Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/7-438 K: 2003/463 T: 2.7.2003
Davacının bu yerin mera olmadığı tapu ve zilyetliğe dayalı olarak mülkiyet hakkına sahip olduğu iddiası üzerinde hiç durulmadan, yukarıda kendisini bağlamayacağı ve ikrar olarak kabul edilemeyeceği açıklanan bir beyanı gerekçe yapılarak, hiçbir araştırma ve inceleme yoluna gidilmeden ve davacıya hakkını yargı yeri önünde savunma imkanı verilmeden davanın görülebilme imkanının olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi adil yargılama hakkına aykırı olup, isabetsizdir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/5-162 K: 2003/144 T: 5.3.2003
Kısmi kamulaştırma nedeniyle kalan kısmın kıymetinde eksilme meydana geldiği takdirde, bu eksilen değer miktarı kamulaştırma bedeline eklenir; arta kalan kısımda değer kaybı belirlenirken, değer kaybının kamulaştırmadan kaynaklanması ve taşınmaz malın kamulaştırmadan önceki ve sonraki durumlarının bilirkişilerce göz önünde tutulması ve kamulaştırmanın menfi etkisinin oranının açıklanması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1999/1–222 K: 1999/226 T: 21.4.1999
Medeni Kanunun 917. maddesinden kaynaklanan davalarda uygulanacak Borçlar Kanunu’nun 60. maddesindeki zamanaşımı süresinin tapu kaydının düzeltilmesi davasının reddine ilişkin kararın kesinleşme tarihinden başlar. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1997/20-808 K: 1997/1039 T:10.12.1997
Ormanın ortasında çok küçük miktarda ve hiç bir mülkiyet belgesi olmayan parselin özel mülk olarak tesciline yasal olanak yoktur. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/8-183 K: 2002/187 T:13.3.2002
Usul kuralları kamu düzeni ile doğrudan bağlantılı olup, bozmada yapılan maddi yanılgı taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşturamaz. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1996/20-417 K: 1996/550 T:10.7.1996
Orman yönetimi ormanların intifa hakkına sahip olup, 3402 sayılı yasanın 11/1 maddesi uyarınca ilgili taraftır. Bu sebeplerle, orman yönetiminin dava hakkının varlığı gözetilerek orman araştırmasının tam ve doğru olarak yapılması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/1-349 K: 2005/353 T: 25.5.2005
3533 sayılı Kanun’un 4. Maddesinde yer alan “uyuşmazlık gayrimenkule ilişkinse o gayrimenkulün bulunduğu yerin” ibaresi, 3.7.2003 tarihli ve 4916 sayılı Kanun’un 24. Maddesiyle, “taşınmaza ilişkin uyuşmazlıklarda, taşınmazın aynına yönelik olanlar hariç olmak üzere o taşınmazın bulunduğu yerin” olarak değiştirilmiş olduğundan, davaya genel mahkeme sıfatıyla bakılıp sonuçlandırılması usul ve kanuna uygundur. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1999/1–170 K: 1999/167 T: 24.3.1999
Koruma makiliği dışında kalan makilikler 5653 sayılı kanun hükümleri gereğince orman sayılamazlarsa da nitelikleri itibariyle devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, ancak imar ihya koşullarının gerçekleşmesi halinde özel mülkiyete konu teşkil edebilir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2000/8-1217 K: 2000/1232 T:4.10.2000
Tapulama çalışmalarının hangi tarihte yapıldığının, dava konusu taşınmazın hangi nedenle tesbit dışı bırakıldığının adı geçen müdürlükten araştırılması gerektiği gibi, davaya konu taşınmazın bitişiğindeki özel mülkiyete konu parsellerin davalı taşınmazı ne olarak sınır gösterdiğinin tesbiti gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1996/1-336 K: 1996/493 T:19.6.1996
Taşınmaz malikinin tapulama sırasında kadastro teknisyeni huzurunda taşınmazının zilyedi adına tespit ve tesciline muvafakatını bildirmesi mülkiyetin zilyet adına geçirilip onun üzerine tapulama tesbiti yapılabilmesi için yeterli kabul edilmiştir. Ancak muvafakat beyanı ile mülkiyet zilyet olan kişiye hemen geçmeyeceğinden mülkiyetin geçirilmesi tespit tutanağının kesinleşmesi ile mümkün olabilir. Yorum yolu ile yargıtay inançları birleştirme kararının uygulama alanı genişletilemez. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1988/1-825 K: 1988/964 T: 23.11.1988
