Kadastro ve tapu tahriri kanununun 22 nci maddesinin h bendinde yazılı on senelik müddetin, nizalı gayrimenkulün hazine adına tapuya tescili tarihinde başlaması gerekir.
2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Kanununun 22 nci maddesinin (H) bendinde yazılı 10 senelik müddetin mebdeini tâyin hususunda Temyiz Dördüncü Hukuk Dairesinin, 29/11/1943 tarih 3346/3453 sayılı ilâmiyle aynı dairenin 16/5/1950 tarih 2932/1472 sayılı ilâmları arasında içtihat ihtilâfı bulunduğu Maliye Vekâletinin yazısına atfen Adliye Vekâletinin 17/6/1952 tarih 8428 sayılı yazısiyle ve ayrıca yukarda bahsi geçen 16/5/1950 tarihli ilâm ile Temyiz Yargıtay Yedinci Hukuk Dairesinin 4/12/1953 tarih 6640/131 sayılı ve Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 28/11/1952 tarih 4511/3517 sayılı ilâmları arasında içtihat ihtilâfı bulunduğu Ankara Altıncı Asliye Hukuk Hâkimliğinin 15/1/1955 tarih 65 sayılı yazisiyle bildirilmiş içtihat ihtilâfının tevhidi içtihat yoliyle halli istenmiş olmakla Hukuk Kısmı Umumi Heyetinde keyfiyet müzakere olundu.
Neticede; 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Kanununun 22 nci maddesinin (H) bendinde aynen (Yapılacak ilânlar ve tahkik üzerine sahibi bulunamıyan gayrımenkuller Devlet namına kaydolunur. Bu malların 10 seneye kadar hükmen müstehikki çıktığı takdirde namına kaydı tashih edilir ve satılmış ise bedeli verilir.) diye yazılır.
Kadastroca bahsi geçen (H) bendine tevfikan Hazine adına tesbit ve o şekilde tapuya tescil olunan ve bilâhare Hazinenin temliki ile ahara geçen gayrimenkulden dolayı bedelin tahsili için Hazine aleyhine açılan dâva tescil tarihinden itibaren 10 sene geçtiği için asliye mahkemesince reddedilmiş Temyiz Dördüncü Hukuk Dairesinin 16/5/1950 tarihli ilâmiyle (2613 numaralı kanunun 22 nci maddesinin (H) bendinde yazılı 10 senelik müddet, zikri geçen kanunun 25, 26 ncı maddeleri mucibince, yapılacak ilânın iki aylık müddetinin sonundan itibaren başlaması icabettiğine göre bu ilân müddetinin sona erdiği tarih tahkik edildikten sonra dâvalı Hazinenin müruruzaman def’i hakkında bir karar ittihazı icabederken tapuya tescil tarihinin müddetin işlemesine mebde ittihazı yolsuz görüldüğünden) bozulmuştur.
Dördüncü Hukuk Dairesinin 29/11/1943 tarihli ilamında ise (Müruruzamanın ilân tarihinden değil gayrımenkulün Hazine namına tescil tarihinden başlıyacağı ve hâdisede bu tarihten dâva tarihine kadar geçmiş olan müddetin müruruzaman haddine baliğ bulunmadığı) belirtilerek bedelin Hazineden tahsili yolundaki hüküm tasdik olunmuştur. Birinci ve Yedinci Hukuk Daireleri ilâmlarında asliye mahkemelerince müttehaz ve kayıt tashihi dâvalarının reddini mutazammın hükümler dâvanın nizalı gayrımenkulün Hazine adına tescili tarihinden itibaren 10 sene geçtikten sonra açılmış olması sebebiyle tasdik olunmuştur.
Kadastro muamelelerinde ilânlar ve sair merasim tescile tekaddüm edeceğine, tescil tarihinden itibaren 10 sene geçtikten sonra açılan bir dâva hakkında ilân müddetinin sona erdiği tarihten itibaren de 10 sene evleviyetle geçmiş olacağına göre Dördüncü Hukuk Dairesinin 16/5/1950 tarihli ilâmiyle sevkolunan bozma sebebinin ameli neticesi ilâm mündericatından anlaşılamamakla beraber işbu ilâmın mucip sebebiyle diğer ilâmların mucip sebepleri arasında bir içtihat ihtilâfı bulunduğu kabul edilmiştir. Şöyle ki, işbu ilâmda 10 senelik müddete kadastroca yapılan ilânların bittiği tarih mebde ittihaz edildiği halde diğer ilâmlarda Hazine adına tescil tarihi mebde olarak kabul olunmuştur.
Gayrimenkullerin hendesi ve hukuki durumlarını doğru olarak tesbit için 2613 sayılı kanun ve bu kanunun sureti tatbikını gösteren ve 5/12/1935 tarih 2/3542 sayılı kararname ile mer’iyete konulan nizamname bir takım eşkâl ve merasim tâyin eylemiştir. Kanunun 25 ve 26 ncı maddelerinde derpiş olunan ilânlar işbu merasimden bir kısmını teşkil eder. Bütün merasim yerine getirildikten sonra nizamnamenin 34 üncü maddesi uyarınca Kadastro Komisyonu tarafından tapu kütükleri tanzim olunur. Gayrimenkuller bu kütüğe geçirilir, ihtilâflı olup da kadastro veya asliye mahkemesinde tetkik edilmekte olan gayrimenkullerin ihtilâfın mahiyetine nazaran ya malik sütunu veya mülkiyetin gayrı aynî hak kısmı hariç bırakılarak ihtilâflı olmıyan diğer cihetleri tescil olunur.
Bu suretle tescil anında hendesî ve hukuki durum hakkındaki kadastro işlemleri sona ermiş, sicil durumu katiyet ve aleniyet kesbetmiştir. Tescil zamanına kadar gayrimenkule şu veya bu kimse üzerine kaydedilmiş nazariyle bakılamaz. Bu itibarla (H) bendinde mevzuubahis olan (Kaydolunur) tâbirinden tescil keyfiyeti kastedilmiş bulunmaktadır. Nitekim aynı bendin ikinci fıkrasında bahsi geçen (Kaydı tashih edilir) ibaresiyle de sicil kaydı kastedilmiştir. Çünkü, tashih talebi ve hükmü ancak mevcut bir sicil kaydı muvacehesinde mevzuubahis olabilir. Bu itibarla (Bu malların 10 seneye kadar…) sözleriyle başlıyan ikinci fıkrada yazılı 10 senenin mebdei buna hemen tekaddümeden fıkrada yazılı (Kayıt) yani (Tescil) tarihi olarak kabul edilmek icabeder. Esasen bu hüküm Medeni Kanunun 638 inci maddesinde mevzu kaide ile ahenk temini maksadiyle sevkedilmiş bulunmaktadır. 638 inci maddenin tatbikatında 10 senelik müddet sicil kaydı tarihinden hesaplandığı gibi (H) bendinde yazılı müddetin de Hazine adına tescil tarihinden itibaren hesaplanması lâzım gelmektedir.
SONUÇ: 2613 sayılı kanunun 22 nci maddesinin (H) bendinde yazılı 10 senelik müddetin nizalı gayrimenkulün Hazine adına tapuya tescil tarihinden başlaması lâzımgeldiğine 7/12/1955 tarihinde ekseriyetle karar verildi.