1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/8-72 K: 2002/60 T.6.2.2002


Açılmamış sayılan bir dava, tespitin kesinleşmesini önlemez, bu durumda somut olayda tespit, kadastro komisyonu kararı tespit maliki ismail’e tebliğ edildiği tarihte kesinleşmiş olmaktadır.

Taraflar arasındaki “el atmanın önlenmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tunceli Ovacık Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 26/10/2000 gün ve 2000/15-19 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 25/8/2001 gün ve 2001/4240-4438 sayılı ilamiyle (…Davacı, uyuşmazlık konusu taşınmaza davalının el atmasının önlenilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddine karar verilmesini savunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, murisi Yusuf adına tespit edilen 300 numaralı parsele davalının el atmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 300 nolu parselin itirazlı olduğu, sicil oluşmadığı, bu nedenle mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenilmesi davasının reddine karar verilmiştir. Dosya arasında bulunan 300 parsele ait tutanak henüz kesinleşmemiştir. Dava dilekçesindeki bilgilere ve açıklamaya göre dava zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. Bu yere ait tespit kesinleşmediğine ve sicil oluşmadığına göre iddia ve savunma çerçevesinde tarafların gösterecekleri delillerin toplanması, üstün ve korunmaya değer zilyetliğin hangi tarafta olduğunun tespiti ve uyuşmazlığın buna göre çözümlenmesi gerekir. Sicil oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Sonuç: Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, uyuşmazlık konusu taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Davacı, miras bırakanından intikal eden dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında 300 parsel numarası ile davalı adına tespit edildiğini ileri sürerek davalının el atmasının önlenilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, dava konusu taşınmazı başka kimseden satın ve devraldığını, adına tespit edildiğini, Tunceli Kadastro Mahkemesine açtığı davanın reddedildiğini, tespitin kesinleştiğini, mülkiyet hakkına itiraz edilemeyeceğini savunmuş, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Dava konusu taşınmaz 16/10/1982 tarihinde 300 parsel numarası ile davalı adına tespit edilmiş, yüzölçümünün eksik yazıldığı yolundaki itirazının komisyonca reddedilmesi üzerine şimdiki davanın davalısı tespit maliki İsmail’in Tunceli Kadastro Mahkemesine açmış olduğu itiraz davası 12/8/1991 gün ve 1986/71 Esas, 1991/127 sayılı görevsizlik kararı ile reddedilmiş, görevsizliğe ilişkin hüküm en son 28/10/1991 tarihinde tespit maliki İsmail’e tebliğ edilmek suretiyle Kanun yollarına başvurulmaksızın 13/11/1991 tarihinde kesinleşmiştir. Görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra taraflar görevli mahkemeye başvurmamışlardır.

Somut olayda dava konusu 300 parsele ait tespitin kesinleşip kesinleşmediği uyuşmazlığın çözümünde önem arz etmektedir. Hemen belirtelim ki, Kadastro Mahkemelerince verilen görevsizlik kararları üzerine nasıl işlem yapılacağı hakkında 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Yargılama usulü başlığını taşıyan aynı kanunun 29. maddesinin 3. fıkrasında “…Bu Kanunun uygulamasında ayrıca açıklık bulunmayan hallerde basit yargılama usulü uygulanır…” denilmiştir. Basit yargılama usulüne ilişkin HUMK.’nun 507 ve devamı maddelerinde de bu konuda herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. HUMK.’nun 511. maddesinde de basit yargılama usulüne tabi dava ve işler hakkında hüküm bulunmadığı taktirde yazılı yargılama usulü kurulları uygulanacağı belirtilmiştir. Anılan bu maddelerdeki yollamalar nedeniyle uyuşmazlığın HUMK.’nun 193. maddesi hükmü karşısında çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu maddeye göre görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 günlük süre içerisinde dilekçeyle başvurulmadığı veya çağrı kağıdı çıkarılmadığı takdirde dava aynı maddenin son fıkrası hükmü uyannca açılmamış sayılır. Açılmamış sayılan bir dava, tespitin kesinleşmesini önlemez. Bu durumda somut olayda tespit, kadastro komisyonu kararı tespit maliki İsmail’e tebliğ edildiği 10/4/1986 tarihinde kesinleşmiş olmaktadır. Kesinleşmiş kadastro karşısında dava konusu parsel üzerinde davalı İsmail’in mülkiyet hakkı belirlenmiş bulunduğuna göre yerel mahkemenin direnme kararı yerindedir, onanmalıdır.

Sonuç: Davacının temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 6.2.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.