Tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesine ilişkin bu istemde, karşı tarafça veya üçüncü kişi tarafından bir hakkın zayi olduğu iddiasında da bulunulmadığından yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda istemin çekişmesiz bir yargı işi olduğu ve 6100 sayılı HMK’nun 383.maddesi uyarınca da sulh hukuk mahkemesinin davaya bakmakta görevli olduğu anlaşılmaktadır.
DAVA: Taraflar arasındaki “tapu kaydının düzeltilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 14.Sulh Hukuk Mahkemesi’nce görev yönünden davanın reddine dair verilen 19.10.2012 tarih, 1221-1416 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 25.02.2013 tarih, 2013/641-2674 sayılı ilamı ile;
(Davacılar vekili, 358 sayılı parselde davacı murislerinin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece, tensip ile birlikte HMK’nun 382. maddesinde gösterilen hasımsız işlerden olmadığı gerekçesi ile mahkemenin görevsizliğine, asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, tapu kayıtlarında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda Tapu Sicil Tüzüğünün 25. maddesinde belirtilen ve kütükte bulunması zorunlu olan kimlik bilgilerinden tapu malikinin adı ve soyadı, baba adı ile edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarasına ilişkin yanlış yazılan bilgilerin düzeltilmesi istenebilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382/1 maddesinde; “Çekişmesiz yargı, hukukun mahkemelerce, aşağıdaki üç ölçütten birine veya birkaçına göre bu yargıya giren işlere uygulanmasıdır” hükmüne yer verilmiş; bu ölçütler ise ilgililer arasında uyuşmazlık olmayan haller, ilgililerin ileri sürebileceği herhangi bir hakkın bulunmadığı haller ve hakimin re’sen harekete geçtiği haller olarak ifade edilmiştir.
Kanunda çekişmesiz yargı işlerinin neler olduğu önce genel çerçevesi belirlenerek, daha sonra da mümkün olduğunca sayılarak belirtilmiştir. Ancak bu sayma sınırlı olmadığından yasa maddesinde sayılmayan fakat çekişmesiz yargı ölçütlerini taşıyan diğer işlerin de çekişmesiz yargı işi olarak kabulü gerekir. Yani, 382. maddede sayılmamakla beraber çekişmesiz yargının ölçütlerinden birini veya birkaçını taşıyan bir iş de çekişmesiz yargı işi olarak değerlendirilebilir.
Tapu kayıtlarında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davalarında, davacı taraf tapu kayıtlarındaki kimlik bilgilerinin nüfus kayıtlarına uygun hale getirilmesini talep etmekte olup bu tür davalarda hasım gösterilen Tapu Müdürlüğü ile aralarında bir uyuşmazlık yoktur. Tapu Müdürlüğü davada sadece yasal hasım olarak yer almaktadır. Gerçekte davada taraf değil, sadece ilgilidir. İlgililerin uzlaşması halinde çekişmenin ortadan kalktığından söz edilemez veya bu davalarda ilgili tarafın davayı kabulü sonuç doğurmaz. Taraflar arasında bu anlamda gerçek bir çekişmenin varlığı söz konusu değildir.
Davacıların yukarıda belirtildiği gibi davada tapu kayıtlarının malik hanesindeki kimlik bilgilerinin nüfus kayıtlarına uygun biçimde düzeltilmesi dışında ileri sürebilecekleri herhangi bir hakları da bulunmamaktadır.
Yine bu tür davalarda, kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen tapu maliki ile ilgili araştırmada mülkiyet nakline neden olunmaması için, taraf delilleri dışında gerekli görülen hususlarda re’sen araştırma yapılması gerekmektedir. Ayrıca, bu davaların sonucunda verilen kararlar kesin hüküm sayılmamaktadır. Kararın haksız veya hatalı görülmesi halinde ileri sürülen delillere göre yeniden düzeltme talebinde bulunulabilmesi, hükmün değiştirilebilmesi mümkündür. Bunların yanında, uygulamada davanın kabulüne karar verilmesi halinde dahi yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmakta, Tapu Müdürlüğü yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamaktadır.
