Zorunlu geçit hakkının genel yola kadar kurulması şarttır. Uygulamada buna kesintisizlik ilkesi denilmektedir. Yani taşınmaz yararına tesis edilen geçidin, genel yola kesintisiz ulaşması sağlanmalıdır.
Taraflar arasındaki “geçit hakkı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Karaman Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.03.2012 gün ve 2011/702 E., 2012/448 sayılı kararın incelenmesi davalı E.. E.. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 27.11.2012 gün ve 2012/11152 E., 2012/13821 sayılı ilamı ile:
“…Davacı, 361 parsel numaralı taşınmazının genel yol ile bağlantısının bulunmadığını belirterek, davalılara ait 363 ve 364 parsel numaralı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Mahkemece, 22.04.2010 tarihli fen bilirkişi raporunun ekindeki krokide gösterildiği şekilde 361 parsel yararına, 364 parsel numaralı taşınmaz üzerinden (C) harfi ile gösterilen 8,66 m2’lik, 363 parsel numaralı taşınmaz üzerinden de 111,63 m2’lik (A) harfi ve 46,83 m2’lik (B) harfi ile gösterilen kısımlardan geçit hakkı tesisine dair verilen karar; Dairemizce “Zorunlu geçit hakkının genel yola kadar kesintisiz kurulması şart olup, genel yol ile bağlantısı bulunmayan, paftasında dere ve sonrasında tescil harici kısma bağlantı sağlanarak davalı parsellerden geçit tesisi ile kesintisizlik ilkesi ihlal edilmiştir” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak Orman İşletme Müdürlüğü’ne yazılan yazı doğrultusunda, krokide genel yola bağlantı sağlayan yolun mevcut kullanım şekli ile halk tarafından kullanılmasında bir sakınca bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı E.. E.. vekili temyiz etmiştir.
Bozma ilamımızda da belirtildiği gibi zorunlu geçit hakkının genel yola kadar kesintisiz kurulması şart olup mahkemece Dairemizin bozma ilamına aykırı olarak genel yol ile bağlantısı bulunmayan, paftasında dere ve sonrasında tescil harici kısma bağlantı sağlanarak davalı parsellerden geçit tesisi ile kesintisizlik ilkesine aykırı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, geçit hakkı istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkiline ait 361 parsel numaralı taşınmazın yola cephesinin bulunmadığını belirterek, davalılara ait 363 ve 364 parsel numaralı taşınmazlardan kendi taşınmazı lehine geçit hakkı tesis edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı E.. E.. vekili, davanın reddini istemiş, diğer davalılar cevap vermemişlerdir.
Yerel Mahkeme; davanın kabulü ile davacının maliki bulunduğu 361 nolu parsel lehine, davalılar adına kayıtlı bulunan 363 ve 364 nolu parsel numaralı taşınmazlardan 3 metre genişliğinde geçit hakkı tesisine karar vermiş; bu karar davalı E.. E.. vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece zorunlu geçit hakkının genel yola kadar kesintisiz kurulması gerektiği, genel yol ile bağlantısı bulunmayan davacı taşınmazı yararına, paftasında dere ve sonrasında tescil harici kısma bağlantı sağlanarak davalı parsellerden geçit tesisi ile kesintisizlik ilkesi ihlal edildiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, Orman İşletme Şefliğince verilen 23.12.2011 cevabi yazıda krokide genel yola bağlantı sağlayan fiilen kullanılan yolun kadimden beri kullanıla geldiği ve fiili durumdaki şekli ile halkın kullanımında herhangi bir sakınca olmadığının belirtildiği, bu yazı uyarınca tapulama harici bırakılan kadimden beri kullanılan yola kadar davacı parseli lehine geçit hakkı tesis edilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile davacının maliki bulunduğu 361 nolu parsel lehine, davalılar adına kayıtlı bulunan 363 ve 364 nolu parsel numaralı taşınmazlardan 3 metre genişliğinde geçit hakkı tesisine karar vermiş, bu karar, davalı E.. E..’nin temyizi üzerine Özel Dairece başlık bölümünde yazılı nedenlerle bozulmuş, yerel mahkemece önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme kararını davalı E.. E.. vekili ve dahili davalı A.. C.. temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; genel yola bağlantısı bulunmayan taşınmaz yararına, kadastro paftasında dere ve sonrasında tescil harici bırakılan kısma bağlantı sağlanmak suretiyle geçit hakkı tesisinin mümkün olup olmadığı noktasında toplamaktadır.
