma aktine istinaden Metin Ö. ve Oya Ö. lehine sözleşme yapılmış ve bu sözleşme bir gün sonra tapuya ibraz edilerek vasiyete konu taşınmazlar Metin Ö. ve Oya Ö. adına tapuya tescil edilmiştir.

Hayri Ö., Metin Ö. ve Oya Ö. aleyhine 27.09.1996 tarihinde Mudanya Asliye Hukuk Mahkemesinin E: 1996/521 K: 1999/142 sayılı dosyası ile muris muvazaasına dayalı olarak tapu iptali ve tenkis davası açmıştır.

Yapılan yargılama sonucunda Yargıtay’dan geçip kesinleşen mahkeme kararı ile muris muvazaası sabit olduğundan Metin ve Oya Ö. adına olan tapu kayıtlarının iptali ile taşınmazların veraset belgesindeki payları oranında Hayri ve Metin Ö. adına tesciline karar vermiştir. Bu dava 03.02.2000 tarihinde kesinleşmiştir.

Görülmekte olan dava; 2 Aralık 1996 tarihinde açılmıştır.

M.K:nun 491. maddesi gereği sağlar arası kazandırma ile vasiyet konusu malın, vasiyetnamede yazılı kişilere değil başkalarına satılması vasiyetten dönme olarak değerlendirilmektedir.

Vasiyetten dönmenin gerçekleşmesi için sağlar arası kazandırmanın geçerli bir satışa dayanması gerekir.

Ana ilkeler bunlar iken somut olayda vasiyete konu taşınmaz mal başkalarına değil vasiyetnamede gösterilen kişilere ölünceye kadar bakma sözleşmesi uyarınca temlik edilmiştir.

Yüksek 2. Hukuk Dairesinin, 03.03.1995 gün E: 3162 K: 3880 sayılı içtihadında belirtildiği gibi; eğer ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile yapılan temlik mahkemece iptal edilmese idi vasiyetname konusuz kalacaktı. Oysa, davalı tarafından açılan ve muvazaa nedenine dayalı dava sonucunda davalılar adına oluşan tapu kaydı iptal edildiğinde vasiyet geçerliliğini korumuştur. Bu itibarla iptal edilmediği sürece vasiyetname geçerliliğini koruyup infaz edilecektir. O halde, işin esasına girilerek Özel Dairenin bozma ilamı yönünde araştırma yapılması gerekirken önceki kararda direnilmesi hatalıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HMK:nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 06.11.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.