Gerek 766 sayılı Yasa’nın 31/2 ve gerekse 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. Maddelerinin özel mülkiyete konu olamayacak, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında hazine tarafından açılacak davaları 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi tutmamış olmaları; ve davanın 3402 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce 766 sayılı yasa zamanında açılmış olması karşısında uygulanma kabiliyetinin bulunmaması nedenleriyle hak düşürücü süreye ilişkin direnme kararı yerindedir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/8-480 K: 2001/519 T:13.6.2001
Zilyetliğin çekişmeli hale gelmesi için mutlaka karşı tarafın dava açması şart değildir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1997/8-218 K: 1997/484 T: 4.6.1997
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler, imar ve ihya edilmedikçe, kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yolu ile iktisap edilemez. Taşınmazın, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil istemi, aynı zamanda imar-ihya nedeniyle tescil talebini de kapsar. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1992/1-395 K: 1992/467 T: 16.9.1992
Taşınmaz kadastro tespiti görmemiş olsa da bulunduğu bölgede kadastro çalışmaları başladığından, zilyedin leh ve aleyhine açılan davalarda, zilyede tanınan haklar iddia ve defi olarak ileri sürülebilir. Kadastro Kanunu’nun bir amacı da tapu dışı işlemlerin tasfiyesi olduğuna göre, davacı tapu dışı yolla iktisap ettiğini ileri sürdüğü taşınmazda bayiinin zilyetlik süresinin de kendi zilyetlik süresine eklenmesini talep edebilir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1994/8-34 K: 1994/251 T: 20.4.1994
Paylı mülkiyet halinde bir belgeye dayanmadan zilyetlikle kazanılabilecek taşınmaz malda getirilen sınırlamanın hesap edilip belirlenmesinde; bağımsız olarak tespit ve tescil edilen taşınmazlarda yüzölçümüne, paylı olarak tespit ve tescil edilen taşınmazlarda paya isabet eden yüzölçümleri eklenerek, toplamlarına değer verilerek hüküm verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/1-645 K: 2004/662 T: 8.12.2004
Şuyulandırma işlemi ile yapılan tescil idari yargı yerinde iptal edilmedikçe tapu iptali ve tescil davası açılamaz. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/14-449 K: 2004/427 T: 22.9.2004
Vakıf şerhinin tapu sicilinden silinmesi ya da tapu siciline yazılmasına ilişkin istemleri içeren davalarda 3402 sayılı kadastro kanununun 12/3 maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması gerekmekle; eldeki davada da kadastro tespitinin kesinleşmesi ve dava tarihi itibarıyla öngörülen on yıllık hak düşürücü süre dolduğundan, mahkemenin davanın reddine ilişkin kararı isabetlidir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/7-327 K: 2004/348 T:9.6.2004
Taşınmaz mal kazanımına ilişkin koşulların lehine gerçekleştiği kişinin cebri icra tehdidi altında hazine tarafından istenen işgal tazminatını ödemesi, kira sözleşmesi yapması aleyhine yorumlanamaz. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1993/8-510 K: 1993/736 T: 24.11.1993
Resmi şekilde düzenlenmeyen mülkiyetin devrine ilişkin harici satış sözleşmesine istinaden tarafların, aldıklarını karşılıklı olarak iade etmeleri gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/20-96 K: 2005/94 T: 23.2.2005
Kadastro tespitine itiraz davasında bilimsel olmayan bilirkişi raporuna değer verilerek hüküm kurulması isabetsizdir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1995/7-958 K: 1996/17 T:31.1.1996
