Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1999/592 K: 1999/786 T: 06.10.1999
Kazandırıcı zamanaşımı zilyedliğine dayalı tescil isteminin aynı zamanda imar ve ihya nedeniyle tescil talebi de içerir. Çekişmeli taşınmazın imar ihya yoluyla elde edinilen bir yer olduğunun belirlenmesi halinde dahi 3402 sayılı Kanunun 17/2 maddesinde öngörüldüğü üzere imar planı dışında olması gerekir. Somut olayda; çekişmeli taşınmaz imar planı içinde olduğu açıktır. O nedenle anılan yasa karşısında imar ihya koşullarının oluşmadığının kabulü gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2000/799 K: 2000/834 T: 26.04.2000
Dava hukuksal nitelikçe imar ve ihya nedeniyle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmazların imar planı dışında olduğu salt mücavir alan içinde kaldığı açıkça belirtilmiştir. Bu durum karşısında taşınmazların mücavir alan içinde kalması 3402 sayılı kanunun 17. maddesinin öngördüğü doğrultuda zilyet aleyhine yorumlanması hukuken mümkün değildir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2000/1289 K: 2000/1580 T: 01.11.2000
İmar planı içinde kalan yerlerin imar ihya yoluyla kazanılması mümkün değildir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/80 K: 2001/99 T: 07.02.2001
Tespit dışı bırakılan bir yerin Medeni Kanun ve Kadastro Kanununa göre tapuya tescil edilebilmesi için bu yer üzerindeki tasarruf ve zilyetliğin en erken tespit dışı bırakılma tarihinde başlayacağının kabulü ile tespit dışı bırakılma işleminin yapıldığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile Yasada belirtilen koşullar altında zilyetliğin sürdürülmesi gerekir. Nizalı taşınmazın hukuki niteliğinin belirlendiği tespit dışı bırakılma tarihinde Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup henüz imar, ihya ve zilyetlik yoluyla tasarrufa başlanılmadığı ziraate elverişli hale getirilmediği tespit dışı bırakma işlem ve nedeninden ve davacı zilyedin bu işleme karşı hak iddiasıyla itirazda bulunmadığı anlaşılmakla zilyetliğin ancak en erken tespit tarihinde başladığının kabulü gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1999/85 K: 1999/81 T: 17.02.1999
Dava konusu parsel, taşlık ve kayalık olması nedeniyle tescil harici bırakılan yerdir. Davacı taşınmazın kendisi tarafından imar ve ihya edildiğini ileri sürerek, bu yere ait tapu kaydının iptali ile tescilini istemiştir. Böyle bir yerin kazanılması için, taşınmazın emek ve para sarfedilmek suretiyle tarım arazisi haline getirilmesi gerekmektedir. Bir yerin imar ve ihya yolu ile ihya eden halefleri adına tapuya tescil edilebilmesi için, yasadaki tüm olumlu ve olumsuz koşulların kesin olarak kanıtlanması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1997/218 K: 1997/484 T: 04.06.1997
Kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil isteminin aynı zamanda imara ihya nedeniyle tescil talebini de kapsadığının kabulü gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1996/834 K: 1997/40 T: 05.02.1997
Kadastro Kanununda, tapulama tespit gününde yürürlükte olan yasa hükümlerine göre oluşturulmuş, imar ihya şerhlerini dayanaksız bırakan bir hüküm bulunmadığı gibi; imar ihya, belirli koşullarda taşınmaz mal mülkiyetinin kazanılması yollarından biri olarak kabul edildiğinden, kazanılmış hak kuralı gereğince ve ayrıca, imar ihya ve zilyetliği doğrulayan mahkeme hükmünün üzerinden on yıllık hak düşürücü süre de geçmediği için, davalının, kişisel hakkının ayni hakka dönüştürülmesini isteyebileceği de düşünülerek, Hazinenin açtığı imar ihya şerhinin kaldırılması davasının reddi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/681 K: 2001/711 T: 10.10.2001