Bütün bu değerlendirmelere göre; tapu kayıtlarında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davaları da 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382. maddesinde belirtilen çekişmesiz yargı işlerinden sayılmalıdır. Kaldı ki, 382. maddenin 2-ç/1 fıkrasında “Taşınmaz üzerinde taraf oluşturulmasına ve hak ihlaline sebebiyet vermeyecek düzeltmelerin yapılması” çekişmesiz yargı işi sayılmış olup, niteliği itibariyle tapu kayıtlarında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davaları da bu tanıma uymaktadır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 383. maddesine göre de, çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemeleridir. Bu itibarla, çekişmesiz yargı işi olan tapu kayıtlarında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davalarına sulh hukuk mahkemelerince bakılması gerekir.
Anılan yasanın 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince, görev dava şartlarından olup mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmalıdır. Bu tür davaların asliye hukuk mahkemesinde görülmesi mümkün olmadığından, dava şartının yokluğu nedeniyle davanın görev yönünden reddine, dosyanın görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken davanın esastan sonuçlandırılması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir… ),
Gerekçesi ile bozulmasına karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, tapu kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Davacı vekili, 358 nolu parselin tapu kaydında annesinin nüfus kaydında yazılı “…” olan soyadının yazılmayıp, “A.k.” ; dedesi A. K.’nın ise lakabı olan “A. Ç. Mirasçıları” şeklinde yazıldığını, ileri sürerek, tapu kaydındaki bilgilerin nüfus kaydına uygun hale getirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tapu idaresi, yanıt vermemiştir.
Sulh Hukuk Mahkemesince dava dilekçesin görev yönünden reddine dair verilen karar, Özel Dairece, yukarıya metni aynen alınan ilamla bozulmuştur. Mahkemece önceki gerekçe ile direnilmiş; direnme kararını davacı vekili temyize getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tapu kaydındaki nüfus bilgilerinin düzeltilmesi davasında; görev yönünden davaya sulh hukuk mahkemesince mi asliye hukuk mahkemesince mi bakılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu ( HMK )’nun 1.maddesine göre mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.
2.maddesi; “ ( 1 )Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmünü,
4.maddede ise, sulh hukuk mahkemesinin görevleri sayılmıştır: Buna göre; “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;
a ) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,
b )Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları,
c )Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları,
ç )Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler.” hükmünü ihtiva etmektedir.
6100 sayılı HMK’nun 383.maddesi de; çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesi olduğunu düzenlemiştir.
Öyle ise istemin çekişmesiz yargı işi olduğu kanaatine varıldığında davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesi olacağında tereddüt bulunmamaktadır.
Çekişmesiz yargı işlerinin neler olduğu ise aynı Kanun’un 382.maddesinde sayılmıştır. Kanun metninde çekişmesiz yargı işlerinde üç ölçüt konulmuştur. Buna göre; “ a ) İlgililer arasında uyuşmazlık olmayan hâller.
b ) İlgililerin, ileri sürülebileceği herhangi bir hakkının bulunmadığı hâller.
c ) Hâkimin resen harekete geçtiği hâller.”
Ayrıca madde metninde çekişmesiz yargı işlerinden bazıları sayılmıştır. Bu saymanın tahdidi olmadığı maddenin 1.fıkrasında düzenlenen hangi işlerin çekişmesiz yargı işi olduğunun belirlenmesinde aranan ölçütlerin belirtilmesinden de anlaşılmaktadır. Madde metninde eşya hukukundaki çekişmesiz yargı işleri ; “ 1 ) Taşınmaz üzerinde taraf oluşturulmasına ve hak ihlaline sebebiyet vermeyecek düzeltmelerin yapılması ” olarak belirtilmiştir.