Kadastro mahkemelerinde dava açıldıktan sonra, yasal sürede dava açmayarak komisyon kararının kesinleşmesine neden olan kişi de, tespitten önceki haklara dayanarak davaya asli müdahil olarak katılabilir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/20-646 K: 2004/657 T: 8.12.2004
Tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı bulunmamaktadır. Ormanların zilyetlik yolu ile kazanılmasına olanak yoktur. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/8-15 K: 2004/7 T: 21.1.2004
Orman sayılan bir yerin kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olmadığı gibi böyle bir yerin özel mülkiyet şeklinde tapuya tescil edilmesi de mümkün olmaz. Diğer taraftan 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi hükmüne göre orman sayılan bir yerin imar ve ihya yoluyla da kazanılması mümkün bulunmamaktadır. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/7-1067 K: 2002/1085 T: 20.12.2002
Meralar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımayacağından; kayda ve eylemli duruma aykırı düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2006/1-62 K: 2006/92 T: 22.3.2006
Mülkiyet hakkı çap ile sınırlıdır; basit bir ölçümle davaya konu taşkınlığı öğrenilebilecek durumda olmakla; isteğinde iyiniyetli olduğunu ve temliken tescilin öncelikli koşulunun gerçekleştiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/8-645 K: 2005/690 T: 30.11.2005
Kayıt malikinin ölüm tarihi, zilyetliğin başlangıç tarihinden trampa tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile taşınmaz davacılar tarafından tasarruf edildiğine göre tapu kaydı hukuki değerini yitirmiş olmaktadır; kaydın hukuki değerini yitirmesinden sonra yapılan intikal, trampa ve temlik işlemleri yolsuz tescil niteliğinde olup davacıların kazanılmış haklarını da etkilemez. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/20-327 K: 2005/377 T:8.6.2005
Kadastro tespitinin kesinleştiği tarih aynı zamanda tescil tarihi olmakla; bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/4-491 K: 2003/487 T: 24.9.2003
Tapu sicilinin aleniyeti ve güven ilkesi gereği kayden iktisap edenin tapu sicilinin dayanağını oluşturan müsbit evrakı inceleme yükümlülüğü yoktur. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1991/311 K: 1991/450 T: 2.10.1991
Muhdesatın gösterilmesi, sahibine şartları mevcut olduğu takdirde taban arazinin temlik hakkını ve ortaklığın giderilmesi ve kamulaştırma halinde haklarını korumayı sağlar. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/1-599 K: 2004/607 T: 24.11.2004
Yol artığının tapusunun iptali ve davacı adına tescili istendiğinden, idari yargı yetkisi kapsamına giren bir uyuşmazlıktan söz etme olanağı bulunmamakla; davalı belediye başkanlığı, dava açılmadan önce, çekişmeli yerin davacıya satışına yanaşmadığına, davacının satışı bekleme zorunluluğu bulunmadığı. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/8-452 K: 2005/469 T: 20.7.2005
Bir gayrimenkulün kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlikle iktisap edilmesi için, gayrimenkulün vasfı iktisaba elverişli yerlerden olmalıdır; söz konusu gayrimenkul, yaz aylarında yayla evi ve mevsimlik sebzelerin yetiştirildiği bahçe olarak tasarruf edilen yerlerdendir bu durumda, anılan gayrimenkulün yayla vasfında yerlerden olup olmadığının saptanması, yaylaysa yaz aylarında belli dönemlerde buradan faydalanmanın mülkiyet hakkı sağlamayacağı hususu dikkate alınmalıdır. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/8-512 K: 2005/535 T: 28.9.2005
Tescil davaları kamu düzenini ilgilendiren davalar olmaları nedeni ile usuli kazanılmış hakkın istisnaları arasında olup, mahkemece taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığının kendiliğinden araştırılması gerekir Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1990/16-531 K: 1990/616 T: 5.12.1990
