1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2018/161 K: 2021/1063 T:  22.09.2021


Dava konusu taşınmazların ifrazının (aynen paylaşmanın) mümkün olduğuna/olmadığına ilişkin Belediye Encümeninin kararının iptali istemiyle açılan dava, görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davası için bekletici mesele teşkil eder. Mahkemece sözü geçen dava bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu 1683 ve 1684 parsel sayılı taşınmazların ifrazının mümkün olduğuna ilişkin Mudanya Belediye Encümeninin 01.07.2014 tarihli ve 2014/288 sayılı kararının iptali istemiyle Bursa 2. İdare Mahkemesine açılan davanın, eldeki ortaklığın giderilmesi davasında bekletici mesele yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle ortaklığın giderilmesi ile ilgili yasal düzenlemelere değinmekte yarar vardır.

Ortaklığın giderilmesi davaları, paylı mülkiyetin yahut elbirliği mülkiyetinin konusunu oluşturan taşınır ya da taşınmaz mal ya da hakların, paydaşlar veya ortaklar arasındaki birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirmek suretiyle ferdi mülkiyete geçmesini sağlayan davalardır. Niteliği itibariyle iki taraflı ve dava tarafları için benzer sonuçlar meydana getiren ortaklığın giderilmesi davaları, bu özelliği itibariyle diğer dava türlerinden ayrılmakta ve farklı usul işlemlerine tabî tutulmaktadır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahip olduğundan davacının satış suretiyle paylaşma istemesi, davalının aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmeyecektir.

Paydaşlar arasında yapılmış bir hukukî işlem ya da malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması nedeniyle paylı mülkiyeti sürdürme zorunluluğunun bulunmadığı durumda [4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 698], her paydaş malın paylaşılmasını talep edebilir. Her bir paydaşa paylı mülkiyeti sona erdirebilmesi için tanınmış bir hak olan paylaşmayı isteme hakkı, yenilik doğuran ve paya bağlı bir haktır (Oğuzman, M.Kemal/ Seliçi, Özer/Oktay-Özdemir, Saibe.: Eşya Hukuku, 22. Baskı, İstanbul 2020, s. 378).

Bir paydaş tarafından bu hakkın kullanılması, bütün paydaşların paylaşmayı yerine getirme borcunu doğurur. Paylaşmanın nasıl yapılacağı TMK’nın 699. maddesinde düzenlenmiş olup, bir veya birkaç paydaşın geçerli şekilde paylaşma istemleri ile paylaşma borcu doğunca, bu borcun rızaen yerine getirilmesi (rızai paylaşma) durumunda paylaşma, aynen bölüşme veya bedelini paylaşmak üzere malın pazarlık veya arttırma ile satılması (bedelin bölüşülmesi) ile gerçekleşebilir (TMK m. 699/1). Şayet bir veya birkaç paydaşın paylaşmaya yanaşmaması ya da paylaşmanın tarzında anlaşamaması durumunda mahkeme tarafından paylaşmanın sağlanması (kazai paylaşma) için dava açılır. Bu davada paydaşlardan birinin istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünmesi mümkün oldukça malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verecektir (TMK m. 699/2).

Paydaşlığın giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, pay-paydaş sayısı ve tarım arazilerinin niteliği ile imar mevzuatına göre aynen taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Bunun için öncelikle taşınmazın son tapu kayıtlarının ve eğer varsa çaplarının getirtilip incelenmesi, bu kayıtların taşınmazla uyuşup uyuşmadığının ve tapu kayıtlarında düzeltilmesi gereken bir durumun bulunup bulunmadığının taşınmaz üzerinde keşif yapılarak aynen taksim yolu ile ortaklığın giderilmesi istenen taşınmazın yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümlerine göre aynen bölüşme yoluyla paydaşlığının giderilmesine uygun olup olmadığının saptanması, ondan sonra da karar verilmesi gerekir.

Uyuşmazlığın çözümünde 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 16. maddesinin irdelenmesi yerinde olacaktır. Anılan maddede; “…Belediye ve mücavir alan hudutları içindeki gayrimenkullerin re’sen veya müracaat üzerine tevhid veya ifrazı, bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisi veya bu hakların terkini, bu Kanun ve yönetmelik hükümlerine uygunluğu belediye encümenleri veya il idare kurullarınca onaylanır.

Onaylama işlemi, müracaatın belediyelere veya valiliklere intikalinden itibaren en geç 30 gün içinde sonuçlandırılır ve tescil veya terkini için 15 gün içinde tapuya bildirilir.

Tapu dairesi, tescil veya terkin işlemini bir ay içinde sonuçlandırmak zorundadır.

Bu Kanun hükümlerine göre şüyulandırılan gayrimenkullerin sahipleri ilgili idarenin tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde aralarında anlaşamadıkları veya şüyuun izalesi için, mahkemeye müracaat edilmediği takdirde ilgili idare hissedarmış gibi, şüyuun izalesi davası açabilir.

Tarafların rızası veya mahkeme kararı ile şüyuun izalesi ve arazi taksimi de yukarıdaki hükümlere tabidir,…” şeklinde düzenleme mevcuttur.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 16. maddesinde de düzenlendiği üzere, aynen bölünerek paylaştırma (taksim) hâlinde teknik bilirkişiye ifraz (taksim) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz Belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise Belediye Encümeninden karar alınmak suretiyle belediyeden, Belediye dışında ise İl Özel İdaresinden İmar Kanunu ve Yönetmeliğine göre bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulur.

