Dava, itirazın iptali ve temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Yerel Mahkemenin, davalının takip tarihinden önce 13.12.2007 tarihinde kiralananı tahliye ettiği anlaşıldığından, tahliye isteminin reddine; kira alacağına ilişkin olarak davanın kısmen kabulüne dair kararı, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyizi üzerine Yüksek Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, davacı kiralayanın, Ankara 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1226 esas sayılı dava dosyasında, tahliye davası açması ve davalıyı tahliyeye zorlaması üzerine, davalının da 13.12.2007 tarihinde kiralananı tahliye etmesi karşısında, kira akdinin 13.12.2007 tarihinde karşılıklı rıza ile feshedildiği ve tahliyenin gerçekleştiğinin kabulünün gerekeceği, B.K.nun 266/1. maddesi uyarınca yeniden kiraya verilebilecek makul süre için davalının kira parasından sorumlu tutulamayacağı gerekçeleri ile kira parası yönünden önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
Kiralananın tahliyesine ilişkin hüküm temyiz konusu edilmediğinden Özel Daire tarafından da bozma nedeni yapılmamıştır.
Özel Daire tarafından hüküm kira alacağına ve davalı yararına fazla kötüniyet tazminatı hükmedilmesine yönelik olarak bozulmuş; Yerel Mahkemece, tazminata ilişkin bozmaya uyulmuş ancak kira alacağına yönelik bozmaya karşı önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını, davacı vekili temyiz etmiştir.
Açıklanan maddi olgu, bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; görülmekte olan davadan önce açılmış “İki Haklı İhtar Nedeniyle” kiralananın tahliyesi istemli dava devam ederken davalının taşınmazı sözleşme sona ermeden tahliye etmesi karşısında, davalının tahliyeden itibaren, kiralananın aynı şartlarla yeniden kiraya verilebileceği “makul süre” kadar kira bedelinden sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında; ilk karar ile direnme kararı arasında çelişki bulunduğu düşünüldüğünden usul bozması yapılıp yapılmayacağı hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Ön sorunun konusunu oluşturan olgu şudur: Mahkemece ilk kararda faize ilişkin hüküm kurulmadığı halde, direnme kararında ‘asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9 oranını geçmemek üzere değişken oranlarda yasal faiz yürütülmesine’ karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk kararda yer verilmeyen faiz hakkında, direnme kararında davacı lehine hüküm kurulmuş, ancak kararı davalı temyiz etmemiş, davacı temyiz etmiştir. Böylece davacı lehine usulü kazanılmış hak oluştuğundan ve bu yöndeki bir bozmanın davacının aleyhine durum oluşturacağı çok açık olduğundan, usul hukukundaki ‘aleyhe bozma yasağı’ ilkesi gereğince temyiz edenin sıfatına göre bu konuda bir usul bozması yapılmaması gerektiği sonucuna oybirliği ile varılarak, ön sorun aşılmış; işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
1-Özel Dairenin kira alacağına ilişkin bozma nedeni yönünden: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara ve aynı yöne işaret eden bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
2-Özel Dairenin davacı aleyhine hükmedilen icra inkar tazminatına ilişkin bozma nedeni yönünden: Yerel mahkemece bozma ilamına uyularak oluşturulan yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın özel Daireye gönderilmesi gerekir.