Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1991/8507 K: 1991/12488 T: 4.11.1991
Meraların mülkiyeti Hazineye, yararlanma hakkı köye aittir. Böyle bir iptal davasında köy tüzel kişiliği yasanında, Hazineye de husumetin yöneltilmesi gerekir. Devamını Oku
Meraların mülkiyeti Hazineye, yararlanma hakkı köye aittir. Böyle bir iptal davasında köy tüzel kişiliği yasanında, Hazineye de husumetin yöneltilmesi gerekir. Devamını Oku
Doğal servet ve kaynak niteliğindeki ormanların, özel mülkiyet konusu olmasına yasal olanak yoktur. Bu tür yerler hakkında gerçek kişiler adına sicil oluşturulması da taşınmazın özde kamu malı olma niteliğini değiştiremez. Devamını Oku
Kısmen kamulaştırmada binanın arta kalan kısmının yararlanmaya elverişli olması halinde eski nitelikleri dairesinde kullanılacak duruma getirilmesi için gerekli olan giderler ve bedeller kamulaştırma bedeline eklenir. Devamını Oku
Mal sahibinin geri alma hakkının doğabilmesi için kamulaştırma bedelinin kesinleşmesinden itibaren beş yıl içinde kamulaştırma amacına uygun hiçbir işlem veya tesisat yapılmaması gerekir. Bu hak doğumundan itibaren bir yıl içinde kullanılmalıdır. Devamını Oku
Kamulaştırmadan idarenin tek taraflı olarak vazgeçmesi durumunda mal sahibinden bankaya yatırdığı kamulaştırma bedeli nedeniyle faiz istenebilmesi için mal sahibinin temerrüde düşmesi gerekir. Bu durumda faiz temerrüt tarihinden itibaren başlar. Devamını Oku
Belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan taşınmazın arsa olarak sayılabilmesi için ya konutun turistik veya sınai tesis yapılmak amacı ile parsellenip tapuya şerh verilmesi ya da Bakanlar Kurulu Kararı ile sınai veya turistik önemi yahut hızlı şehirleşme faaliyetleri dolayısı ile İmar İskan Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen sınırlar içinde imar planı ile iskan sahası olarak ayrılan yerlerden olması gerekir. Devamını Oku
İmar planı içinde yer almayan bir taşınmazın arsa olarak nitelendirilebilmesi aşağıdaki koşulların bir arada bulunmasına bağlıdır: - Belediye ya da mücavir alan içinde olmak, - İskana ayrılmış olmak, - Belediye hizmetlerinden yararlanmak, - Meskun yerler arasında yer almak. Devamını Oku
Kamulaştırma Kanunu'nun 13. maddesine göre kamulaştıran idare, takdir komisyonunun belirlediği değeri taşınmaz malikine ödenmek üzere bir bankaya bloke etmek zorunda olup taşınmazın takdir edilen bu değerinden idarece herhangi bir kesinti (KDV adı altında dahi olsa) yapması söz konusu değildir. Devamını Oku
Taşınmazın ilerde uygulanacak imar planı içerisindeki konumu dikkate alınmaksızın mevcut durumu itibariyle değerlendirme yapılır. Devamını Oku
Taşınmaza, yonca gelirine göre (zirai gelir metodu) değer biçilebilmesi için değerlendirme tarihinde taşınmazın yoncalık olması gerekir. Taşınmaz mal yoncalık olmadığına göre, yoncanın münavebe bitkisi olarak kabulü mümkün değildir. Devamını Oku
Dava dilekçesinde faiz istenmemiş olması yeni bir dava ile faiz istenmesine engel teşkil etmez. Davacının dava sırasında faiz talebi reddedilmiş ve davacı bu red kararını temyiz etmemişse artık karar tarihine kadar olan faiz hakkını isteyemez. Bu durumda idare lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Mahkemece karar tarihi yerine kamulaştırmadan itibaren faize hükmedilmesi uygun değildir. Devamını Oku
Bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazdan daha değerli bir yerde bulunan parselin somut emsal alınıp yüksek değer belirlenmiş olması doğru değildir. Devamını Oku
Arazinin gelir esasına göre değerlendirilmesinde resmi mercilerin münavebeye alınan ürünler konusunda verdiği dekar başına gelir, verim ve gider rakamları uygulanır. Her taşınmazda verim ve sair veriler yılına ve kullanılan verilere göre değişik olabilir ise de aslolan ortalama verilere göre değerin belirlenmesidir. Devamını Oku