İmar düzenlemeleri kamu düzenine ilişkin olduğundan onay makamından olumsuz cevap gelmesi hâlinde ve istek varsa paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekir.

Yukarıda anlatılanlar ışığında somut olaya gelince, dava konusu 1683 ve 1684 parsel sayılı taşınmazlarda davacı ile davalının ½’şer payının olduğu görülmüş, davacı ortaklığın satış suretiyle, davalı ise aynen taksim suretiyle giderilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, bilirkişi tarafından hazırlanan ifraz krokisi Mudanya Belediye Başkanlığına gönderilmek suretiyle taşınmazların ifrazının uygun olup olmadığı sorulmuş… Belediye Encümeninin 01.07.2014 tarihli ve 2014/288 sayılı kararı ile taşınmazların krokideki şekilde ifrazının uygun olduğuna karar verilmiştir. Bunun üzerine davacı tarafından Mudanya Belediye Encümeninin 01.07.2014 tarihli ve 288 sayılı kararının iptali istemiyle Bursa 2. İdare Mahkemesine dava açılmış, Bursa 2. İdare Mahkemesinin 26.12.2014 tarihli ve 2014/1366 E. sayılı kararı ile; ifrazın imar yönünden uygun olup olmadığı yönündeki belediye encümeni kararının mahkemeye bildirilen görüş açıklaması niteliğinde olduğu, kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine temyiz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.

Bu noktada “Bekletici sorun” başlığını taşıyan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 165. maddesine değinilmelidir. HMK’nın 165. maddesi; “…(1) Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir.

(2) Bir davanın incelenmesi ve sonuçlandırılması başka bir davanın veya idari makamın çözümüne bağlı ise mahkeme, ilgili tarafa görevli mahkemeye veya idari makama başvurması için uygun bir süre verir. Bu süre içinde görevli mahkemeye veya idari makama başvurulmadığı takdirde, ilgili taraf bu husustaki iddiasından vazgeçmiş sayılarak esas dava hakkında karar verilir…” hükmünü içermekte olup, madde metninden de anlaşılacağı üzere, bir davada hüküm verilmesi, başka bir davada incelenmekte ve kesin olarak karara bağlanacak olan bir hukukî ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise, mahkeme o davanın sonuçlanmasını beklemek üzere yargılamayı erteleyebilir. O davanın sonuçlanmasını kendi bakmakta olduğu dava için bekletici sorun yapabilir. Davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyecek nitelikte bulunması hâlinde iki dava arasında bağlantı var sayılır.

Bu nedenle Bursa 2. İdare Mahkemesinin 2014/1366 E. 2014/1330 K. sayılı dosyasında, dava konusu 1683 ve 1684 parsel sayılı taşınmazların ifrazının mümkün olduğuna ilişkin Mudanya Belediye Encümeninin 01.07.2014 tarihli ve 2014/288 sayılı kararının iptali istemiyle açılan dava, 6100 sayılı HMK’nın 165/1. maddesi gereğince görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davası için bekletici mesele teşkil eder. Mahkemece sözü geçen dava bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.

Ancak davalı vekilinin eldeki dosyanın temyizi aşamasında; Bursa 2. İdare Mahkemesi kararının, Danıştay 6. Dairesinin 25.10.2017 tarihli kararı ile onandığını, onama kararına karşı davacı tarafından karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine, aynı Dairenin 02.10.2020 tarihli kararı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verildiğini ve hükmün 02.10.2020 tarihinde kesinleştiğini bildirir dilekçe sunduğu görülmüş, dilekçe ekinde bekletici mesele yapılması gereken Bursa 2. İdare Mahkemesinin mezkur kararının 02.10.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu nedenle dava konusu taşınmazların ifrazlarının uygun olduğuna ilişkin belediye encümen kararı iptal edilmemiş olup, geçerliliğini koruduğu, başka bir anlatımla askıda olmayıp ayakta olduğu gözetildiğinde ve usul ekonomisi ilkesi gereğince direnme kararının Kurul çoğunluğunca bu değişik gerekçe ile yerinde olduğu kabul edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, mahkeme kararında idari yargıdaki dava hakkına ilişkin iptal davasında değerlendirilebilecek hususların tartışıldığı, bu gerekçenin adli yargıdaki davada bekletici sorun konusunda esas alınabilecek gerekçeler olmadığı, henüz iptal edilmeyen idari işleme ilişkin iptal davasının bekletici sorun yapılmaması yönündeki direnme kararının yerinde olduğu, bu nedenle farklı değişik gerekçe ile direnme uygun bulunup işin esasının incelenmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

Hâl böyle olunca, bekletici mesele yapılması gereken Bursa 2. İdare Mahkemesi kararının eldeki dosyanın temyizi aşamasında kesinleştiği anlaşılmakla, usul ekonomisi ilkesi gereği mevcut durum itibariyle yerel mahkemece verilen direnme kararı, yukarıda anlatılan değişik gerekçe ve nedenlerle yerindedir.

Ne var ki, işin esasına yönelik temyiz incelemesi yapılmadığından dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.