Son Yazılar

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2013/14385 K: 2014/173 T: 14.1.2014

Somut olgular açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, miras bırakanın yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı ve bu amaçla temlikin gerçekleştirilmediği kabul edilmelidir. Hal böyle olunca açılan davanın reddine karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/16629 K: 2016/5200

Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuksal dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Bir başka ifadeyle, murisin iradesi önem taşır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2018/537 K: 2018/980 T: 19.2.2018

Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2015/3195 K: 2015/6343

Mirasbırakanın 1903 doğumlu olduğu, davalı oğlu tarafından bakıldığı, diğer çocukları ile ihtilafının olmadığı, dolayısıyla mal kaçırma nedeninin bulunmadığı, nitekim ölünceye kadar bakma akdi yapıldıktan 9 gün sonra da 28 parseldeki payını her üç çocuğuna da bağış suretiyle aktardığı sabit olup bu somut olgular yukarıdaki ilkelerle değerlendirildiğinde mirasbırakanın ölünceye kadar bakma akdinde mal kaçırma amacının olmadığı anlaşılmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2017/4188 K: 2018/646 T: 1.2.2018

Hemen belirtilmelidir ki, temlikin bağış olduğu ve geçerli bir işlem olan bağış suretiyle yapılan temlik bakımından 1.4.1974 tarihli 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı gözetilerek iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/1172 K: 2014/4261

Muris muvazaası davasında tarafların gösterdikleri ve gösterecekleri tanıkların yukarıda belirtilen ilkeler de gözetilerek yeniden dinlenmesi, yerinde keşif yapılıp taşınmazların gerçek değerlerinin belirlenmesi, ilk el maliklerin kim oldukları, bu kişilerin taşınmazlardaki edinimlerinden sonra tasarruflarının olup olmadığının üzerinde durulması, mirasbırakan ile taraflar arasındaki beşeri ilişkilerin saptanması, toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek mirasbırakanın gerçek niyetinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2017/1-1211 K: 377 T: 28.03.2019

Murisin özellikle bir parça taşınmazını devretmek suretiyle bakımını sağlayabileceği yerde, tüm mal varlığının yarısına yakın olan değerli üç parça taşınmazını davalıya temlik ettiği gözetildiğinde devirdeki asıl amacın bakım sağlamak değil mirasçılardan mal kaçırmak olduğu, böyle olunca da yapılan temlikin muvazaa ile illetli olduğundan iptali gerektiği sonucuna varılmıştır. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2017/1104 K: 2018/670 T: 4.4.2018

Haksız eylem aynı zamanda ceza kanunları gereğince bir suç teşkil ediyorsa ve ceza kanunları ya da ceza hükümlerini ihtiva eden sair kanunlar bu eylem için daha uzun bir zamanaşımı süresi tayin etmişse, tazminat davası da ceza davasına ilişkin zamanaşımı süresine tabi olur. Ceza zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için öncelikle zarar veren eylemin ceza kanunu veya ceza hükmü taşıyan özel kanunlarda suç olarak düzenlenmesi gerekli olup, özel kanunlarda haksız eylem için başka bir zamanaşımı süresi tayin edilmiş olmadıkça, haksız eylemden doğan maddi ve manevi zararların tazmini için açılacak davalarda 6098 sayılı TBK’nın 72. maddesinde öngörülen zamanaşımının uygulanması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2017/1043 K: 2020/915 T: 18.11.2020

Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir ise de, hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumları da dikkate almalıdır. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2017/502 K: 2021/1024 T: 16.9.2021

Somut olayda meydana gelen sözleşmeye aykırılık manevî tazminat kapsamında davacının kişilik haklarını zedeleyecek nitelikte olmadığı gibi, davacı taraf, davalının hangi eyleminden dolayı ne şekilde kişilik haklarının saldırıya uğradığını da yasal deliller ile kanıtlayamadığından, davalı manevi tazminat ile sorumlu tutulamaz. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2015/2876 K: 2019/278 T: 12.3.2019

Davacı Kurum, davalının eşine yapılan ödemelerin yersiz olduğu ve bu ödemelerden davalının da sorumlu olduğu gerekçesiyle zararın tahsilini haksız fiil hükümlerine göre sigortalı dışında üçüncü kişiden talep etmektedir. Bu hâliyle haksız fiil hükümlerinden kaynaklanan eldeki davada kanunlarda aksine bir düzenleme de bulunmadığından davanın iş mahkemesinde değil genel mahkemede görülmesi gerekmektedir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2014/116 K: 2015/1771 T: 16.9.2015

