Son Yazılar

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/4241 K: 2015/3267

Muris muvazaası davalarında ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/3953 K: 2015/3138 T: 3.3.2015

Yapılan araştırma ve uygulama sonucu çekişme konusu taşınmazların resmi akitte gösterilen değeri ile o tarihteki gerçek değerleri arasında açık nispetsizlik bulunduğu, murisin ekonomik sıkıntısı ve mal satma ihtiyacının olmadığı, aynı zamanda Bağ-Kurdan emekli olup sosyal güvencesinin de bulunduğu, dava konusu taşınmazlarını temlik etmesinin makul ve zorunlu bir sebebinin bulunduğunun tespit edilemediği, ölümünden sonrada terekesinde başka taşınmaz kaldığına dair bir delil bulunamadığı anlaşılmaktadır. O halde; taşınmazların mirasbırakan tarafından davalıya temlikinin bedelsiz, muvazaalı ve mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olduğu, murisin bankadaki hesabına paranın yatırılması ve kısa sürede çekilmesinin muvazaalı işlemi gizlemeye ve yasal zemin hazırlamaya yönelik olduğu sonucuna varılmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2011/4674 K: 2012/1582

Kamulaştırma işleminin tamamlanmasıyla taşınmazın mülkiyetinin kamulaştırmayı yapan idareye geçeceği ve idare adına tapuya tescil edileceği yasal zorunluluktur. Koşulları oluştuğu takdirde kamulaştırma kapsamında kalan taşınmaz bölümleri hakkında mülkiyetin tespitine karar verilmesi gerekir. Kuşkusuz hak sahiplerinin kamulaştırma bedeli için genel mahkemede dava açma hakları mahfuz bulunmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2010/20060 K: 2011/5976 T: 5.4.2011

Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasıdır. Taşınmaza ilişkin geçerli bir kamulaştırma işlemi bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın bedel arttırım davası olarak kabul edilmesi doğru olmadığı gibi, davacı tarafından da dava, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası olarak nitelendirilmiş ve bu yönde talepte bulunulmuştur. Kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davalarında yargılamanın her aşamasında ıslah talebinde bulunulabileceği gözetilerek, davacının buna ilişkin istemi de değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2016/23867 K: 2017/13131

İrtifak hakkı sebebiyle değer düşüklüğü oranının taşınmazın tüm değerinin binde beşini geçemeyeceği, münavebeye esas alınan ürünlerin değerlendirme tarihi olan 2015 yılı Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü resmi verileri getirtilerek bilirkişi raporu denetlenip, sonuca göre karar verilmesi gerektiği. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2014/1739 K: 2014/3881

Dava konusu irtifak hakkının tesis ve tescili sırasında taşınmaz malikine bir bedel ödenip ödenmediği araştırılmalı ve irtifak hakkı terkininin bedelsiz olarak yapılıp yapılamayacağı hususunda bir değerlendirme yapılmayarak, terkin işleminin bir bedel karşılığında yapılacak olması halinde bu bedelin miktarı noktasında konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınmalı ve sonucu dairesinde bir hüküm tesis edilmesi gerekir Devamını Oku

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2009/11210 K: 2010/5896 T: 13.04.2010

Mahkemelerin masrafların artmasına ve işlerin gecikmesine neden olabilecek uygulamalardan kaçınmaları gerekir. Mahkeme aşamasında yapılacak ilanen tebligatı, uzlaşma aşamasında yapmanın zaman, emek ve para kaybından başka bir işe yaramayacağı herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Hal böyle olunca idarenin adresi bulunamayanlar yönünden uzlaşma girişimi söz konusu olamaz. Bu bakımdan araştırmalara rağmen adresi bulunamayan malikler yönünden pazarlık girişiminde bulunulmadan tespit ve tescil istemiyle dava açılması gerektiği Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/6448 K: 2016/10863 T: 26.12.2016

Önalım hakkı pay satışından 11 yıl sonra kullanılmıştır. Aradan geçen zaman içinde taşınmazın değerinde meydana gelen objektif artışlarla enflasyon olgusunun önalım bedelinin belirlenmesine etkisi de kabul edilmelidir. Bu hakkın şu veya bu sebeple geç kullanılmasından (somut olayda satışından 11 yıl sonra ferağ verilmesi) dolayı davacıyı, amaç dışında zenginleştirecek ve alıcı davalıyı da fakirleştirecek yorum ve sonuçlardan kaçınılmalıdır Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/12388 K: 2017/9296 T: 12.12.2017

Satış tarihinden itibaren geçen uzunca bir süre sonra taşınmazın değerinde meydana gelen objektif olayların yarattığı kıymet değişikliklerinin, önalım davalarında davayı açan paydaşın ödeme borcuna yansıtılması gerekir. Özellikle, satış tarihinden uzunca bir süre geçtikten sonra açılan önalım davalarında, davacı paydaşın ekonomik ve objektif sebeplerle değişmiş yeni bedeli ödemeksizin, tapuda gösterilen bedelle payın tescilini istemesi Medeni Kanunun 2. maddesinde belirtilen objektif iyi niyet kuralı ile bağdaşmaz. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2009/6-32 K: 2009/69

