1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/20-84 K: 2003/50 T: 5.2.2003


Taşınmazın makiye ayrıldıktan sonra, yeniden orman sınırları içine alınamayacağı kabul edilse dahi, yapılan genel arazi kadastrosunda çekişmeli taşınmazın tespitine esas alınan tapu kaydı, kesinleşen orman tahdidi ile orman sınırları içinde bırakıldığından hukuki değerini yitirmiş olduğundan ve davacı şirket ya da önceki malikler yararına özel yasalar uyarınca oluşturulmuş bir tapu bulunmadığı ve kadastro tespitinin de yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda davacı şirketin, orman yönetiminin açtığı tapu iptal ve tescil davası sırasında makiye ayırma işlemini ileri sürmesi yararına herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacaktır. Açıklanan nedenlerle yargılamanın iadesi isteminin reddine karar verilmesi gereklidir.

Taraflar arasındaki “yargılamanın iadesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; G. Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 13.2.2001 gün ve 1999/781 E: – 2001/127 K: sayılı kararın incelenmesi davalı orman idaresi temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 22.11.2001 gün ve 2001/9553-8866 sayılı ilamı ile, (…Davacı şirket vekili 15.12.1999 tarihli dilekçe ile, orman yönetimi tarafından şirketleri aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının kısmen kabulüne, S. O. Mahallesi 105 ada 13 parsel sayılı taşınmazın karara ekli 9.7.1998 tarihli krokide yeşil taralı 6982 m2 bölümünün kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığından tapusunun iptaline ve orman sınırları içine alınmasına ilişkin, mahkemenin 28.1.1999 gün ve 1997/16-20 sayılı kararında, yörede 1952 yılında yapılan maki tefrik işleminin gözetilmediği, taraflarının bu işlemden haberdar olmadığı, kararın kesinleşmesinden sonra taşınmazlarının 1952 tarihli maki tefrik işleminde makiye ayrıldığını öğrendikleri, yeni elde ettikleri bu bilgi ve belgelerin yargılamanın iadesi koşullarından olduğu iddiasıyla, mahkemenin 28.1.1999 gün ve 1997/16-20 sayılı kesinleşmiş kararının, yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması ve orman yönetiminin davasının reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece talebin kabulüne ve mahkemenin 28.1.1999 gün ve 97/16-20 sayılı kararının “davanın kısmen kabulüne” ilişkin bölümünün kaldırılmasına, bu karar uygulanarak, orman niteliğiyle Hazine adına oluşan S. O. Mahallesi 4541 ada 16 parselin tapusunun iptaline, bu yerin yeniden davacı A. Endüstri ve Tic. A.Ş. adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm orman yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 1948 yılında yapılıp 14.11.1948 tarihinde kesinleşen orman tahdidi, 20.9.1951 tarihinde bitirilen maki tefrik işlemi, 30.7.1968 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu, 1986 yılında yapılarak 22.4.1987 tarihinde ilan edilen, ilk orman tahdidinin aplikasyonu, sınırlama dışı kalmış ormanların kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır.

Olağanüstü yargılama yolu olan yargılamanın iadesi nedenleri HYUY’nın 445. maddesinde sayılmıştır. Sınırlaması yasa maddesinde belirtilenler dışında yorum yoluyla yeni bir neden kabul edilemez. Davacı A. Endüstri Ticaret A.Ş., mahkemenin 28.1.1999 gün ve 1997/16-20 sayılı kararı verildiğinde, yörede maki tefrik işleminin yapılmış olduğundan haberdar olmadıklarını ileri sürerek yargılamanın yenilenmesi isteğinde bulunmuştur. Maki tefrik işleminin varlığından davacı şirketin haberdar olmasını önlemeye yönelik, orman yönetiminin kasıtlı ve sonuca etkili bir eylemi ortaya konmadığı gibi, esasen orman yönetimi talep sahibi şirket adına tapuda kayıtlı taşınmazın, kesinleşmiş orman sınırlan içinde kaldığı iddiasıyla tapusunun iptalini ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescilini istemiş, mahkemece kesinleşmiş orman tahdit hattı uygulamasına dayalı bilirkişi raporları esas alınarak, orman yönetiminin davasının kabulüne karar verilmiştir. Orman yönetiminin açtığı dava sırasında orman kadastrosu ve aplikasyon işlemi kesinleşmiş olduğuna göre, o dava sırasında daha önce yapılan bir makiye ayırma işlemi bulunduğu iddia edilmiş olsaydı bile, mahkemece bu konuya girilmeden, çekişmeli taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit hattına göre konumunu belirleyerek dava karara bağlanacaktı. Mahkeme de bu yolu izlemiş ve tapu iptali davasını sonuçlandırmıştır. Geçerli bir makiye ayırma işleminin olup olmadığı, ancak süresinde açılan orman tahdidine itiraz davasında tartışılabilecek bir konudur. Davacı şirket, tapu iptal ve tescil davasından önce ya da bu davanın görülmesi sırasında orman sınırlamasına itiraz davası açmamıştır.

Öte yandan, tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporlarıyla, çekişmeli taşınmazın 14.11.1948 tarihinde kesinleşen orman tahdidinde orman olarak sınırlandığı, 3302 Sayılı Yasa hükümlerine göre 1986 yılında yapılarak 22.4.1987 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 2/B madde uygulamasında tekrar orman sınırlan içinde aplike edildiği, aplikasyon işlemine karşı davacı şirket tarafından herhangi bir dava açılmadığı ve aplikasyon işleminin 22.10.1987 tarihinde kesinleştiği, 3373 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesi ile tapu sahiplerine tapulu taşınmazlar yönünden 10 yıllık hak düşürücü süre içinde tahdide itiraz hakkı getirilmişse de 3373 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan işlem olmadığından davacının bu yasanın getirdiği haklardan da yararlanamayacağı anlaşılmaktadır. O halde, çekişmeli taşınmazın makiye ayrılmasının sonuca etkili olmaması nedeniyle iddia edildiği gibi, bu işlemden sonradan haberdar olunduğu bir an için kabul edilse bile, bu olgu davacı yararına hukuki bir sonuç doğuramaz. Taşınmazın makiye ayrıldıktan sonra, yeniden orman sınırları içine alınamayacağı kabul edilse dahi, 1967 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda çekişmeli taşınmazın tesbitine esas alınan Ağustos 1325 tarih, 165 sıra numaralı tapu kaydı, 1948 tarihinde kesinleşen orman tahdidi ile orman sınırları içinde bırakıldığından hukuki değerini yitirmiş olduğundan ve davacı şirket ya da önceki malikler yararına 22/03/1996 gün ve 1993/3-1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile kabul edilen özel yasalar uyarınca oluşturulmuş bir tapu bulunmadığı ve kadastro tesbitinin de 1967 yılında yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda davacı şirketin, orman yönetiminin açtığı tapu iptal ve tescil davası sırasında makiye ayırma işlemini ileri sürmesi yararına herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacaktır.

O halde, açıklanan nedenlerle yargılamanın iadesi isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Orman idaresinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK: ‘nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 5.2.2003 gününde, oybirliği ile karar verildi.