1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2013/6-1754 K: 2015/1235


Bilindiği üzere şuf’a (önalım) hakkı müşterek mülkiyet ilişkisi devam ettiği sürece mevcuttur. Yargılamanın devamı süresince davacının paydaşlığını koruması zorunludur. Davacı davanın açılmasından sonra herhangi bir şekilde payını yitirirse davacının paydaşlığından söz edilemeyeceğinden şuf’a hakkının kullanılması da mümkün olamaz.

Taraflar arasındaki “önalım” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sincan 4. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 15.03.2012 gün ve 2011/127 E: – 2012/124 K: sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 10.12.2012 gün ve 2012/8711 E: 2012/16311 K: sayılı ilamı ile;

(… Dava, önalım hakkı nedeniyle davalıya satılan payın iptali ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece kötü niyetli olarak açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, davacının paydaş olduğu Etimesgut ilçesi Y. köyü 517 nolu parselde 41039/4031259 payın S.G. tarafından davalı R.E.’a 10.000-TL bedelle satıldığını, yasal önalım hakkını kullanarak satılan payın iptali ile davacı adına tescilini istemiştir. Davalı vekili, dava konusu payın masraflar dahil 103.000-TL bedelle satıldığını, bu bedelin 100.000-TL kısmının A.İ.D.’ın Akbank şubesi hesabına ödendiğini, 3.000-TL kısmının ise vekilin hesabına gönderildiğini, satım bedelinin 10.000-TL olmadığını, davacı ile satış yapan kişinin akraba olduğunu, davacı da kendi payından bir kısmını kısa bir süre önce üçüncü kişilere sattığını, bu nedenle davacının açtığı davanın TMK 2 maddesi gereği iyi niyet kuralına uygun olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacı bir yandan pay satışı nedeni ile dava açarken öte yandan aynı gün kendi payının bir kısmını taşınmazda paydaş olmayan üçüncü kişilere sattığını, önalım davasının amacının paydaşlar arasına yabancı kişilerin girmesini önlemek olduğunu, TMK 2/2 maddesi gereğince, davacının hakkını açıkça kötüye kullandığını, hukuk düzeninin bu durumu korumayacağını, davacı hakkını kullanırken iyi niyet ve dürüstlük kuralına aykırı davrandığından davanın reddine karar verilmiştir.

Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü şahsa satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma hakkını doğuran bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile de kullanılabilir hale gelir.

Önalım hakkı gerçek anlamda geçerli bir satışla doğan yenilik doğurucu bir hak olduğu için paylı mülkiyete tabi taşınmazdaki her bir pay satışı önalım davasına konu yapılabilir. Davacının paydaş olduğu Ankara ili Etimesgut ilçesi Y. köyü 517 nolu parseldeki 41039/4031259 pay S.G. tarafından davalı R.E.’a 10.000-TL bedelle satılmıştır. Davacı, taşınmazdaki bu pay satışı nedeni ile 26.08.2011 tarihinde önalım davası açarak, satılan payın kendi adına tescilini istemiştir. Davacı S.A.Y.’in aynı gün kendi adına kayıtlı payından bir kısım paylarını paydaş olmayan üçüncü kişilere satarak devretmiş ise de bu durum davacının kötü niyetli olduğunu göstermez. Davacının davalı taşınmazda önceden beri paydaş olup, davanın açıldığı tarihte de paydaşlığı devam ettiğinden önalım hakkını kullanmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, önalım hakkına dayalı olarak davalıya satılan payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalının, davacının paydaşı olduğu Ankara ili Etimesgut ilçesi Y. köyü 517 parselde kayıtlı taşınmazdaki 41039/4031250 oranındaki hisseyi 23/08/2011 tarihinde 10.000,00 TL bedelle S.G. isimli paydaştan satın aldığını belirterek davalı adına vaki tapunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; önalım hakkını kullanmak isteyen davacının kendi payından pay satmasının dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı, bu durumun önalım hakkını kullanmasına engel teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.

Davalı vekili 08.07.2014 havale tarihli temyize cevap dilekçesiyle dava konusu edilen 517 parselin imarla 48381 ada,1 parsel ile 48417 ada 2 parseli oluşturduğunu, yeni parsellerde davacının payının olmadığını, dolayısıyla önalım hakkının konusunun kalmadığını dile getirmiş ve bu hususta tapu kayıtları sunmuştur.

Bilindiği üzere şuf’a (önalım) hakkı müşterek mülkiyet ilişkisi devam ettiği sürece mevcuttur. Yargılamanın devamı süresince davacının paydaşlığını koruması zorunludur. Davacı davanın açılmasından sonra herhangi bir şekilde payını yitirirse davacının paydaşlığından söz edilemeyeceğinden şuf’a hakkının kullanılması da mümkün olamaz.

Somut uyuşmazlıkta yerel mahkemece yapılması gereken iş, davalı vekilinin davacının direnme kararının temyizine verdiği cevapta ileri sürdüğü tapu kayıtlarını tüm dayanaklarıyla birlikte celbederek incelemek, tarafların paydaşlık durumunu araştırıp sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır. Direnme kararı açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 17.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.