TMK. 734.maddesi uyarınca da dava değerinin tapuda gösterilen satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderleri olduğu kabul edilmiştir. Böylece davaların kısa sürede açılıp, sonuçlandırılması amaçlanmıştır. Bu nedenle de tapuda gösterilen satış bedelinin esas alınması gerekmektedir. Ayrıca tapuda işlem yapan davalının kendi eyleminin geçersiz olduğuna dayanması mümkün değildir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/9716 K: 2017/388

Önalım hakkı payın satılması ile kullanılabilen bir hak olup satış, mülkiyetin tapu kütüğünde tescil edilmesi ile geçerlilik ve aleniyet kazanır. Bu nedenlerle, tescile ilişkin bildirim yapılmayan davacı, payın davalı adına tescilinden sonra iki yıl içinde dava açtığından hak düşürücü süre geçmemiştir. Dolayısıyla, davacıya çekişme konusu payın dava tarihindeki bedeli ile tapu harç ve masraflarından oluşan önalım bedelini depo etmesi için uygun bir süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/12388 K: 2017/9296

Özellikle TMK 705 maddesi gereğince mülkiyet tescille geçmiş olup tapuda 28.03.2012 tarihinde 2046 yevmiye no'lu işlemle mahkeme hükmü infaz edilmekle önalım süresi başlayacağından dava süresinde açılmıştır. Satış tarihinden itibaren geçen uzunca bir süre sonra taşınmazın değerinde meydana gelen objektif olayların yarattığı kıymet değişikliklerinin, önalım davalarında davayı açan paydaşın ödeme borcuna yansıtılması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/12592 K: 2017/5914

TMK'nın 732. maddesi gereğince önalım hakkı payın satılması ile kullanılabilen bir hak olup bu hakkın kullanılabilmesi için satış sözleşmesinin kurulması yeterli değildir. Satış, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmesi ile geçerlilik ve aleniyet kazanır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2009/11467 K: 2009/13357

Tenkis davalarında zamanaşımını düzenleyen Kanuni Medeninin 513.maddesinde iki ayrı ilkeye yer verilmiştir. Birincisi, öğrenme gününü esas alan bir yıllık süre, diğeri ise; vasiyetnameler için açıldıkları günden, tenkise tabi diğer bütün tasarruflar için de miras bırakanın ölüm tarihinden itibaren beş yıllık süredir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/10113 K. 2015/10825

Türk Medeni Kanunu'nun 571/1. maddesi ise “Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.” hükmünü amirdir. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup hakim tarafından yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınır. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2013/18968 K: 2014/3622

Tasarruf nisabı, terekenin vefat günündeki haline göre hesaplanır. Mahkemece yapılacak iş; terekenin ölüm günündeki değeri ve 11.11.1994 tarih ve 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı esas alınarak belirlenecek saklı pay ve sabit tenkis oranını, tercih tarihindeki değerle çarpmak ve hasıl olacak sonuç uyarınca; hükmü temyiz etmemiş olan davalılar yönünden davacı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar da gözetilerek hüküm kurmaktan ibarettir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/12039 K: 2015/15097

Türk Medeni Kanunu'nun 565/3. maddesi gereğince mirasbırakanın ölümünden önceki bir yıl içinde yapılan bağışlamalar koşulsuz tenkise tabi olup ölümünden önceki bir yıldan sonra yapılanlarda ise saklı payı ihlal kastının araştırılacağı tartışmasızdır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2017/1267 K:2017/1685

Dinlenilen davacı tanıklarının mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacı ile temlikte bulunduğu konusunda beyanda bulunmamalarına ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapılması için sözleşme anında temlikte bulunanın bakıma muhtaç olmasının şart olmamasına ve ekonomik durumunun bozuk olmasına göre mirasbırakanların saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacı ile temlikte bulunduğu kanıtlanamamıştır. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekir Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2013/5017 K: 2013/11134

Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (sabit tenkis oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2013/8617 K: 2014/15148

Somut olayda belirlenen olgular yukarıda değinilen ilkeler ışığında değerlendirildiğinde, davacının mirasbırakanın ilk eşinden olma oğlu, davalının ise ikinci eşten olma kızı olduğu, murisin mal satmasını gerektirir bir ihtiyacı olmadığı gibi, davalının da alım gücünün bulunmadığı, taşınmazın akitte gösterilen değeri ile temlik tarihindeki gerçek değeri arasında fahiş fark bulunduğu, murisin iktisap ettiği çekişmeli bölümü 4 gün gibi kısa bir süre sonra satış yoluyla davalıya devrettiği, satış bedelinin ödendiğinin kanıtlanamadığı dosya kapsamı ile sabittir. O halde; mirasbırakanın temliki işlemdeki gerçek iradesinin satış değil mirasçıdan mal kaçırma amaçlı bağış olduğu sonucuna varılmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2019/3186 K: 2020/4622 T: 7.9.2020

Taşınmaz mal mülkiyetinin kanundan kaynaklanan daraltımlarından biri olan önalım hakkıyla ilgili yorumların ve değerlendirmelerin, mülkiyet hakkının özüne zarar verecek şekilde önalım hakkı sahibi lehine genişletilmesi doğru değildir. Bu nedenle, dava açılmadan önce gerçekleşen satış ve düzeltme işlemlerinin, bir bütün halinde ve hepsine eşit değer vererek mevcut durumun değerlendirilmesi gerekir. Devamını Oku