Son Yazılar

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/5475 K: 2003/6097 T: 18.9.2003

Davacı lehine dava konusu meralardan kiralama suretiyle veya başka şekilde yararlanma koşullarının gerçekleşmediği sonucuna varılmakla birlikte, yargı yolu bakımından idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ise de bu tür davalar idari kazaya tabi değildir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 1994/987 K: 1994/1898 T: 24.2.1994

Hakemde, hazine ve belediye arasındaki ihtilafın konusu olan taşınmazın kime ait olduğuna karar verilir; bu karar kesinleştikten sonra tapuda ona uygun ihdasi karar verme işi mahkemeye aittir; bu nedenle hazine, taşınmazın öncesinin mera olduğuna dair tespit kararını mahallin en yüksek dereceli hukuk hakiminden aldıktan sonra, bu hakem kararına dayanarak dava açmalıdır. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/7724 K: 2005/1781 T: 8.3.2005

Dava konusu taşınmazın mera olduğu ileri sürülerek, davalı köy tüzel kişiliği tarafından davacının yararlanmasına karşı koyulduğu iddia edilen davada; uyuşmazlığın meraya ilişkin olduğu göz önüne alınarak, yerel bilirkişi ve tanıkların komşu köyler halkı arasından seçilip dinlenilmesi, bu nedenle taraflara tanık göstermek üzere imkan tanınması, mera tahsisinin olup olmadığının araştırılması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/1786 K: 2005/2158 T: 21.3.2005

Taşınmazın, miras bırakanlar ve davacı tarafından sınırlandırma tarihinden geriye doğru 50 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak kullanıldığı yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından belirtilmesi, kadim veya tahsisli mera olmadığının bildirilmesi, tarım arazisi niteliğini taşıdığının uzman bilirkişi raporunda açıklanmış bulunması, davacının aynı yer hakkında açmış olduğu dava sonunda davalı köyün el atmasının önlenmesine karar verilmiş olması karşısında davacının tescil isteğinin kabulü gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/8950 K: 2005/556 T: 31.1.2005

Davacının hazine tapusunun oluşmasından önce kazanmayı sağlayan zilyetliğini kanıtlaması gerekmektedir; davacının, hazineye ait tapunun tesis tarihinden geriye doğru tmknun 713/1, 3402 sayılı kadastro kanununun 14. maddesinin aradığı 20 yıllık kazanmayı sağlayan zilyetlik süresini doldurmadığı anlaşılmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1996/3220 K: 1996/3633 T: 3.7.1996

Vakfa ait arsa üzerine gecekondu yapan davalıya, 2981 sayılı Kanun uyarınca tapu tahsis belgesi verilmiş ve tapunun beyanlar hanesine davalının arsa bedelinden dolayı borçlandırıldığı yazılmıştır. Bu nedenle kadastro sırasında sözkonusu borç tutanağının rehinler hanesine aynen aktarılarak davalı adına tespit edilmesinde bir usulsüzlük yoktur. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/396 K: 2005/1286 T: 21.2.2005

Zilyetlikle kazanma koşullarının davacı yararına gerçekleştiğine göre; taksime konu yapılan ve vergi kayıt miktarı kapsamında kalan parseller ile bunların hizasında yer alan ve miktar fazlası olarak mera niteliğiyle sınırlandırılan parseller bir bütün olarak gözetildiğinde davacının dava dilekçesinde istediği ¼ payın; bunlardan bir parselin tamamı olduğu dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile belirlendiğinden karar yerindedir. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/2664 K: 2004/5368 T: 6.7.2004

Tescil konusu taşınmaz kadastro çalışmaları sırasında taşlık niteliği ile tespit dışı bırakılmıştır; böyle bir yerin 3402 sayılı kadastro kanunu’nun 17. maddesinde yazılı koşullar altında ihya edilmesi ve ihya olgusunun tamamlandığı tarihten itibaren 20 yıldan fazla süreyle tasarruf edilmiş olması kazanmayı sağlar; ancak imar ihyanın kazanmayı sağlaması için taşınmazın kamunun yararlanmasına terk ve tahsis edilen yerlerden de olmaması gerekir; komşu parsellere ait belgelere göre dava konusu taşınmazın mera olduğunu kabul etmek gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/4721 K: 2004/5411 T: 7.7.2004

Taşınmazın kamu emlakine dönüştüğü gözetilmeden mülkiyetin tespitine karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken, davacı adına tescile karar verilmiş olması ve davacının müdahalenin önlenmesi konusunda bir isteği bulunmadığı halde, istek dışına çıkılarak hazinenin bu yerdeki müdahalesinin men'ine şeklinde hüküm kurulmuş olması da humk: nun 74. maddesine aykırıdır. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/4959 K: 2004/5501 T: 9.7.2004

Uyuşmazlık konusu taşınmaz tespit dışı bırakılan yerlerden olup, öncelikle tmk’nun 713/3. fıkrası uyarınca ilgili kamu tüzel kişisi durumunda bulunan belediye’ye davanın yöneltilmesi, taraf teşkilinin sağlanması ve yargılamaya katıldıkları takdirde davaya karşı delillerini sunmaları için kendilerine süre ve imkan tanınması gerekir; kamu düzeni ilkesi göz önünde tutularak çifte tapunun önlenmesi açısından taşınmazın tapuda kayıtlı olup olmadığı tapu sicil müdürlüğü’nden sorulmalıdır. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/8239 K: 2004/1586 T: 9.3.2004

İmar işlemi idari bir işlemdir; taşınmazın öncesi tapulu ya da tapusuz olsun önemi yoktur; idari işlem idari yargıda iptal edilmediği sürece geçerliliğini korumakta olup; imardan önceki gerçek hak sahipleri imar işlemiyle doğru ya da yanlış olarak belirlenmiş ve bu işlem kesinleşmiş ise iptal edilinceye kadar geçerli olacaktır. Devamını Oku