1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/20-121 K: 2004/112 T: 25.2.2004


Kısmı temyiz halinde, yani hükmün bir kısmının temyiz edilip diğer kısmına temyiz edilmediği hallerde temyiz edilmeyen kısım temyiz süresi geçtikten sonra kesinleşir ve bunun doğal sonucu olarak özel daire tarafından hükmün temyiz edilmeyen kısmı temyiz incelemesine tabi tutulamaz.

Taraflar arasındaki “kadastro tespitine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İvrindi Kadastro Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.7.2002 gün ve 20-24 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 7.4.2003 gün ve 2078-2573 sayılı ilamı ile; (… Kadastro sırasında Gözlüçayır Köyü 222 ada 19 parsel sayılı 0237.59 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, bahçe niteliğiyle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tesbit edilmiştir. Davacı orman yönetimi, taşınmazın bir kısmının orman sınırları içerisinde olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ve dava konusu parselin 141.64 m2’lik kısmının orman niteliğiyle Hazine adına, 95.95 m2’lik kısmının ise Mustafa Ateş adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasanın 4.maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.

Dava konusu taşınmazın yapılan inceleme sırasında memleket haritasındaki yeri orijinal harita üzerinde gösterilmeyip, elle boyanmış haritada işaretlenmiştir. Elle boyalı harita ile orijinal memleket haritası karşılaştırıldığında taşınmazın konumu belirlenememiş, çelişki oluşmuştur. Bu durumda yeniden evvelce görev almış bilirkişi dışında yeniden seçilecek üç uzman orman mühendisi ve bir fen elemanı ile yeniden keşif yapılarak, orijinal renkli, onaylı harita üzerindeki yeri saptanıp, amenajman planı ve hava fotoğrafı uygulanıp bitki örtüsü ve çevresi incelenip, ortak imzalı duraksama yaratmayan rapor ve kroki düzenlettirilip, sonucuna göre hüküm kurulmalıdır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava kadastro tespitinin iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, Balıkesir İli İvrindi ilçesi Gözlüçayır Köyü 222 Ada 19 nolu parselin bir kısmının orman tahdit tutanaklarına göre orman sınırları içerisinde kaldığı halde arazi kadastrosu sırasında orman kadastro komisyonunca yapılan kadastronun aynen uygulanması gerekirken uygulanmayıp davalı adına ziraat arazisi olarak tespit edildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın orman olan kısmının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tespit ve tescilini talep etmiştir.

Davalı, ormana herhangi bir tecavüzü olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemenin davanın kabulüne dair kararı, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.

Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, vekalet ücreti nedeniyle yapılan temyiz istemi üzerine, temyiz edilmeyen diğer hususların incelenip incelenemeyeceği noktasındadır. Kısmi temyiz halinde, yani hükmün bir kısmının temyiz edilip diğer kısmına temyiz edilmediği hallerde temyiz edilmeyen kısım temyiz süresi geçtikten sonra kesinleşir ve bunun doğal sonucu olarak Özel Daire tarafından hükmün temyiz edilmeyen kısmı temyiz incelemesine tabi tutulamaz. HUMK: 439/II. maddesine göre Yargıtay, tarafların bildirdiği temyiz sebepleri ile bağlı değil ise de temyiz talebinin kapsamı ile bağlıdır. Temyiz edilmeyen kısım hakkında bozma kararı veremez.

Somut olayda, davacı vekili hükmün sadece vekalet ücretine ilişkin kısmını temyiz ettiğine göre Özel Dairece vekalet ücreti dışındaki kısımların incelenmesi ve bozma nedeni yapılması isabetsizdir.

Kaldı ki; davacı vekili temyiz dilekçesinde vekalet ücretinin avukatlık asgari ücret tarifesine göre 45.000.000 TL. den az olamayacağını ileri sürmüş ise de, kadastro mahkemelerinde vekalet ücreti 3402 sayılı Kadastro Kanununun 31/3.maddesine göre hesaplanır ve burada avukatlık asgari ücret tarifesine atıf sadece üst sınır açısından yapılmıştır. Hakim davanın önemini, vekilin sarfettiği emeği, tarafların davada iyiniyetle hareket edip etmediğini, hak ve eşitlik kurallarını gözönünde tutarak vekalet ücretini maktuen taktir ve tayin eder. Hakimin taktir hakkını kısıtlayacak bir alt sınır bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazın keşifte belirlenen değeri 141.640.000 TL. olduğuna göre yerel mahkemenin 10.000.000 TL. vekalet ücreti takdirinde bir isabetsizlik yoktur.

O halde usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı Onanmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 25.2.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.