Öncelikle, uyuşmazlığın çözümünde etkili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar bulunmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun “Zorunlu geçit” başlıklı 747. maddesi:
“Taşınmazından genel yola çıkmak için yeterli geçidi bulunmayan malik, tam bir bedel karşılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından isteyebilir.
Bu hak, ilk önce kendisinden bu geçidin istenmesi önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun düşen komşuya karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana karşı kullanılır.
Zorunlu geçit iki tarafın menfaati gözetilerek belirlenir.” hükmünü içermektedir.
Anılan maddeye göre, genel yola çıkmak için yeterli bir geçidi bulunmayan taşınmaz sahibi, tam bir bedel karşılığında komşularından kendisine geçmek için geçit hakkı tanınmasını isteyebilir. Kanun koyucu bu düzenleme ile şartların gerçekleşmesi halinde ihtiyaç sahibine irtifak hakkı kurulmasını isteme hakkı sağlamıştır.
Geçit hakkı, yenilik doğuran bir hak olup, bu hak, geçit ihtiyacı bulunan taşınmazın mülkiyetine bağlıdır. Hak sahibinin, bu hakkını kullanarak irtifak hakkı kurulmasını istemesi ile yükümlü taşınmaz maliki irtifak hakkı kurma borcu altına girmektedir. Taşınmazın bu borçla yükümlü olma durumu, mülkiyetin dolayısıyla kısıtlanmasını teşkil etmektedir. Bu borç yerine getirilince, ortaya geçit irtifakı çıkmaktadır (Oğuzman/Seliçi Ö./Oktay Özdemir S.; Eşya Hukuku, 12. Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul 2009, s.467).
TMK. m. 747 uyarınca bir taşınmaz malikinin diğerinden geçit irtifakı kurulmasını isteyebilmesi için öncelikle geçit isteyen taşınmaz malikinin genel yola çıkmak için yeterli bir geçiti bulunmamalıdır. Hiç geçit bulunmaması gibi mevcut geçidin ihtiyacı karşılamaması da söz konusu şartın gerçekleşmesi için yeterlidir.
Öte yandan, geçit güzergahı, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun düşen komşu taşınmaz, bu yoksa bundan en az zarar görecek taşınmazın durumu ve maliklerinin uğrayacakları zararlar göz önünde tutularak belirlenmelidir (TMK m. 747/2).
Hemen belirtmek gerekir ki, zorunlu geçit hakkının genel yola kadar kurulması şarttır. Çünkü TMK’nun 747. maddesinin ve maddenin dayandığı düşüncenin temeli budur. İşte bu yüzden m. 747/1 de “Taşınmazından genel yola çıkmak için yeterli geçidi bulunmayan malik, tam bir bedel karşılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından isteyebilir.” denilmiştir. Uygulamada buna kesintisizlik ilkesi denilmektedir. Yani taşınmaz yararına tesis edilen geçidin, genel yola kesintisiz ulaşması sağlanmalıdır.
Eldeki davada: davacı, 361 parsel sayılı taşınmazın yola cephesinin bulunmadığı, geçit ihtiyacının olduğu açıktır. Geçit davasında amaç genel yola bağlantısı olmayan taşınmazları genel yola kesintisiz olarak bağlamaktır.
Ne var ki, mahkemenin gerekçesine esas aldığı bilirkişi raporunda davacı taşınmazı yararına 363 ve 364 parsel numaralı taşınmazlar üzerinden kurulan geçit güzergahının zemindeki Karakaya deresine bağlandığı görülmektedir. Geçitin bağlandığı ve krokide 1 no’lu köprü mahalli olarak gösterilen dere üzerindeki bu kısma davacı inisiyatifi ile yapılacak köprüden sonra, zeminde yol olarak kullanılan fakat kadastro paftasında tescil harici olarak görünen yerden geçilmek suretiyle genel yola ulaşıldığı anlaşılmaktadır.
Geçit hakkının yukarıda açıklandığı gibi genel yola kadar kesintisiz kurulması şart olup, mahkemece, genel yol ile bağlantısı bulunmayan, paftasında dere ve sonrasında tescil harici kısma bağlantı sağlanarak davalı parsellerden geçit tesisi edilmesi nedeniyle kesintisizlik ilkesi ihlal edilmiştir.
Bununla birlikte, dereler devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmakla, ileride buraların dava konusu yapılabileceği de gözetilmelidir.
Görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce; davacı taşınmazının mutlak geçit ihtiyacı içinde olduğu, direnme kararının onanması gerektiği yönünde görüş beyan edilmiş ise de, bu görüş yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir.
O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı E.. E.. vekilinin ve dahili davalı A.. C..’nin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 18.03.2015 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi