1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/8-645 K: 2005/690 T: 30.11.2005


Kayıt malikinin ölüm tarihi, zilyetliğin başlangıç tarihinden trampa tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile taşınmaz davacılar tarafından tasarruf edildiğine göre tapu kaydı hukuki değerini yitirmiş olmaktadır; kaydın hukuki değerini yitirmesinden sonra yapılan intikal, trampa ve temlik işlemleri yolsuz tescil niteliğinde olup davacıların kazanılmış haklarını da etkilemez.

Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; A. 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 16.09.2004 gün ve 2002/824 E: 2004/360 K: sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 24.12.2004 gün ve 2004/8328-9170 sayılı ilamı ile;

(… Davacılar vekili, vekil edeni ile davalı F. ve davada taraf durumunu almayan diğer kimseler adına tapuda kayıtlı bulunan 28309 ada 2 parsele revizyon gören tapunun B. payına ilişkin kaydın TMK’nun 713/2. maddesi hükmü uyarınca hukuki değerini yitirdikten sonra kayıt malikinin mirasçıları tarafından davalıya tapuda trampa yoluyla temlik edildiğini açıklayarak dava konusu payın tapu kaydının iptali ile vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, vekil edeninin dava konusu payı tapu sicilindeki kayda dayanarak trampa yoluyla satın ve devraldığını, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, TMK’nun 713/2. maddesindeki koşulların davacılar ve miras bırakanları yararına oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu payları kapsayan 28309 ada 2 parselin esası ve öncesi 207 parseldir. 207 parsel kadastro yoluyla tapuya tescil edildikten sonra 24.5.1956 tarihinde satış yoluyla davacıların miras bırakanı A. ve davalının satıcılarının miras bırakanı olan B. adına tapuya tescil edilmiş,

15.03.1989 tarihinde yapılan birinci imar uygulaması sonucu 26857 ada 3, 18.12.1999 tarihinde yapılan ikinci imar uygulaması sonucunda dava konusu payı kapsayan 28309 ada 2 parsel oluşmuştur. Tapu kaydındaki bilgilere göre, iptal ve tescili dava konusu edilen paylar 08.08.2001 tarihinde trampa yoluyla davalı F. adına tapuya tescil edilmiştir.

Davacılar vekili, B. adına kayıtlı payın karşılığı olan taşınmaz bölümünü de 1958 yılında haricen satın ve devraldığını, o tarihten davalıya yapılan temlik tarihine kadar kaydın intikal görmediğini, kayıt maliki B’nin 22.3.1969 yılında vefat ettiğini, tapu kaydının TMK’nun 71312. maddesi hükmü uyarınca hukuki değerini yitirdiğini ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.

Dava, TMK’nun 713/2. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK’nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.

Somut olayda; davacılar vekili, ölüm sebebine dayanarak imar uygulaması sonucu oluşan 28309 ada 2 parseldeki davalının adına yazılı bulunan paya ilişkin kaydın iptal ve tescilini istemiştir. 28309 ada 2 parselin esası olan önceki tarihli tapu kayıtlarındaki paydaşlardan B. 22.3.1969 tarihinde vefat etmiş olup, dava konusu paylar imar uygulaması dışında trampa tarihine kadar intikal görmemiştir. Dairemizin uygulamalarına göre, imar mevzuatı uyarınca yapılan çalışmalar işleyen kazanmayı sağlayan süreyi kesmez. Diğer yönden, davacılar ve miras bırakanları 1958 yılından intikal ve dava tarihine kadar taşınmaza koşullarına uygun olarak tasarrufta bulundukları toplanan deliller ve dosya içeriğiyle belirlenmiştir. Kayıt malikinin ölüm tarihinden trampa tarihine kadar uyuşmazlık konusu paylar intikal görmediğine, imar uygulaması nedeniyle yapılan işlemlerde kazanmayı sağlayan süreyi kesmeyeceğine göre uyuşmazlık konusu paya ait dayanak tapu kaydı TMK’nun 713/2. maddesi hükmü uyarınca hukuki değerini yitirmiş bulunmaktadır. Her ne kadar davalı vekili, dava konusu payların vekil edeninin tapu kütüğündeki tescile dayanarak iyi niyetle edindiğini savunmuş ise de, kayıt malikinin ölüm tarihi, zilyetliğin başlangıç tarihinden trampa tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile taşınmaz davacılar tarafından tasarruf edildiğine göre tapu kaydı hukuki değerini yitirmiş olmaktadır. Kaydın hukuki değerini yitirmesinden sonra yapılan intikal, trampa ve temlik işlemleri yolsuz tescil niteliğinde olup davacıların kazanılmış haklarını da etkilemez. Tüm bu açıklamalar karşısında dava kanıtlanmış bulunduğu göz önünde tutularak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması yerinde ve doğru görülmemiştir…)

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K:’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.