Son Yazılar

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1996/5666 K: 1997/2656 T: 8.4.1997

Çekişmeli taşınmazın doğusunda olup krokisinde oluk olarak gösterilen yer ile çevresinin harman yeri olduğu bilirkişi ve tanıklarca ifade edilmiştir. Doğu sınırında eylemli olarak harman yeri bulunduğuna göre, çekişme konusu taşınmazın doğudaki harman yerinin devamı olduğu kabul edilir. Kayıt miktarı kadar yer davacı ile dava dışı kişiler adına tespit edildiğine, göre çekişmeli taşınmaz kayıt miktar fazlası harman yeridir. Süresi neye ulaşırsa ulaşsın bu gibi yerlerin zilyetlikle kazanılma olanağı yoktur. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1995/l1198 K: 1996/5710 T: 6.6.1996

Suları kendiliğinden kuruyan, çekilen, yatak değiştiren akarsular doğal nitelikleri sonucu kazandıkları kamu malı niteliğini kaybedeceklerinden, bu fiili değişiklikler sonucunda kamu malı nitelikleri de son bularak medeni hukukla düzenlenmiş özel mülkiyete konu olabilirler. Mahkemece taşınmazın hali hazır durumu ve öncesi itibariyle dere yatağı olup olmadığı hususunda jeoloji bilirkişisi aracılığıyla inceleme yaptırılıp sonuca göre karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1993/4823 K: 1994/6756 T: 12.5.1994

Yasalarımıza göre mezarlıklar, kamu malı niteliğinde olup, ölülerin gömülmesi için belirlenen yerler dışında başka yerlerin mezarlık olarak kullanılması yasaklanmıştır. Bir şahsın, derneğin veya camiin mezarlığı olamayacağı gibi, köylerdeki mezarlıklar da, köy tüzel kişiliğine aittir. Bu nedenle, köyde bulunan nizalı taşınmazın özel mülkiyete konu teşkil eden yerlerden olduğu ve davacı lehine kazanma koşullarının gerçekleştiği saptansa dahi, aile mezarlığı ihdasına ve kamu malı niteliğindeki böyle bir taşınmazın gerçek kişi adına tesciline karar verilemez. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1991/13606 K: 1991/ 13019 T: 30.9.1991

Genel olarak mezarlıklar., sınırları içerisinde bulunduğu kamu tüzel kişiliğine aittir. Özel mezarlık ya da bir caminin mezarlığı söz konusu değildir. Gerek Belediye, gerekse Köy Kanununa göre bu tür yerler kamu mallarından sayılır. İdare ve nezaret görevi, içerisinde bulunduğu kamu kuruluşuna aittir. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1993/4109 K: 1993/10041 T: 12.10.1993

Kadastro Kanunu uyarınca; yol, meydan ve köprü gibi orta malları yalnızca haritada gösterilmekle yetinilir. Bunlar için tesbit yapılmaz ve tutanak düzenlenmez. Bu itibarla, orta malları için düzenlenen tutanağın tarihi, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde yazılı hak düşürücü sürenin başlangıcına esas alınamayacağı gibi zilyetliğin kesilmesine de neden olmaz. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1996/5453 K: 1996/6976 T: 17.6.1996

Kiralananın son mirasçı olarak Hazine adına tescili ve Hazine temsilcisinin miras bırakanla yapılan kira sözleşmesinin sona erdiği ve 2886 sayılı Kanunun 75. maddesi gereği tahliye edilmesi gerektiği hususunun kiracıya ihtarla bildirildiği durumunda, kiracının tahliye etmemesi halinde tahliyeyi sağlamak için açılan dava, tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi niteliğindedir. Bu davanın 6570 sayılı Yasa ile ilgisi yoktur. Hal böyle olunca, taşınmazın değerinin tesbiti ile öncelikle mahkemenin görevinin buna göre saptanması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1995/15221 K: 1996/1281 T: 30.1.1996