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaz konumuna gelen koruma makiliği olmayan, tapusuz maki alanlarının imar ihya ve buna bağlı zilyetlik yoluyla özel mülke konu olabileceğinin kabulü gerekir. Koruma makiliği diğer bir anlatımla orman muhafaza karakterini taşıyan makilik niteliğindeki alanlarda kalan taşınmazlar için Medeni Kanunun 639/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddelerince öngörülen zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşemeyeceği açıktır ve tartışmasızdır. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/122 K: 2003/107 T: 26.02.2003
Davacının satın aldıktan sonra taşınmazı toprak taşımak suretiyle doldurduğu, iş makineleriyle düzelttiği, tarıma elverişli kültür arazisi haline getirdiği bilirkişi ve tanıklarca bildirilmiştir. Halen kuzeyde ve güneyde devam eden aktif dere yatağının çekişmeli yerde genişlemesi ve suyun dağılması nedeniyle toprak taşımak suretiyle doldurulması, düzeltilmesi, aktif dere yatağı olmaktan çıktığını göstermeyeceği için imar, ihya ve zilyetlik nedeniyle edinilmesini mümkün kılamaz. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/592 K: 2003/508 T: 24.09.2003
Uzun yıllardan beri bir taşınmaza malik sıfatıyla zilyet olan, gerek Türk Kanunu Medenisinin 639.maddesi gerekse Kadastro Yasasının 14 ve 17. maddelerindeki taşınmaz mal kazanımına ilişkin koşulların lehine gerçekleştiği kişinin cebri icra tehdidi altında Hazine tarafından istenen işgal tazminatını ödemesi aleyhine yorumlanamaz. Burada ihtirazı kayıt ileri sürüp sürmemesinin de bir önemi yoktur. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/17 K: 2004/9 T: 21.01.2004
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 18/2 ve 17. maddeleri uyarınca orman ve orman toprağının zilyetlikle kazanılması ve özel mülkiyete konu olması mümkün değildir. Kaldı ki, dosya kapsamından davacı tarafın kazanma sağlayacak bir zilyetliğinin varlığı da kanıtlanamamıştır. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/15 K: 2004/7 T: 21.01.2004
Devlet ormanı olarak tapuya tescil edilen bir yerin ayırma ve birleştirme işlemleri sırasında eski niteliğinin bırakılarak “hali arazi” niteliği ile tapuya tescil edilmiş olması hukuken bir değer taşımayacağı için taşınmazlar devlet ormanı niteliğini kaybetmezler. Böyle bir yerin mülkiyeti ancak Orman… Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/327 K: 2004/348 T: 09.06.2004
Uzun yıllardan beri bir taşınmaza malik sıfatıyla zilyet olan, gerek Türk Kanunu Medenisinin 639. maddesi gerekse Kadastro Yasasının 14 ve 17. maddelerindeki taşınmaz mal kazanımına ilişkin koşulların lehine gerçekleştiği kişinin cebri icra tehdidi altında Hazine tarafından istenen işgal tazminatını ödemesi, kira sözleşmesi yapması aleyhine yorumlanamaz. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/520 K: 2005/536 T: 28.09.2005
Çalılık ve sazlık olarak tespit dışı bırakılıp, orman olmadığı saptanan davaya konu taşınmaz bakımından 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 4. ve 17. maddelerine göre zilyetlikle kazanma koşulları lehine gerçekleşen davacının davasının kabulü gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2006/73 K: 2006/67 T: 15.03.2006
Zilyetlikle iktisap davalarında taşınmazların tutanak ve dayanağını oluşturan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların geçmişte ne halde bulunduğu, kime ilişkin olduğu, kim tarafından ne zamandan beri, ne suretle kullanıldığı, kullanmanın ekonomik amaca uygun bulunup, bulunmadığı, taşınmaz üzerindeki tasarruf kadastro tespitinden önce sona erdirildiğine göre, bunun terk iradesine dayalı olup olmadığı etraflıca sorulup saptanmalı, bilirkişi ve tanık sözlerinin eylemli duruma uygunluğu varsa komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; beraberce götürülecek uzman ziraat mühendisi veya mühendisler kurulundan taşınmazların niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, uzman ziraat bilirkişisince murisi ve davacı tarafından dikildiği iddia edilen bağ ve ağaçların taşınmaz üzerindeki yerlerinin ayrıca, varsa imar-ihya ve zilyetlikle iktisap edilemeyecek kısımların düzenlenecek kroki üzerinde gösterilmesinin sağlanması, mahkemece taşınmazların başında gerekli gözlem yapılıp, bu husus zapta yazılmalı, bundan sonra bütün deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2006/141 K: 2006/134 T: 05.04.2006