Haksız fiili sorumluluğunda ceza kanunundaki zamanaşımı süresi Borçlar Kanunundaki süreden daha uzun ise, o zaman bu uzun süre tazminat davaları için de uygulama yeri bulacaktır. Böyle bir durumda uygulanması söz konusu olan ceza davası zamanaşımı süresi ise, fiilin gerçekleştiği tarihe göre uygulama alanı bulacak olan 5237 sayılı Kanunun 66. maddesine göre belirlenecektir. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2007/5238 K: 2007/7109 T. 30.4.2007

Mirasçılıktan çıkarma (ıskat) sebebinin varlığı, davalı (ıskattan yararlanan) tarafından kanıtlanamamıştır. Mahkemece; mirasçılıktan çıkarmaya yönelik ölüme bağlı tasarrufun; davacı mirasçıların saklı payları dışında (tasarruf nisabı oranında) yerine getirileceği düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2010/553 K. 2010/2901 T. 18.2.2010

Mirasçılıktan çıkarma, miras bırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmiş ise geçerlidir. Belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer. Miras bırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa çıkarma geçersiz olur Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E. 2008/6198 K. 2008/7959 T. 25.6.2008

Davalılara hasımlı açılacak davada davacının mirasçı olarak gösterildiği mirasçılık belgesinin, vasiyet yolu ile mirasçılıktan çıkartıldığı da öne sürülmek suretiyle iptali ve yeni mirasçılık durumunu belirleyen kararın alınması için önel verilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi  E: 2015/1687 K: 2015/6049

Çıkarma sebebi gösterilmemişse veya davalılarca ispatlanamamışsa, çıkarılan mirasçı saklı payının tenkisini isteyebilir. Bu durumda dahi, çıkarılan mirasçı saklı payı aşan miktarı isteyemez ve çıkarma işlemi saklı pay dışında yerine getirilir. Çıkarma sebebi hakkında açık yanılma yapılmışsa, çıkarma tamamen iptal edilir ve hiç çıkarma yapılmamış gibi değerlendirilir. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi  E: 2015/11678 K: 2015/19101

Mirastan çıkarmada ağır suçdan amaç; mirasbırakanın şahsiyet haklarına, beden tamlığına, mamelekine yönelik, onunla aile bağlarının koptuğunu gösteren hukuka aykırı bir fiildir. Buradaki ağır terimi, hukuk hakimine yönelik olup, hakim, suçun ağır olup olmadığına ceza hukuku kurallarıyla bağlı olmaksızın karar verir. Başka bir deyişle, kanun koyucu, burada fiilin niteliğine değil de sonucuna önem verdiği için, hakim, suçun ağır olup olmadığına, fiilin aile bağını koparacak nitelikte olup olmadığı ve fiilen de koparmış olup olmadığını araştırarak sonucuna göre karar verecektir. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2015/5055 K: 2015/17073 T: 3.11.2015

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali ve tenkis davasında murisin işlem ( vasiyetname düzenleme ) tarihi itibariyle hukuki işlem ( fiil ) ehliyetine sahip olduğu tespit edilir ise davacının ehliyetsizlik iddiası kanıtlanamamış olacağından bu defa davacının tenkis talebi ile ilgili inceleme-değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi ve davacının vasiyetname iptali ve tenkis talepleri yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekecektir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/5400 K: 2015/3549

Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, mirasçılıktan çıkarma (ıskat) sebeplerinin varlığı, davalılar (ıskattan yararlananlar) tarafından kanıtlanamamıştır. Bu durumda mahkemece, TMK'nın 512/3. maddesi uyarınca mirasçılıktan çıkarmaya yönelik ölüme bağlı tasarrufun, davacı mirasçının saklı payları dışında (mirasbırakanın tasarruf nisabı oranında) yerine getirileceği, başka bir ifade ile davacının saklı payını isteyebileceği düşünülmeden vasiyetnamenin tümden iptaline karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/14097 K: 2015/10408

5403 sayılı Kanunda yapılan yasal değişiklikle alacaklı (davacı) tarafından borçlunun haczedilen paylı mülkiyete konu taşınmazlardaki payının doğrudan icra yolu ile satışı mümkün hale geldiğinden alacaklının (davacı) İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi gereğince yetki alarak paylı mülkiyete konu taşınmazlar yönünden ortaklığın giderilmesi davası açmasında hukuki yararı kalmamıştır. Devamını Oku