Dava konusu sulara ilişkin uyuşmazlığın giderilmesi için; uzman bilirkişiler aracılığı ile uygun bir dönemde keşif yapılarak, genel su ilkelerine göre, çıkış yerleri saptanıp debileri ölçülmek, kadim yada öncelikli yararlanma haklarının hangi tarafa ait olduğu gözetilip, bu sulara olan ihtiyaçları usulünce tesbit edilmek suretiyle uyuşmazlığın giderilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1995/1454 K: 1995/1870 T: 16.2.1995

Tapulu taşınmazda kaynayan suyun; taşınmazın sınırları içinde kalmayacak kadar büyük olduğu veya yeryüzüne çıkar çıkmaz dere haline geldiği veyahut özel mülkiyete bağlı kalmasının kamu için zararlı olacağının, toprak-su ilişkisinden anlayan jeoloji mühendislerinin de içlerinde bulunduğu bilirkişi heyetince belirlenmesi halinde; bu su, genel su sayılır. Davacı, arazisinde kaynayan genel sudan, ihtiyacı oranında kullanma hakkına sahiptir. Özel suyu, başkaları; irtifak hakkı tesis ettirmeden kullanamazlar. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1994/5679 K: 1994/7378 T: 9.5.1994

Vakıf arazisindeki hamamın suyu, şehir suyu şebekesine katılarak belediyeye devredilmiş olmadıkça, hamama, belediye suyundan bedelsiz su verilmesi olanaksızdır. Hamamın suyu, şehir suyuna karışmaksızın kaybolmuşsa, sayaç takılarak hamama su verilmesi şeklinde oluşan belediye müdahalesinde haksızlık yoktur. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1994/7516 K: 1994/10267 T: 22.9.1994

3194 sayılı Kanun uyarınca imar planı kapsamında kalan yerlerde kadastral yollar, meydanlar ve meralar imar planının onayı ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybederek onaylanmış imar planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olurlar. İmar uygulamaları sırasında mera niteliği yetkili mercilerce değiştirilmeyen taşınmazın, belediye tarafından parsellenerek özel mülkiyet şeklinde satılıp devredilmiş olması hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz. Devamını Oku

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1995/8398 K: 1995/9871 T: 10.10.1995

2981 sayılı Kanun'un 16. maddesi gereği kazanılmış bağımsız bölümlere arsa payı verilmek suretiyle tescilin istenebilmesi için inşaatların, Kanun'un yürürlüğe giriş tarihi olan 22.5.1986'dan önce tamamlanmış olması ve başvurunun da yasal süreler içinde yapılması gerekir. Ayrıca, bu tür davalarda tüm bağımsız bölüm maliklerinin davaya dahil edilmeleri gereklidir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1995/16163 K: 1995/16952 T: 20.12.1995

Mütemmim cüz'ün mülkiyeti ve tasarruf hakkı kural olarak, üzerinde bulunduğu arza bağlı ise de, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü şahsa ait bir taşınmaz üzerine mütemmim cüz niteliğinde yapı inşa etmiş ve imar uygulaması sonucu yaptığı inşaat bir başkasına ait imar parseli içinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. Bu durumda inşaat sahibinin hakkı, imar parseli malikine karşı korunur. Devamını Oku

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1996/411 K: 1996/1592 T: 13.2.1996

2981 sayılı Kanun'un 16. maddesi gereği kazanılan bağımsız bölüme müştereken malik olanların birlikte tescil talebinde bulunmaları gerekir. Ayrıyeten tescile karar verilebilmesi için, arsa payına karşılık hesap edilen değerin kat malikleri adına milli bir bankaya bloke ettirilmesine de karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1997/2214 K: 1997/4006 T: 29.4.1997

2981 sayılı Kanun’un 16/5 maddesinden yararlanabilmek için ilgili hükmün yürürlüğünden önce kat ilavesinin yapılması gerekir. Dava dilekçesinde yeniden yapılan bağımsız bölümlerin tapuya tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından yasal süresi… Devamını Oku