Bir taşınmazın tescile konu olabilmesi için öncelikle tapuda kayıtlı olmaması, orman, mera, yayla ve kışlak gibi kamu malı niteliğindeki yerlerden bulunmaması ve 3402 sayılı Kanunun 14.ve 17. maddelerinde yer alan zilyetlikle yer kazanmaya ait gerekli koşulların davacı yararına gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2006/641 K: 2006/655 T: 11.10.2006
Somut olayda dosya içinde bulunan tapu kayıtlarından dava konusu taşınmazın malikinin Toplu Konut İdaresi olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu taşınmazın bir kısmı davanın açılmasından bir müddet sonra Toplu Konut İdaresine intikal etmiştir. Davanın TMK.nun 713/3. maddesine göre ilgisi sebebiyle Toplu Konut İdaresine de yöneltilmesi gerekir. Doğru hasıma yöneltilmeden davanın sonuçlandırılması yasaya uygun değildir ve öncelikle davacı vekiline Toplu Konut İdaresi’ni davaya katması için mehil verilmesi ve Toplu Konut İdaresi’nin delilleri de toplandıktan sonra keşif kararı verilerek imar ihyanın buna göre değerlendirilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2007/92 K: 2007/91 T: 28.02.2007
Somut olayda davacı, imar-ihya işlemlerinin tamamlandığını açıklayarak tescil talep etmiştir. Mahkemece yapılacak iş; mahallinde yapılacak keşifte dinlenecek davacı şahitlerinden; dava konusu 1953 yılında yapılan tapulama çalışmalarında tespit dışı bırakılan taşınmaz üzerinde önceki zilyet Mehmet D’nin imar-ihya çalışmalarına hangi tarihte başladığını, ne şekilde taşınmazı imar-ihya ettiğini ve imar-ihya işlemlerini hangi tarihte tamamlandığını sorup belirlemek, imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar önceki zilyet Mehmet D. ile taşınmazı satın alarak zilyet olan davacının zilyetlik sürelerinin iktisap için yeterli olup olmadığı üzerinde durmak ve 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddesi hükümleri birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermek olmalıdır. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2007/75 K: 2007/90 T: 28.02.2007
Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunmasına Dair 2863 Sayılı Yasanın 11. maddesi 5226 Sayılı Yasanın 5. maddesi ile yapılan değişiklikle sit alanlarının zilyetlik yoluyla edinilmesi imkanı kapatılmıştır. Ne var ki, anılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 14.7.2004 tarihine kadar zilyetlik yoluyla edinilen hakların korunması gerekeceği de muhakkaktır. Çekişmeli taşınmazın 3573 Sayılı Yasa hükümleri gereği davalı adına tapusunun oluştuğu tarih bakımından davalının zilyetlikten kaynaklanan haklarının korunması gerekeceği de tartışmasızdır. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2007/220 K: 2007/217 T: 18.04.2007
Somut dava, imar, ihya ve zilyetliğe dayalı tescil isteğine ilişkindir. Somut olayda yerel bilirkişiler ve tanık mahkemece taşınmaz mahallinde değil, oturumda dinlenmişler, davacının imar ve ihya eyleminin hangi tarihte, nasıl ve ne şekilde başladığı, sürdürüldüğü kendilerine açık ve net bir şekilde sorulmamış, değerlendirilmemiştir. Bu durumda öncesi itibarıyla tespit dışı bırakılan, fenni bilirkişi krokisinde (B) harfi ile gösterilen taşınmaz parçası, mera komisyonunca mera olarak sınırlandırıldığı tarihe kadar zilyetlikle iktisap edilebileceğinden, yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmaz başında dinlenilerek yer ve zaman gösterecek şekilde beyanları alınmalı, değerlendirilmeli, davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı tespit edilmeli, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2007/287 K: 2007/322 T: 30.05.2007
Orman niteliğindeki taşınmazların zilyetlikle kazanılması mümkün değildir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2007/849 K: 2007/853 T: 14.11.2007
Kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil isteminin aynı zamanda imar-ihya istemini de kapsayacağında kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2011/714 K: 2012/78 T: 15.02.2012
Zilyetliğin o malın/taşınmazın maliki olduğunu sahiplenme, kullanma, idare ve işletmesi amacıyla hakimiyetinde bulundurması halinde malik sıfatıyla zilyetlikten söz edilebilir. O mal üzerinde kendi zilyetliğinden başka kişinin üstün ve korunmaya değer zilyetliğini tanımayan kişinin zilyetliği malik sıfatıyla zilyetliktir. Tapusuz taşınmazın tesciline… Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2017/467 K: 2017/510 T: 15.03.2017
Bilirkişi raporunda taşınmazın yer yer sürülü olduğu, sürülü olmayan kısımların otluk olduğu, içerisinde taş ve kayalar ile meşe palamudu ile badem ağaçlarının bulunduğu belirtildikten sonra raporun son kısmında açık bir şekilde fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile ve sarı renkte gösterilen çekişme konusu bölümün gerekli ekim, dikim ve bakım işleri yapıldığı takdirde bakımlı bir bahçe olabileceği belirtilmiştir. Bu durum, çekişme konusu bölümün imar ve ihyasının tamamlanmamış olduğunu gösterdiği gibi dosya içerisinde yer alan bu bölüme ait fotoğraflar da imar ve ihyanın gerçekleşmediğini ortaya koymaktadır. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/1-433 K: 2004/483 T:06.10.2004
Hazine tarafından 2886 sayılı Kanunun 75. maddesine göre ecrimisil tespit edilmeksizin ecrimisil ihbarnamesi gönderme yolu tercih edilmeden doğrudan doğruya genel hükumlere gore genel mahkemelerde Hazine tarafından fuzuli şagile karsı dava açılabilir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/1-534 K: 2004/549 T:13.10.2004
Hazine tarafından 2886 sayılı Kanunun 75. maddesine göre ecrimisil tespit edilmeksizin ecrimisil ihbarnamesi gönderme yolu tercih edilmeden doğrudan doğruya genel hükumlere gore genel mahkemelerde Hazine tarafından fuzuli şagile karsı dava açılabilir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/1-116 K: 2005/135 T: 02.03.2005
Hazine tarafından 2886 sayılı Kanun’un 75. maddesine göre ecrimisil tespit edilmeksizin ecrimisil ihbarnamesi gönderme yolu tercih edilmeden doğrudan doğruya genel hükümlere göre genel mahkemelerde Hazine tarafından fuzuli şagile karşı dava açılabilir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/5-716 K: 2005/43 T: 09.02.2005
2942 sayılı Kanun’un 23. maddesinde düzenlenen geri alma hakkının doğması için, beş yıllık hak düşürücü sürenin dolması gerekir. Birçok parselin aynı amaç için kamulaştırılması halinde, en son parselin kamulaştırma bedelinin kesinleşme tarihi hak düşürücü sürenin başlangıç günü olarak alınır. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/5-128 K: 2002/113 T: 27.2.2002
Bir bakanlıkça onaylanmış özel plan ve projeye dayanılarak bir hizmet, yapı ve tesis yapılması halinde kamulaştırma için kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur. Bu durumda kamulaştırma tarihinin kamulaştırma işlemlerine başlama kararının verildiği gün olduğu kabul edilmektedir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2000/18-204 K: 2000/186 T: 22.3.2000
Münavebe ürünlerinden buğdayın verimine ilişkin değerlendirmede, hiçbir bilimsel dayanağı bulunmayan Kamulaştırma Değerlendirme Komisyonu raporundaki rakamlar esas alınmıştır. Bu konuda uzman resmi kuruluş olan Tarım İlçe Müdürlüğü resmi makamlarının değerlendirmede gözönünde tutulması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1989-716-620 K: 1990/6 T: 17.1.1990
298l sayılı Yasanın 10. maddesine 3290 sayılı Yasanın 4. maddesi ile eklenen (b) fıkrasına göre ve tamamen Kadastro Yasasının ilgili hükümleri uyarınca düzenlenen çekişmeli taşınmaza ait tespit tutanağına süresi içerisinde yapılan itiraza ilişkin olup, iptali istenen parsellere ait tapuların oluşmasına esas alınan bir idari kararda bulunmadığından davaya bakmak görevi Kadastro Mahkemesine aittir. Devamını Oku