Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu’nun 719 md.sine göre “…Taşınmazın sınırları, tapu planları ve arz üzerindeki sınır işaretleriyle belirlenir.” Davalılar taşınmazları kadastrodan sonra, yani çapa bağlandıktan sonra edindiklerine göre, davalıların iyi niyetli olduklarının kabulü mümkün değildir.
Taraflar arasındaki “El atmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil ve temliken tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bolu 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 4.12.2007 gün ve 2002/439-2007/346 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.H.D.nin 26.6.2008 tarih ve 2008/6440-8437 sayılı ilamı ile (…Davacılar, çapa bağlı 12 parsel sayılı taşınmazın malikleri olduğunu, 13 parsel sayılı taşınmaz maliki B. ile 19 parsel sayılı taşınmazın maliki davalı M.’nin taşkın yapı yaparak taşınmazlarına elattığını, elatmanın önlenmesini, taşkın yapıların kal’ini ve ecrimisil ödetilmesini istemiştir.
Mahkemece, bilirkişinin 06.08.2003 tarihli krokisinde; kırmızı boyalı ve “A” harfiyle gösterilen yapının taşkın kısmı olan 26 m2 yüz ölçümlü yerde 19 parsel sayılı taşınmaz lehine irtifak hakkı tesisine, bunun dışında 16 m2’lik kısma davalı Mehmet Kemal Ünlü’nün müdahalesinin men’ine, depo edilen bedelin davacılara ödenmesine, 857.54 YTL. ecrimisilin faizi ile birlikte davalı Mehmet Kemal Ünlü’den alınmasına, aynı krokide, yeşil ile boyalı ve “B” harfi ile gösterilen üzerinde taşkın yapı bulunan 21.47 ve 6 m2 yüz ölçümündeki yerde 13 parsel lehine irtifak hakkı tesisine, üzerinde bina bulunmayan bölüme davalı Battal Türksever’in yaptığı müdahalenin men’ine, 1.040.00 YTL. ecrimisilin davalı Battal’dan alınarak davacılara ödenmesine, karşılık davacı Battal Türksever’in açtığı tescil davasının reddine karar verilmiştir.
1- Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden 12 parsel sayılı taşınmazın davacıya, 13 parsel olanının davalı ve karşı davacı Battal’a, 19 parselin ise diğer davalı M.K.Ü.’ye ait olduğu, bilirkişi krokisine göre, davacıların çapa dayalı mülkiyetindeki 12 parselin “B” harfiyle gösterilen bölümüne davalılardan B.’nin kısmen inşaat yaparak elattığı, “A” harfiyle gösterilen yerde ise diğer davalı M.K.Ü.’nün taşkın inşaatı bulunduğu anlaşılmaktadır. Kuşkusuz, mülkiyet hakkı sahibi davacılar TMK.nun 683. maddesinden yararlanarak malına haksız elatan kişilerin elatmalarının önlenmesini isteyebilir. Ne var ki, yasanın 725. maddesi “…durum ve koşullarda haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı iyiniyetle yapan kimse uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.” hükmünü içermektedir. Görülüyor ki, Türk Medeni Kanunu’nun 725. maddesi ile kendi malzemesi ile yapı yaparak ve ancak yapıyı başkasının arazisi üzerine taşıran kimseye iyiniyetli olması aynı zamanda durum ve koşullarda onu haklı göstermesi halinde ya taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulması veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesi yetkisi tanımıştır. Eldeki asıl ve birleştirilen davanın ortaya konan bu yasal çerçevede incelenip değerlendirilmesi gerekir.
Kendi malzemesi ile başkasına ait taşınmaz üzerine taşkın yapı yapan malzeme sahibinin Türk Medeni Kanunu’nun 725. maddesinden yararlanmasında aranan en önemli koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır. Taşkın inşaat sahibinde aranan iyiniyet koşulu Türk Medeni Kanunu’nun 3. maddesinde düzenlenen anlamda bir iyiniyettir. Taşmış olduğu arazinin kendisine ait olmadığını bilen veya bilmek durumunda olan kişi iyiniyet iddiasında bulunamaz. Diğer taraftan, mülkiyet hakkı sahibinin, malik olmasından dolayı kullanacağı haklar hak düşürücü süre veya zamanaşımına bağlı değildir. Malik Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesinin kendisine tanıdığı dava hakkını bir süreye bağlı olmaksızın her zaman kullanabilir.
Somut olayda; incelenen kayıt örneklerine göre, 13 parsel maliki taşkın yapı sahibi Battal’ın taşınmazı 14.02.1975 tarihinde çapa bağlandıktan sonra, Mehmet Kemal Ünlü’nün ise 13.04.1984 ve 22.11.1985 tarihlerinde yine çapa, bağlandıktan sonra satın aldıkları anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 719. maddesine göre satın aldıkları taşınmazın sınırları çapı ile belirlenir. Karşı davacı 13 parsel maliki Battal, çap satın aldığından sınırları dışındaki taşkın yapıda iyiniyet iddiasında bulunamaz. İyiniyet koşulu bulunmadığından karşı davacı Battal tarafından açılan dava reddedilmelidir.
Kabule göre de; Davalı ve karşı davacı Battal Türksever, 14.10.2002 tarihli dilekçesinde Türk Medeni Kanunu’nun 725. maddesine dayanarak temliken tescil isteminde bulunmuştur. Karşı davacının irtifak hakkı tesisine ilişkin talep ve davası yoktur.
