Satış vaadi sözleşmesinden doğan hak, kişisel bir hak olduğu için, vaat alan alıcının bu hakkını, sözleşmenin tarafı olmayan başka kişilere dava yoluyla ileri süremeyeceği, taşınmazın mal sahibi tarafından başka kişilere satılması halinde, yeni malike karşı herhangi bir hak iddia edemeyeceği, taşınmaz satış vaadinin bu akdin dışında bulunan kişileri bağlamayacağı, bu akitten doğan hakkın onlara karşı ileri sürülemeyeceği ve taşınmaz satış vaadinin tapu siciline de şerh edilmediği
Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Dörtyol 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 06.10.2011 gün ve 2009/388 E., 2011/731 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 16.03.2012 gün ve 2012/2850 E., 2012/3852 K. sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiş ise de, davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 05.07.2012 gün ve 2012/8060 E., 2012/9280 K. sayılı ilamı ile;
(…Davacı, davalıların murisi Fatma Ö.’un 11.01.1979 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 688 parsel sayılı taşınmazdan 400/1525 sehimini yani hissesine mahsuben 400 m2 yeri kendisine satmayı vaat ettiğini belirterek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur.
Davalı Mehmet Faik Ö., zamanaşımı nedeniyle davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın imar uygulaması ile 208 ada 1, 2, 3 ve 4 sayılı parsellere dönüştüğü, satış vaadi sözleşmesine dayanılarak hak iddia edilen yerin 208 ada 3 numaralı imar parseli içerisinde kaldığı, bu parselin de dava tarihinden önce üçüncü şahsa satıldığı belirtilerek husumet yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır. Davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 706 Borçlar Kanununun 213 ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazların harici veya fiili taksimi ile paylarının mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Satış vaadi sözleşmesi ile ana taşınmazdan pay satın alan davacının imar nedeniyle ifrazen oluşan 208 ada 1, 2, 3 ve 4 sayılı parsellerde de mülkiyet hakkı söz konusudur. Mahkemece, resmi şekilde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi gereğince bu parsellerden davacıya pay tesciline karar verilmesi gerekir. Ancak, bu parsellerden 208 ada 1, 2 ve 3 sayılı imar parselleri satış vaadi sözleşmesinin düzenlenmesinden sonra ve dava tarihinden önce üçüncü kişilere tapudan devredilmiş ise de 208 ada 4 sayılı imar parseli tapuda halen satış vaadinde bulunan Fatma Ö. mirasçılarından davalı Mehmet Faik Ö. adına kayıtlı bulunmaktadır. Bu durumda imar parsellerinden daha önce düzenleme ortaklık payı da düşüldüğünden davacının her bir parselde satın almış olduğu oranda pay sahibi olduğu gözetilerek halen tapuda mirasçılardan Mehmet Faik Ö. adına kayıtlı bulunan 208 ada 4 sayılı imar parselinden bu miktarda payın iptali ile davacı adına tesciline karar vermek gerekirken davanın yazılı şekilde husumet yönünden reddi doğru görülmemiştir.
Dairemizin onama kararı yanılgıya dayalı olduğundan davacı vekilinin yerinde görülen karar düzeltme itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir…) Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR: Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; Özel Dairece ilk olarak kararın onanmasına karar verilmiş ise de; davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine karar yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını davacı vekili temyize getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin eldeki davada, dava konusu 688 parsel sayılı taşınmazdan imar nedeniyle ifrazen oluşan 208 ada 1, 2, 3 ve 4 sayılı parsellerde de davacının mülkiyet hakkının söz konusu olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalı Mehmet Faik Ö.’a husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davacı İskender K. ile davalıların murisi Fatma Ö. arasında 11.1.1979 tarihinde, 467 yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği, buna göre Hatay ili Dörtyol ilçesi Yakacık köyü Küçükkösecili mevkiinde bulunan 688 parsel sayılı taşınmazın 400 m2’sinin davacıya devrinin vaat edildiği, gayrimenkul satış vaadinin düzenlenmesinden sonra 3.4.1996 tarihinde, davalılardan Mehmet Faik Ö.’un dava konusu 688 parsel sayılı taşınmazın 51/240 hissesini babası Ahmet Doğan Ö.’tan, 36/240 hissesini ise Aişe A.’dan satın aldığı, 10.3.2009 tarihinde dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucunda şuyulandırmaya tabi tutulduğu, 208 ada 1, 2, 3 ve 4 parsel numaralarını aldığı, 208 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 357/372 hissesinin dava dışı Meryem I.’a, 15/372 hissesinin Payas Belediyesi’ne ait olduğu, 208 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 357/404 hissesinin dava dışı Halil T.’a, 47/404 hissesinin Payas Belediyesi’ne ait olduğu, 208 ada 3 parsel sayılı taşınmazın dava dışı Gülseren Ö.’a, 208 ada 4 parsel sayılı taşınmazın ise davalılardan Mehmet Faik Ö.’a ait olduğu görülmektedir.
Davalılardan Mehmet Faik Ö.’un dava konusu Yakacık Köyü 688 parsel (yeni 208 ada 4 parsel) sayılı taşınmazın 51/240 hissesini babası Ahmet Doğan Ö.’tan henüz babası hayatta iken, yine 36/240 hissesini de Aişe A.’dan 3.4.1996 tarihinde satış yoluyla edindiği, davalı Mehmet Faik Ö.’a miras yoluyla yapılmış bir intikalin söz konusu olmadığı, satış vaadi sözleşmesinden doğan hak, kişisel bir hak olduğu için, vaat alan alıcının bu hakkını, sözleşmenin tarafı olmayan başka kişilere dava yoluyla ileri süremeyeceği, taşınmazın mal sahibi tarafından başka kişilere satılması halinde, yeni malike karşı herhangi bir hak iddia edemeyeceği, taşınmaz satış vaadinin bu akdin dışında bulunan kişileri bağlamayacağı, bu akitten doğan hakkın onlara karşı ileri sürülemeyeceği ve taşınmaz satış vaadinin tapu siciline de şerh edilmediği anlaşıldığından şahsi hak doğuran satış vaadi sözleşmesinin 3. kişi durumunda bulunan ve tapuda satım akdi ile ayni hak kazanmış olan davalı Mehmet Faik Ö.’a karşı husumet yöneltilmesi mümkün değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece, yukarıda açıklanan ilkelere uygun değerlendirme yapılarak davalı Mehmet Faik Ö.’un maliki olduğu taşınmazı tapuda satın aldığı, kendisine miras yoluyla yapılmış bir intikalin söz konusu olmadığı, şahsi hak doğuran satış vaadi sözleşmesinin davalı Mehmet Faik Ö.’a karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi ile bu kararda direnilmesi usul ve yasaya uygun olup direnme kararının onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 29.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.