Son Yazılar

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 1994/1488 K: 1994/1887 T:22.02.1994

Ölüme bağlı tasarruflar şekil bakımından yapıldıkları yer hukukuna veya o hukuki işlemin esası hakkında yetkili olan hukukun ön gördüğü kurallara tabidir. 2675 sayılı yasanın 6. maddesi, ölenin milli hukukuna uygun şekilde yapılan ölüme bağlı tasarruflar da geçerlidir. Ölüme bağlı tasarruf ehliyeti de, tasarrufta bulunanın, tasarrufu yaptığı andaki milli hukukuna tabidir. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2006/540 K: 2006/785 T: 13.2.2006

Meralarla ilgili tahsis belgeleri, fermanlar, temliknameler, mahkeme ilamları ve hüccetleri veya vakfiyeler olabileceği gibi 4753 sayılı Kanun'a göre kurulan toprak komisyonlarınca düzenlenen mera norm kararları da olabilir. Yetkili merci; kadim meranın niteliğini değiştirdiğini, orayı topraksız çiftçiye dağıtılmak üzere rezerv arazi olarak ayırdığını bir kararla belirtmediği sürece; aynı yerde bir kısım taşınmazı mera olarak tahsis etmesi, o kısım dışında kalan kadim meraların meralık niteliğini ortadan kaldırmaz; belirtilen esaslar çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilemez. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2004/6220 K: 2004/6412 T: 30.9.2004

Davalı belediye dava konusu yapılan yörenin imar planı kapsamına dahil edildiğini, davacı köyün bu yerlerde üstün hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemekle; hukuki anlamda muaraza yaratmış olur ki; müdahale, fiili olabileceği gibi somut olayda olduğu gibi hukuki veya sözlü de olabileceğinden; mahkemece davalı belediyenin davacı köyün müşterek kullanım hakkına el atmasının önlenmesine karar verilmesi gerekir Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/8241 K: 2003/9068 T: 25.12.2003

Kural olarak ölmüş bir kişiye karşı açılmış davaya o kişinin mirasçılarına tebligat yapılmak suretiyle, mirasçılarına karşı devam edilemez; ancak, somut olayda, ölü ş. dışında başka şahıslarda davalı olarak belirtilmiştir. Bu nedenle bu kimseler hakkında açılmış olan davanın hukuki varlıktan yoksun sayılması mümkün değildir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2005/1211 K: 2005/4381 T: 5.5.2005

Meraya el atma davalarında eylemin sabit olması ve tahrip edilmiş mera bölümlerinin bulunması halinde bu bölümlerin eski hale getirme masraflarını mülkün sahibi olan hazinenin istemesi yasaya uygun ise de, mahrum kalınan ot bedelini meranın mutasarrıfı olan köy yada belde temsilcileri talep edebilir. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 1996/8026 K: 1996/9124 T:25.09.1996

Muris ile mirasçının, mirasın açıldığı tarihte ayrı ayrı devletlerin uyruğunda bulunması halinde; mirasla ilgili uyuşmazlıkların çözümünde Devletler Hususi Hukuku ile ilgili kuralların uygulanması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti’nin benimsediği sisteme göre, bir Türk vatandaşına, bir yabancının mirasçı olabilmesi için; o kimsenin memleketinde; kendi vatandaşlarına bir Türk'ün mirasçı olabileceğinin kabul edilmiş olması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1997/2-129 K: 1997/360 T:16.04.1997

Mirasçı olabilmek için murisin vefatında mirasçılığa ehil olarak sağ olmak lazımdır. Ehliyet Medeni Kanunun 8. maddesinde kurala bağlanan hak ehliyeti olup, ancak kanunların müsaade ettiği nispette sonuç doğurur. Şu halde bir kimsenin miracı olabilmesi için mirasın açıldığı tarihteki hukuki durumu önemlidir. Mirasın açıldığı anda mirasçı olmayan kimsenin sonradan statüsünün değişmesi miras iktisap eden diğer mirasçıların haklarını azaltmaz. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2000/5883 K: 2000/7449 T: 05.06.2000

En önemli nokta 28.5.1927 günlü 1062 sayılı kanunda ifade edildiği üzere idari karar veya istisnai kanunlarla Türk uyruklular bakımından mülkiyet haklarının kısmen veya tamamen sınırlanıp, sınırlanmadığının daha açık bir ifade ile fiili durumun belirlenmesidir. Yabancı ülke mevzuatında bir engel olmamakla beraber Türk Vatandaşlarının o ülkede taşınmaz mal edinmeleri şu veya bu biçimde fiilen engelleniyorsa, Tapu Kanununun 35. maddesinde açıklanan edinme engelinin bulunmadığını söylemek mümkün değildir. Devamını Oku

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1995/7310 K: 1995/8188 T: 11.7.1995

Arsaların emsal satışlara göre satış değerinin belirlenmesindeki yöntem; değerlendirme tarihinden önceki emsal satış fiyatına DİE endekslerinin gayrimenkul fiyatlarına yansıyan bölümünün uygulanması suretiyle değerlendirme tarihi itibariyle emsalin fiyatını bulmak, bundan sonra emsalin dava konusu taşınmazla karşılaştırmasını yapmak, bu karşılaştırma sonucu dava konusu taşınmazın emsale göre üstün ve eksik yönlerini dikkate almak, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihindeki değerini bulup gereken hallerde İmar Kanunu'nun 18. maddesinin 2. fıkrası hükmü uyarınca taşınmazın bulunan bu değerde düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirim yapmak ve bu suretle sonuca varmaktır. Devamını Oku

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1995/7337 K: 1995/9563 T: 3.10.1995

Emsal satış tarihinden değerleme tarihine toptan eşya fiyat endeksi uygulanmak suretiyle getirildikten sonra bulunan değerin karşılaştırmaya esas alınması gerekirken aslında taşınmazın değerini düşürecek olan imar uygulaması yapılmamış olması keyfiyetinin değer artırıcı bir unsur olarak görülüp bu yüksek değer üzerinden misli karşılaştırma ile dava konusu taşınmazın değerinin bulunması doğru değildir. Devamını Oku