Bu durumda uyuşmazlığın çözülmesi için çekişmeli ve çekişmesiz yargı ayrımına değinmekte yarar bulunmaktadır: Her iki yargı arasındaki farkı belirten en önemli ölçüt “ihtilaf ( çekişme ) yokluğu kıstası” dır. Çekişmeli yargı, bir ihtilaf ( çekişme ), uyuşmazlık, iddia ve karşı iddia hakkında karar verilmesi talebi ile açılan davalarla meşgul olur.Buna karşılık, çekişmesiz yargıya tabi işlerde ilgililer arasında kural olarak bir ihtilaf ( çekişme ) yoktur.Yani çekişmesiz yargıda mahkeme ilgililer arasında mevcut bir ihtilaf hakkında karar vermez. Mahkemelerce bakılan ve ilgililer arasında ihtilaflı olmayan bütün işler çekişmesiz yargı işidir ( Örneğin; evlenmeye izin verme, ismin değiştirilmesi, husumete izin gibi ).
Buna karşılık, medeni yargıya dahil olan bütün ihtilaflı işlerin çekişmeli yargı işi ( dava ) olduğu da söylenemez.Çünkü, ihtilaf ihtiva etmelerine rağmen, çekişmesiz yargıya dahil olan başka işler de vardır. Bunun için de başka kıstaslar ( ölçütler ) gerekir: İlgililerin özel hukuk kişilerine karşı ileri sürebilecekleri sübjektif haklarının bulunmadığı işler, ( ihtilaflı olsalar bile ) “sübjektif hakkın yokluğu” kıstasına göre çekişmesiz yargıya tabidir ( Örneğin velayetin nez’i, vasinin azli ).
Öte yandan maddede değinildiği gibi hakimin re’sen harekete geçmesi (işe el koyması) gereken bütün işler, “re’sen (kendiliğinden) harekete geçme kıstası” na göre, çekişmesiz yargıya tabidir (Örnek: Boşanmadan sonra oluşan yeni bir durum nedeniyle çocuklar hakkında gerekli tedbirlerin alınması) (Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.baskı,cilt 1,syf. 26 vd ).
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava 358 parsel nolu taşınmazın tapu kaydının malik sütununda anne soyadının yazılmayıp “Saniye: Ali kızı” denildiği; yine A. K.’nın da lakabı olan “ A. Ç. Mirasçıları” yazılmak suretiyle karışıklığa sebep olunduğundan yasal hasım olan tapu idaresi taraf gösterilmek suretiyle tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin nüfus kaydındaki bilgilere uygun hale getirilmesi istemli olarak, sulh hukuk mahkemesine açılmıştır. Davada tapu idaresi taraf olarak gösterilmiş ise de, yasal hasım olarak tapu idaresi, çözülmesi gereken karşı bir iddiada bulunmayıp, gerçekte “ilgili” konumdadır. Davalı taraf olarak davayı kabulü de davayı sonuçlandırmaz. Mahkemece nüfus kayıtlarındaki bilgiler doğrultusunda ve gerektiğinde re’sen araştırma yapılarak istem, kabul veya red edilecektir. İstemin reddi halinde de yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılacaktır. Tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesine ilişkin bu istemde, karşı tarafça veya üçüncü kişi tarafından bir hakkın zayi olduğu iddiasında da bulunulmadığından yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda istemin çekişmesiz bir yargı işi olduğu ve 6100 sayılı HMK’nun 383.maddesi uyarınca da sulh hukuk mahkemesinin davaya bakmakta görevli olduğu anlaşılmaktadır.
O halde yerel mahkemece görevli olmadığı gerekçesi ile dava dilekçesinin reddine karar verilmesi yerinde değildir.
Ne var ki, bozma ilamının son paragrafında yazılı olan; “… Bu tür davaların asliye hukuk mahkemesinde görülmesi mümkün olmadığından, dava şartının yokluğu nedeniyle davanın görev yönünden reddine, dosyanın görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken davanın esastan sonuçlandırılması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.”, ibaresinin hatalı yazıldığı anlaşılmakla, bu ibarenin bozma ilamından çıkartılarak yerine; “… Bu davanın sulh hukuk mahkemesince görülüp, dosyanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, dava şartının yokluğu nedeniyle görev yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.”, ibarelerinin yazılarak verilen hükmün belirtilen bu gerekçeyle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarda açıklanan değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun’un 440.maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.05.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.