Son Yazılar

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2016/6272 K: 2016/9124

Davacıya ait taşınmazın Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Proje Alanında kaldığı, kadastral 3544 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki hissesinin, Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Proje alanında yer alan imarın 70178 ada 1 parsel sayılı taşınmazına şuyulandırıldığı, Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Proje alanında kalan ve dava konusu taşınmazı da kapsayan bölgede fiilen çalışmanın başladığı, projenin bir bütün olduğu da dikkate alındığında dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiği anlaşılmıştır. Devamını Oku

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 2014/38095 K: 2015/32310 T: 9.11.2015

Taraflar arasında düzenlenen 17.11.2008 tarihli sözleşme özel hukuk hükümlerine tabi bir sözleşmedir. Sözleşmenin, tarafların özgür iradesi ile düzenlendiği, davacının özel hukuk hükümlerine tabi bu sözleşme uyarınca kişisel hakka dayanarak talepte bulunduğu, bu nedenle uyuşmazlıkta idari yargının değil, adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 2015/36816 K: 2017/1009 T: 31.1.2017

Dava, tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu bağımsız bölümler teslim edilmiştir. Davacılar ve Belediye arasında düzenlenen muvafakat senedi içeriğinde işe başlama ve bağımsız bölümleri davacıya teslim etme sürelerine dair herhangi bir şart kararlaştırılmamıştır. Başka bir anlatımla, teslim süresi kararlaştırılmamış, teslim süresini belirleme yetkisi davalıya tanınmıştır. Ancak; davalı, bu yetkisini kullanırken, objektif iyiniyet kurallarına uygun davranmalı ve haklı nedenlere dayalı gecikmeler hariç, işin niteliğinin ve büyüklüğünün gerektirdiği imalât süresi içinde tamamlamalıdır. Devamını Oku

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 2016/16468 K: 2017/5173 T: 27.4.2017

Davacı ile Belediye arasında düzenlenen kentsel dönüşüm sözleşmesinin içeriğinde işe başlama ve bağımsız bölümleri davacıya teslim etme sürelerine dair herhangi bir şart kararlaştırılmamıştır. Ancak; davalı, bu yetkisini kullanırken, objektif iyiniyet kurallarına uygun davranmalı ve haklı nedenlere dayalı gecikmeler hariç, işin niteliğinin ve büyüklüğünün gerektirdiği imalât süresi içinde tamamlamalıdır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş: konusunda uzman bilirkişiler ile mahallinde keşif yapılarak, işin büyüklüğü de dikkate alınarak yüklenici tarafından derhal işe başlanılmış olmak suretiyle davaya konu bağımsız bölümün inşaat ruhsatının ne kadar sürede alınabileceğinin, bundan sonra da ne kadar inşaatın tamamlanarak iskan ruhsatının alınabileceğinin, emsal inşaatlar ve dosyalar da dikkate alınıp tespit edilerek, bu konuda ayrıntılı, açıklayıcı ve denetime elverişli bir rapor alınması, davacının talebinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2017/709 K: 2017/5319 T: 20.6.2017

Her ne kadar 775 Sayılı Kanun'un 34. maddesinin 1. fıkrasında "Bu kanun hükümlerine göre belediyelerce tahsis olunan arsalar, yapılar ve bu arsalar üzerinde yapılan bina ile meydana gelen taşınmaz mallar tahsis tarihinden itibaren 10 yıl süre içinde devir ve temlik olunamaz, rehin ve diğer ayni haklarla takyit edilemez, satış vaadi sözleşmesine konu teşkil edemez..." hükmü yer almış ise de bu düzenleme, takyit süresi içinde satış vaadi sözleşmesi yapılmasına engel teşkil etmez. 10 yıllık takyit süresinin geçmesinden sonra da satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı doğmuştur. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2009/1955 K: 2009/2878 T: 09.03.2009

Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması dürüst davranm kuralı ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Yapılan keşifte 25 numaralı bağımsız bölümde davacıların zilyet olduğu saptandığından mahkemenin davalıların zamanaşımı savunmasını dikkate almaması doğrudur. Ne var ki; taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/2217 K: 2014/5780

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazların belirlenen tarımsal niteliğinin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl veya İlçe Müdürlüğünden sorulup görüşü alındıktan sonra tescilin mümkün olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Satış vaadi… Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2010/1003 K: 2010/3455 T: 30.3.2010

Taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri şahsi hak doğuran sözleşmelerdendir. Böyle bir sözleşme ile alacaklı durumuna gelen kimse, sözleşmeden doğan bu şahsi hakkını, devir yasağı söz konusu olmadığı sürece borçlunun rızasını aramaksızın üçüncü bir kişiye yine taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile devir ve temlik edebilir. Bu durumda, alacağı temellük eden kimse, temlik edenin yerine geçerek onun haklarını kullanabilir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2018/1322 K: 2019/1159

Davacının gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi borçlularına karşı tapuyu devretmeleri konusunda icbar davası açması gerekirken taşınmazlar üzerindeki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi şerhinin devamı ve tapuya tescili içim davayı açmasında hukuki yarar bulunmadığı, ikinci beş yıllık süre için dava açılamayacağı. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2012/2171 K: 2012/2882 T: 29.2.2012

Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, elatmanın önlenmesi, ecrimisil, ikinci kademedeki istek tazminat istemlerine ilişkindir. Davacı, yabancı uyruklu gerçek kişidir. Dava konusu taşınmaz, mesken niteliğiyle tapuda kayıtlıdır. Mahkemece yapılması gereken iş, karşılıklılığın tespitinde hukuki ve fiili durum esas olacağından, davacının uyruğunda bulunduğu yabancı devlette Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına mülk edinme hakkı tanınıp tanınmadığını sorup saptamak, kısaca Tapu Kanununun 35. maddesindeki koşulların olayda oluşup oluşmadığını araştırılarak bunun sonucuna uygun hüküm kurmak olmalıdır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2008/13760 K: 2008/14809 T: 27.11.2008

Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmelerinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden BK'nın 125. maddesi gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak, satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen vaat alacaklısına teslim edilmişse, zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması "dürüst davranma" kuralı ile bağdaşmadığından dinlenmez. 05.08.1980 günlü sözleşmede zilyetliğin davacıya devredildiğine dair bir hüküm bulunmadığından BK'nın 74. maddesindeki kural da göz önünde tutularak hazinenin zamanaşımı savunmasının kabulü, davanın reddi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2015/11802 K: 2015/19280 T: 1.12.2015

Dava konusu alacak gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine, başka bir ifade ile sözleşmeye dayalıdır. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi olduğundan dava BK.nun 125. maddesindeki (6098 sayılı BK.'nun 146.maddesi) 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Ayrıca, zamanaşımı borcun muaccel olması ya da ifanın imkansız hale geldiği tarihte başlar. Zilyetlik devam ettiği sürece ise zamanaşımı işlemeye başlamaz. Devamını Oku

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2015/27944 K: 2016/3174

Satış vaadi şerhinden sonra konulan haciz lehine şerh konulan kişiye karşı ileri sürülemeyeceğinden ve şerh sonrası 5 yıllık süre içerisinde taşınmaz lehine satış vaadi şerhi verilen şikayetçiye devredildiğinden adı geçenin icra mahkemesine başvurarak haczin kaldırılmasını istemesi mümkündür. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/11605 K: 2019/3769 K.

Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil davalarının kabulü için aranacak ilk husus, sözleşmenin ifa olanağının bulunmasıdır. Elbirliği ortaklığına (iştirak halinde mülkiyete) konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, miras payını, ortaklık dışı bir kişiye satmayı vaat etmesi halinde sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerlidir. Ancak elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla, satıcı elbirliği ortağının payı, alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/11605 K: 2019/3769

Elbirliği ortaklığına (iştirak halinde mülkiyete) konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, miras payını, ortaklık dışı bir kişiye satmayı vaat etmesi halinde sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerlidir. Ancak elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla, satıcı elbirliği ortağının payı, alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Devamını Oku

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 2015/22732 K: 2016/15714 T: 28.6.2016

Dava, davacı ile davalılar arasında yapılan noter satış vaadi sözleşmesine göre satışı vaad edilen taşınmazlara kamulaştırmasız el konulması nedeniyle bedele dönüşen taşınmazın ikame değerinin tahsili istemine ilişkin olup, davalılar tarafından açılan karşı dava ile noter satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece taraflar arasında yapılan şahsi hak doğuran nitelikteki satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğu ve davalı vaad borçlusu tarafların davacı adına tescili sağlanamayan dava konusu taşınmazın devir ve temlik yükümü yerine, vaad alacaklısı tarafa tazminat ödeme yükümlülüğü bulunduğu gözetilerek bu yönde yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/6890 K: 2018/747 T: 5.2.2018

Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 146. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2016/524 K: 2017/9222 T: 7.6.2017

Taraflar arasındaki 0satış vaadi sözleşmesi haricen düzenlenmiştir. TMK 706, TBK 237, TK 26 ve Noterlik Kanununun 60 ve 89. maddeleri gereğince gayrimenkul mülkiyetinin nakline dair sözleşmeler resmi şekilde yapılmadıkça geçersiz olup, hukuken alıcıya her hangi bir hak bahşetmez. Bu nedenle, taraflar arasında düzenlenen harici satış sözleşmesi mülkiyetin nakli bakımından geçersiz olup, taraflar aldıklarını sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebilirler. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2013/17-224 K: 2013/1478 T: 23.10.2013

Somut olayda, taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesi haricen düzenlenmiştir. TMK 706, TBK 237 (TK 26 ve Noterlik Kanununun 60 ve 89. maddeleri gereğince gayrimenkul mülkiyetinin nakline dair sözleşmeler resmi şekilde yapılmadıkça geçersiz olup, hukuken alıcıya her hangi bir hak bahşetmez. Bu nedenle, taraflar arasında düzenlenen harici satış sözleşmesi mülkiyetin nakli bakımından geçersiz olup, taraflar aldıklarını sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebilirler. Devamını Oku

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2010/14600 K: 2010/27687 T: 25.11.2010

Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa dahi, bu kişi adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalini sağlamaz. Tapu Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca sicile şerh verilen satış vaadi sözleşmesi 5 (beş) yıl süre ile 3. kişilere karşı ileri sürülebilir. Haczin kaldırılması için anılan süre içerisinde tescil davası açılması ve 3. kişi adına taşınmazın tescil işleminin tamamlanması zorunludur. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/1164 K: 2015/2654

Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Devamını Oku