Davalılardan Mehmet Kemal Ünlü’nün ise, ne temliken tescil, ne de irtifak hakkı tesisine ilişkin birleştirilen veya karşı davası yoktur. Usulünce açılmış bir dava bulunmadığından savunma yoluyla mahkeme önüne getirilen bu hususta dava varmış gibi yararına irtifak hakkı tesisi HUMK.nun 72 ve 74. maddelerine aykırı olmuştur.
Bunların dışında, Türk Medeni Kanunu’nun taşkın yapılara ilişkin 725. maddesinin 2.fıkrası taşkın yapı sahibine ya taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulması veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesi yetkisi tanımıştır. Buradaki hak, seçimlik hak olduğundan inşaat sahibi muhik bir bedel ödeyerek dilerse tecavüz edilen kısım üzerinde lehine ayni bir hak kurulmasının, dilerse o kısım mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebilir. Mahkeme de kullanılan seçimlik hakkına göre bir karar vermek zorundadır. Olayda, karşı davacı Battal’ın irtifak hakkı tesisine ilişkin bir talebi yokken, diğer davalı Mehmet Kemal Ünlü’nün ise bu konuda davası yokken yararlarına irtifak hakkı tesisi doğru olmamıştır. Ayrıca, irtifak hakkı bedeli olarak saptanan 20.120.50 YTL. depo ettirilmeksizin karar kurulması da yanlıştır.
2- Yukarıdaki bozma nedenine göre, karşı davacı ile davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesi gerekmemiştir…) gerekçesi ile bozularak, dosya yerel mahkemesine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, taşkın binaların yıkımı ve ecrimisil istemine; karşı dava ise, temliken tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, 12 parsel sayılı taşınmazın miras bırakanları adına kayıtlı olduğunu, davalılara ait 13 ve 19 parsel sayılı taşınmazlarda bulunan yapıların taşınmazlarına taşkın olduğunu ileri sürerek, el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisile karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan Battal Türksever, karşı davası ile iyi niyetli olduğunu taşkın kısmın adına tescilini istemiş;diğer davalı ise kadastronun 50-60 yıl önce yapıldığını, iyi niyetli olduğunu bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalılara ait yapıların davacılara ait taşınmaza taşkın olduğu, ifrazın mümkün olmadığı, davalıların iyi niyetli olduğu gerekçesi ile taşkın yapılar nedeniyle davalılar lehine irtifak hakkı tesisine; yapı bulunmayan kısımlarla ilgili asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 725. md.si; “…Zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyiniyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.” hükmünü düzenlemektedir. Buna göre temliken tescil koşullarının oluşması için, taşkın yapı sahiplerinin iyi niyetli olmasının yanı sıra, durum ve koşulların da haklı göstermesi gerekmektedir.
Somut olayda; 19 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin, ilk 27.11.1941 tarihinde yapıldığı, taşınmazın davalı Mehmet Kemal Ünlü tarafından 23/24 payının bakım akti ile 13.4.1984’te; 1/24 payının da satış ile 22.11.1985’te edinildiği; yine 13 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 26.9.1953 tarihinde yapılıp, davalı Battal Türksever adına satışla 14.2.1975’te tescil edildiği dosya içerisindeki belgelerden anlaşılmaktadır. Teknik bilirkişiler tarafından düzenlenen rapor ve krokide; 19 parsel sayılı taşınmazdaki 7.486.500.000 TL değerindeki yapı ile 13 parsel sayılı taşınmazın kuzeyinde yer alan 1.978.400.000 TL değerindeki yapının kadastrodan sonra yapıldığı,13 parsel sayılı taşınmazın güneyinde yer alan 6.808.500.000 TL değerindeki yapının ise kadastro sırasında mevcut olduğu bildirilmektedir. Davacının taşınmazının değerinin 68.000 YTL olduğu da bilirkişilerce belirlenmiştir.Yapı değerleri dikkate alındığında yıkımın aşırı zarar doğuracağından söz edilemez.
Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu’nun 719 md.sine göre “…Taşınmazın sınırları, tapu planları ve arz üzerindeki sınır işaretleriyle belirlenir.” Davalılar taşınmazları kadastrodan sonra, yani çapa bağlandıktan sonra edindiklerine göre, davalıların iyi niyetli olduklarının kabulü mümkün değildir.
Öte yandan davalılara ait yapıların değeri iyi niyetli olmadıkları ve taşınmazların ifrazının mümkün olmayışı da göz önünde bulundurulduğunda, temliken tescil isteminin Türk Medeni Kanununun 725. maddesine uygun olduğu söylenemez. Diğer taraftan dosya kapsamı ve toplanan delillere göre de irtifak hakkı tesisinin de koşullarının oluşmadığı açıktır. Bu durumda temliken tescil ve irtifak hakkı tesisi ile ilgili davanın kabulü yerinde değildir.
Davacılar tarafından haksız kullanım nedeniyle istenen ecrimisil mahkemece kabul edilmiş ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus irdelenmemiştir.
O halde, yukarda açıklanan gerekçelerle ve Özel Daire bozması da göz önünde bulundurularak, mahkemece el atmanın önlenmesi ve yıkım isteminin kabulüne, temliken tescil isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.