Mera yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanabilir; tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmada ileri sürdükleri verileri tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun yeterince araştırılması gerektiğinde, köyün kuruluş tarihinin içişleri bakanlığı aracılığıyla araştırılması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir. Devamını Oku
Meraların mülkiyeti hazine'ye, kullanımı ise belediye veya köy tüzel kişiliklerine aittir. Kamu malı olan bu taşınmazlarla ilgili olarak açılan davalarda gerek yürürlükten kaldırılan 766 sayılı tapulama kanunu’nun 31/2. Maddesinde, gerekse 3402 sayılı yasanın 12/3. Maddesinde on yıllık süre ile ilgili bir sınırlama yoktur; bu nedenle işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Devamını Oku
Mera ve yaylaya el atmanın önlenmesini isteme hakkı kural olarak hazine ile yararlanan köy veya belediye tüzel kişiliklerine aittir; davacı tarım ve köyişlei bakanlığının meraya el atmanın önlenmesi davası açma hakkı olmadığından davanın reddine karar vermek gerekir. Devamını Oku
Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlakların özel mülkiyete konu olması, gayesi dışında kullanılması, zamanaşımı uygulanması, sınırlarının daraltılması mümkün değildir. Meralar üzerinde, aidiyet savıyla el atmanın önlenmesi, tapu iptali ve mera olarak sınırlandırma veya tespitin iptali ve mera olarak sınırlandırma davaları açılması mümkündür. Devamını Oku
Mahkeme tarafından yapılacak keşifte, tahsise dayanılıyorsa, tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar marifetiyle tatbik edilmesi, ihtilaflı yeri kapsayıp kapsamadığının saptanması, gayrimenkulün mera olmadığı savında bulunulması durumunda varsa çevre gayrimenkullerin kayıtları da tatbik edilmek suretiyle ihtilaflı yeri ne şekilde okuduğunun, çevre gayrimenkullerle toprak yapısı kıyaslanmak suretiyle, uzman bilirkişiler marifetiyle söz konusu yerin ve niteliğinin tespit edilmesi gerekmektedir. Devamını Oku
Merada keçi otlatılması, hem orman işletme şefliğinin yazısı neticesinde hem de köy ihtiyar kurulu kararlarıyla yasaklanmış olduğundan dolayı dava reddedilmelidir. Devamını Oku
Tapusuz taşınmazın, tmk 713/1. Maddesi hükümlerine dayalı tescil isteği olmakla; bu hükümlere göre, bir yerin tapuya tesciline karar verilmesi için; diğer kazanma koşulları yanında, taşınmazın niteliği itibariyle kazanılmayı elverişli yerlerden olması gerekir. Devamını Oku
4753 sayılı kanun hükümleri uyarınca kurulan ve faaliyet gösteren toprak komisyonları idari nitelikte olmalarına karşın yapmış oldukları belirtmelere karşı açılacak davalarda genel mahkemeler yetkilidir. Esasen mülkiyet uyuşmazlığına ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yerinde çözüme kavuşturulması da mümkün değildir. Devamını Oku
Taşınmazın tesbit dışı bırakılma tarihindeki niteliği, bu yer hakkında tutanak düzenlenip düzenlenmediği ve mera niteliği araştırılarak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Devamını Oku
Kadastro tespiti sırasında nazara alınan 1937 tarih 1093 tahrir numaralı vergi kaydının tesis edildiği tarihten tespit tarihine kadar kazanma süresi ve koşullarının geçip geçmediğinin araştırılması, kazanma koşulları oluşmuş ise 3402 sayılı kadastro kanunu’nun 21.maddesi hükmü göz önünde tutularak davacıya seçimlik hakkının hatırlatılması, belirlediği taşınmaz bölümünün teknik bilirkişi tarafından krokisine işaret edilmesi, bu yer hakkındaki davanın kabulüne geriye kalan bölüm hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekir. Devamını Oku
Tazminat niteliğinde olan kamulaştırmasız el atmaya dayalı dava sonucu hükmedilen meblağlar, Anayasa’nın. 46/son maddesi kapsamı dışında kalmaktadır ve bu meblağlara kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması olanaklı değildir. 3095 sayılı kanun hükümlerinin uygulanması gerekir. Devamını Oku