Kadastro kanununa göre ölen kişinin adı belirtilerek, mirasçıları denilerek 30 günlük askı ilan süresi içinde aleyhine dava açılabilir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2006/8-106 K: 2006/68 T:15.3.2006
Kadastro sırasında bir yerin tespit dışı bırakılması da bir kadastro işlemidir. Tespit dışı bırakma işlemine karşı ilgililer ancak tutanak düzenlenirken itiraz edebilirler. Bu şekilde tespit dışı bırakmaya karşı itiraz yapılmadığı takdirde tespit dışı bırakma işlemi kesinleşir; somut olayda, davacı tapu kaydına değil, zilyetliğe dayanarak tescil isteğinde bulunmuştur. orman kadastrosunca gerçekleştirilen orman sınırlandırma işlemi tesis kadastrosundan sonraki ikinci kadastro niteliği taşımakla; orman kadastrosunca yapılan orman sınırlandırılması işlemi yok hükmündedir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1996/7-705 K: 1997/7 T: 29.1.1997
Uyuşmazlık ölünceye kadar bakma akdinden kaynaklanan bir uyuşmazlık kadastro mahkemesinin bakmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır; ölünceye kadar bakma akdine dayanan istem, kadastro mahkemelerinin bakamayacağı davaları düzenleyen ve kadastro kanunun 25. Maddesinde sayılan dava türlerinden özellikle yenilik doğurucu hüküm almayı gerektiren dava ile ilgili bulunmadığından davaya bakmaya kadastro mahkemesi görevlidir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1996/7-518 K: 1996/675 T: 9.10.1996
Kural olarak kesin hüküm, kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerekli olumsuz dava koşullarındandır; bu kabulün doğal sonuç olarak da aynı taşınmaza ilişkin sonraki günlü uyuşmazlıkların önceki kesin hükme göre çözümlenmesi zorunludur. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/8-109 K: 2002/150 T:6.3.2002
İhyanın bittiği tarihten amaç da taşınmazın kültür arazisi haline getirildiği tarihtir; “3402 sayılı Kanunun 17. maddesi hükmü gereği olarak imar ve ihyanın tamamlandığı tarihin doğru bir şekilde tespiti ve kazandırıcı zamanaşımı sebebiyle iktisap şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılmalı ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/20-1168 K: 2002/2 T: 23.1.2002
Orman tahdit tutanağı eksiksiz olarak getirtildikten sonra özel daire bozma kararında belirtilen yöntemle oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyeti aracılığıyla orman kadastro harita ve tutanağı sağlıklı bir biçimde yerine uygulanıp, bilirkişilerden orman kadastro haritası ve kadastro paftası ölçekleri eşitlenip, mahkeme ve yargıtay denetimine uygun, ilmi verileri bulunan rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/1-498 K: 2004/475 T:6.10.2004
Kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğu; ancak 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 9.maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/5-341 K: 2002/415 T: 22.5.2002
Kamulaştırılan taşınmaza takdir edilen bedel ile maddi hatalara karşı dava açma süresi kamulaştırmanın tebliğinden itibaren 30 gündür. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/20-351 K: 2001/360 T:11.4.2001
Kadastro ekibinin çalışma alanında işe başladığı tarihte kesinleşmiş bir orman kadastrosu yoksa işe başlama ve tutanağın düzenlenme tarihinden sonra ilana çıkartılan orman kadastrosunun kesinleştiği kabul edilemez. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/1-212 K: 2001/274 T: 21.3.2001
Vakıf şerhinden kaynaklanan teminat, bir gayrimenkul mükellefiyeti olduğundan, bu şerhten haberi olmaksızın iktisapta bulunan sonraki malikler dahi sorumludurlar. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2000/4-1788 K: 2000/1790 T:13.12.2000
Taşınmazın ihale tarihinden önceki bir tarihte üçüncü kişiye satılmış olması nedeniyle davacı mülkiyet hakkını kazanmamış olsa da bu sonuç, davacının tazminat istemini engellemez. Devamını Oku