1. Anasayfa
  2. Yargıtay Büyük Genel Kurul

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu E: 1956/11 K: 1957/9 T:15.5.1957


Başkasının arsası üzerinde kendi levazımı ile bina inşa eden veya fidan diken kimse ile asıl mal sahibi arasında çıkan ihtilaf genel mahkemelerin görevindedir.

Tapulama sırasında Kanunu Medeninin 650 nci maddesiyle alâkalı bir nizaın tehaddüsü halinde gezici arazi kadastrosu mahkemelerince bu nizaın bahsi geçen maddelerin tatbikı suretiyle halledilip edilemiyeceği diğer bir ifade ile başkasının arsasına kendi levazımı ile bina inşa eden veya kendi fidanını başkasının tarlasına diken levazım veya fidan sahibi diğer şartların mevcudiyetini ileri sürerek muhik tazminat mukabilinde gayrimenkulün tamamının kendisine temlikini talebettiği takdirde bu talebin tetkik ve halli gezici arazi kadastrosu mahkemesinin vazifesi dâhilinde bulunup bulunmadığı hususunda Temyiz Mahkemesi Yedinci Hukuk Dairesinin 15/9/1955 tarih 8672/5319 sayılı ilâmı ile Dördüncü Hukuk Dairesinin 29/2/1956 tarih ve 969/1240 sayılı ilâmı arasında husule gelen içtihat ihtilâfının halli Konya Gezici Arazi Kadastrosu Hâkimliği tarafından istenmiş, Temyiz Mahkemesi Birinci Reisliğince bahsi geçen ilâmlar ve daire reislerinin mütalâaları Tevhidi İçtihat Hukuk Kısmı Umumi Heyetine tevdi edilmiş olmakla keyfiyet tetkik ve müzakere olundu.

Asliye hukuk mahkemesine levazım sahibi tarafından ikame edilen bir dâvada Kanunu Medeninin 650 nci maddesinde yazılı şartların mevcudiyeti ileri sürülerek arsanın muhik tazminat mukabilinde kendisine temliki ve sicil kaydının o suretle tashihi istenmiş, gayrimenkulün bulunduğu mahalde 5602 sayılı Tapulama Kanununun tatbikına başlandığı tesbit edilerek asliye mahkemesince dâva evrakı gezici arazî kadastrosu mahkemesine devredilmiş, bu mahkemece de Kanunu Medeninin 648 ve müteakıp maddelerinden mütevellit ihtilâfların halli gezici arazi kadastrosu mahkemesinin vazifesi haricinde olduğu mütalâa edilerek vazifesizlik kararı verilmiş, bu son karar alâkalı tarafından temyiz edilmiş, Temyiz Yedinci Hukuk Dairesinin bahsi geçen ilâmiyle (Dâva ve talep Medeni Kanunun 650 nci maddesine istinat ettirilmiş olmasına, gezici arazi kadastrosu mahkemesi tapulama tarihinde mevcut hukuki durum üzerindeki ihtilâfları hal ile vazifeli bulunduğuna, bu mahkemelerin ihdası mahiyette karar vermek salâhiyetleri bulunmadığına göre gezici arazi kadastrosu mahkemesinin vazifesizlik kararı doğru) görülmüştür.

Aynı dâvada asliye hukuk mahkemesiyle gezici arazi kadastrosu mahkemesinin vazifesizlik kararları kesinleşmiş ve bu suretle husule gelen selbî vazife ihtilâfının merci tâyini suretiyle halli alâkalı tarafından Temyiz Dördüncü Hukuk Dairesinden istenmiştir. Yüksek daire bahsi geçen ilâmiyle: (Dâvanın mahiyetine ve kadastro mahkemesinin halen faaliyette bulunmasına göre kadastro mahkemesinin vazifesizlik kararının kaldırılmasına ve bu dâvanın rüyeti için adı geçen mahkemenin merci tâyinine) karar vermiştir.

Her iki daire ilâmı arasında Kanunu Medeninin 650 nci maddesiyle alâkalı ihtilâfların gezici arazi kadastrosu mahkemesince tetkik ve halledilebilip edilemiyeceği hususunda içtihat ihtilâfı mevcuttur.

5602 sayılı Tapulama Kanununun 34 üncü maddesinde kadastro hâkiminin verasete, milkiyet ve milkiyetin gayri aynî haklara, sınır anlaşmazlıklarına ve benzeri arazi kadastrosunu ilgilendiren bütün dâvalara bakacağı belirtilmiştir.

Arazi kadastrosu işleri; tapulama tarihinde mevcut milkiyet vesair aynî hakların tâyin ve tesbitini, tapu sicillerinin yeniden tesisini, hak sahiplerine tapu verilmesini, tapulu olanlara ait kayıtların yenilenmesini, plânların vücuda getirilmesini istihdaf etmektedir.

Milkiyet veya milkiyetin gayri aynî bir hakkın tapulama tarihinden önce iktisabedilmiş olup olmadığı, yani, o tarihte böyle bir hakkın mevcut bulunup bulunmadığı hususunda bir ihtilâf tehaddüs ederse arazi kadastrosunu ilgilendiren bir dâvadan bahsolunabilir. Kanunu Medeninin 650 nci maddesinin tatbikından mütevellit dâvalarda böyle bir hal mevcut değildir. Arsanın dâvalıya, levazımın dâvacıya aidiyetinde bir ihtilâf tehaddüs etmemiştir. Dâvacı; arsa milkiyetinin dâvalıya aidiyetini kabul etmekte ancak 650 nci madde şartlarının mevcudiyetini ileri sürerek muhik tazminat mukabilinde tamamının kendisine temlikini istemektedir. Hâkimden talebedilen karar tapu tarihindeki hukuki durumu izhar eden bir karar olmıyacaktır. Belki mülkiyeti tefviz eden ihdasî mahiyette bir karar olacaktır. Dâvacı ancak hâkimin karariyle mülkiyeti iktisap edecektir. Gezici arazi kadastrosu mahkemelerinin ihdasî mahiyette karar vermek salâhiyetleri yoktur. Tapulama Kanununun 1, 4, 12, 13, 15, 32 ve 34 üncü maddelerinin birlikte mütalâası bu neticeyi vermektedir. Arsanın veya levazımın aidiyetinde bir ihtilâf tehaddüs ederse bunun kadastro hâkimi tarafından halledileceğinde şüphe yoktur. Kadastro hâkimi tahkikatını yapar, arsanın ve levazımın kime ait olduğunu tesbit eder, gayrimenkulün arsa sahibi adına tesciline, levazım durumunun beyanlar hanesinde belirtilmesine karar vermekle iktifa eder. Alâkalılar aralarındaki hukuki durumun Kanunu Medeninin 648 ve mütaakıp maddeleri uyarınca tasfiyesinde anlaşamazlarsa umumi hükümler dairesinde açılacak dâva ile bu cihet hallolunur.

Bu sebeplere binaen: Kanunu Medeninin 650 nci maddesinin tatbikından mütevellit ihtilâfların tetkik ve halli gezici arazi kadastrosu mahkemelerinin vazifesi dışında ve umumi mahkemelere ait olduğuna ve Yedinci Hukuk Dairesi içtihadının isabetli bulunduğuna 15/5/1957 tarihinde mevcudun üçte ikisini geçen ekseriyetle karar verildi.