1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/8-452 K: 2005/469 T.20.7.2005


Özet: Bir gayrimenkulün kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlikle iktisap edilmesi için, gayrimenkulün vasfı iktisaba elverişli yerlerden olmalıdır; söz konusu gayrimenkul, yaz aylarında yayla evi ve mevsimlik sebzelerin yetiştirildiği bahçe olarak tasarruf edilen yerlerdendir bu durumda, anılan gayrimenkulün yayla vasfında yerlerden olup olmadığının saptanması, yaylaysa yaz aylarında belli dönemlerde buradan faydalanmanın mülkiyet hakkı sağlamayacağı hususu dikkate alınmalıdır.

Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; B. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 17.12.2003 gün ve 2002/172-2003/298 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 18.6.2004 gün ve 3780-4890 sayılı ilamıyla;

(…Davacılar vekili, 1245 tarihli tapu ve tasarruf senedi ile tespitten önceki kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak 105 ada 15 ve 19 parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile 15 parselin vekil edeni F.Y., 19 parselin de diğer davacılar C.P., A.P. ve M.P. adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu 105 ada 15 ve 19 parsellere ait kadastro tutanaklarında, tarıma elverişli alanlardan olup gerekli belgeler aranmış ise de bulunamadığından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18. maddesi hükmü uyarınca çayır niteliğiyle 18.10.1993 tarihinde Hazine adına tapuya tescil edilmiştir. Yerel bilirkişi ve tanıklar, dava konusu parsellerin Tandır Köyü’nün Kabaali Yaylası ismiyle bulunan mevkiinde yer aldığını, yaz aylarında yerleşmek amacıyla kullanılan ve kısmen de bahçe olarak tasarruf edilen yerlerden olduğunu, ziraatçi uzman bilirkişi de dava konusu taşınmazların özel yaylak niteliğinde yerler olduğunu bildirmesi üzerine, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bir yerin kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilebilmesi için, taşınmazın niteliği itibariyle kazanılmaya elverişli yerlerden olması gerekir. Yerel bilirkişi ve tanıklar, yaz aylarında yayla evi ve mevsimlik sebzelerin yetiştirildiği bahçe olarak tasarruf edilen yerlerden olduğunu bildirmişlerdir. Açıklamalar karşısında, dava konusu taşınmazın 4342 sayılı Mera Kanununda düzenlenen yayla niteliğinde yerlerden bulunup bulunmadığının belirlenmesi, bu tür bir yer ise yaz aylarında belli dönemlerde bu yerden yararlanmanın mülkiyet hakkı sağlamayacağının düşünülmesi gerekir. Aynı Kanunun tanımlar başlığını taşıyan 3. maddesinin e bendinde, çiftçilerin hayvanlarıyla birlikte yaz mevsimini geçirmeleri, hayvanlarını otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerler olarak tanımlanmıştır. Yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarından dava konusu yerin bu tür bir yer olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki, mahkemece bu husus gereği gibi araştırılıp belirlenmemiştir. Davacıların dayandığı 1245 tarihli senetteki açıklamalardan dava konusu taşınmazın yaylak bir yer olduğu anlaşılmaktadır. Tüm bu açıklamalar gözönünde tutularak dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/b ve 4342 sayılı Mera Kanununun kapsamında yaylak yerlerden olup olmadığının yöntemine uygun bir biçimde araştırılıp belirlenmesi, bu tür bir yer ise yaz aylarındaki yararlanmanın kazanma sağlamayacağı ve Hazine adına tespit edilmiş olmasının yaylak bir yerin niteliğini değiştirmeyeceğinin düşünülmesi, gerekirse bu yeri içine alan kadastroca düzenlenen paftanın getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde tutulması, ondan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir…)

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

Yorumlar (1)

    Bir yanıt yazın