Son Yazılar

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/1353 K: 2014/3422 T: 14.3.2014

Önalım hakkı kullanıldıktan sonra satıcının kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ve tapu iptali ile tescil istemiyle açtığı davanın davalı tarafından muvazaalı olarak kabulü sonucunda davanın kabul edilmesi ve payların satıcılar adına tesciline karar verilmesi de doğmuş olan önalım hakkını ortadan kaldırmaz. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2011/8819 K: 2011/9214 T: 20.9.2011

Yapılan ihalenin kesinleşmesiyle satış sözleşmesi tamamlanmış olduğundan davacının bu pay satışına yönelik olarak önalım hakkını kullanmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Zira satın alınan payın alıcı davalı adına tapuda tescil edilmesi edinilen ayni hakkın üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesi açısından önem arz eder. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/822 K: 2014/5766 T: 5.5.2014

Davacı usulüne uygun olarak diğer davacının açtığı önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasına asli müdahil olarak katıldığından davasının esastan incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.Dava konu taşınmazdaki payın satışı işlemine karşı satıcının eski eşi tarafından tasarrufun iptali davası açılmıştır. Önalım hakkı gerçek satışlarda kabul edileceğinden satışın iptali halinde önalım hakkından bahsedilemez. Mahkemece ilgili tasarrufun iptali davasının sonucunun beklenmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2014/824 K: 2014/8190 T: 26.5.2014

Davacı, şufa davasının yargılaması sırasında dava konusu yeri 2002 yılında satın aldığını ancak tapu devrinin 2010 yılında gerçekleştiğini, dava konusu taşınmazı 9 yıldır ekip biçtiğini, üzerine ağaçlar diktiğini beyan etmiştir. Hal böyle olunca mahkemece; önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile alıcı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisinin kurulmuş olduğu nazara alınarak, taraflarca bildirilen tüm delillerin usulünce toplanması, davacının talebinin sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde değerlendirilerek hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/13397 K: 2014/1359 T: 4.2.2014

Asli müdahale talebinde bulunanın davaya konu taşınmazda paydaş olması sebebiyle yasal önalım hakkı bulunmaktadır. Asli müdahilin satıcı paydaşın oğlu olması önalım hakkını kullanmasında kötü niyetli olduğunu göstermez. Ayrıca, TMK'nın 733/3 maddesi uyarınca 8.8.2011 tarihinde yapılan pay satışı ile ilgili asli müdahile yapılmış bir noter bildirimi bulunmamaktadır. Bu durumda dava 2 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/18958 K: 2016/5114 T: 26.4.2016

5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'na dayanarak önalım hakkının kullanılması ile ilgili olarak da TMK'nın 732 vd maddelerinin esas alınması düzenlendiğine göre, davalı davaya konu taşınmazı edinmesinden sonra davacıyı satın almasına dair TMK'nın 733/3 maddesi uyarınca noter bildirimi ile bilgilendirmemiştir. Davacının davalının edinimini noter bildirimi dışında bir yolla öğrenmesinin hak düşürücü sürenin işlemesine bir etkisi bulunmamaktadır. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2013/6-494 K: 2014/153 T: 26.2.2014

Davacı ve davalıya pay satan dava dışı kişiler arasında 16.10.2009 tarihinde düzenlenen miras taksim sözleşmesinde yer verilen, "işbu miras taksim sözleşmesindeki mirasçı taraflar kendi hisselerine düşen payı bir başkasına satmak isterse iyi niyet gereği öncelikle diğer mirasçılara satın alma teklifini yapmakla yükümlüdür ifadesiyle sözleşmeye dayalı önalım hakkı düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu'nun 213/3 maddesi hükmü gereği yazılı şekilde yapılmış bu önalım sözleşmesi geçerli olup, tarafları bağlar Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2009/6-32 K: 2009/69 T: 11.02.2009

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girdikten sonra; TMK.m.733’de diğer paydaşlara noter bildirim yükümlülüğü getirilmiş ve satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle önalım hakkının düşeceği esası getirilmiştir. TMK.734.maddesi uyarınca da dava değerinin tapuda gösterilen satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderleri olduğu kabul edilmiştir. Böylece davaların kısa sürede açılıp, sonuçlandırılması amaçlanmıştır. Bu nedenle de tapuda gösterilen satış bedelinin esas alınması gerekmektedir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2009/5193 K: 2009/6020 T: 23.06.2009

Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralıyla bağdaşmaz. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2009/4009 K: 2009/9055 T: 27.10.2009

Her ne kadar mahkemece taşınmazda fiili bir taksim bulunmadığı, tüm paydaşların belli ve muayyen bir yeri olmadığı görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bu değerlendirme yukarıda belirtilen esaslara uygun düşmemektedir. Zira eylemli kullanma durumu, taşınmaz üzerinde paydaşlarca taksim edilerek kullanılagelen bir durumun varlığı ve bu kullanma biçimine değer verilmesi, önalım hakkına konu paya tekabül eden yerin de davalıya satıldığının davacı tarafından bilinip bilinmemesi önem kazanmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2005/6968 K: 2005/8098 T: 13.09.2005

İsteğe baglı acık artırma suretiyle yapılan satışlarda diğer paydaşlar yönünden Borçlar Kanunu'nun 225/2. maddesi hükmü gereği satış sözleşmesi açık artırma yapılmakla gerçekleşmiş olacağından açık artırma tarihi itibariyle doğan önalım hakkının alıcıya karşı kullanılması gerekir. Dava ise payını satan paydaşa karşı açıldığından Maliye Hazinesi'nin bu davada davalı sıfatı bulunmamaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2002/942 K: 2002/2526 T: 09.04.2002

Şufalı pay 4.11.1999 tarihinde yapılan ihtiyarı ihale ile davalıya satılmıştır. Bu satış resmi memur huzurunda yapılan satış akdi yerine geçer ve Borçlar Kanununun 225.maddesinin 2.fıkrası uyarınca bu ihale ile satış akdi tamamlanmış olur. Bundan sonra mülkiyetin geçmesi için gerekli tescil işlemi, satış akdinin tamamlanmasının bir unsuru değildir. Şufa hakkının ihale tarihi dikkate alınmak suretiyle kullanılması gerekir. Satışın ihale yolu ile yapılmış olması, davacının mutlaka bu satıştan haberdar olduğu anlamına gelmez. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2003/6964 K: 2003/8020

Tapudaki pay satışı ile birlikte doğan önalım hakkının özel hukuktan doğan bir hak olması sebebiyle kullanılması hak sahibinin iradesine bağlıdır. Haktan feragat, niteliği itibariyle hukuki sonuç doğuran tek taraflı bir hukuki muameledir. Medeni Kanunun bu konuya ilişkin 733.maddesindeki düzenlemeye göre belirli bir satışta önalım hakkını kullanmaktan vazgeçme yazılı şekle tabidir ve satıştan önce veya sonra yapılabilir. Devamını Oku

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2016/28894 K: 2018/2496 T: 14.3.2018

Somut olayda, önalım davası ortaklığın giderilmesine dair kararın kesinleşmesinden sonra açılmış olup, anılan davada henüz tapuda iptal ve tescile dair herhangi bir hüküm verilmediğinden ve dolayısıyla önalım hakkı cebri icrayı engellemeyeceğinden, mahkemece satış işlemlerinin durdurulmasına karar verilmesi yerinde değildir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/4628 K: 2014/8878 T: 2.7.2014

Dosya arasındaki tedavüllü tapu kayıtları ve akit tablosuna göre davaya konu taşınmaz üzerindeki muhdesatın (dava konusu avlulu kargir evin) önce paylı maliklerden Ş. S.'ye ait olduğu sabittir. Önalım davasına konu 1/2 Ş. S. payının davalı D. Ç.'e muhdesatla birlikte satıldığının ve davacının D. Ç.'e karşı açmış olduğu şuf'a davasının kabulüyle de muhdesatın artık davacı N.'e döndüğünün kabulü gerekir. Bu sebeple davacının davalılardan şerh lehtarı D. Ç. aleyhine açmış olduğu şerhin terkini davasının kabulü gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/4011 K: 2014/9348 T: 11.7.2014

Davalı her ne kadar tapuda satış olarak gösterilen işlemin kooperatife üye olması için peşin ödemesi gereken aidat bedeline mahsuben devralındığını savunmuş, gerçek bir satış olmadığından önalım hakkı doğmadığını bildirmiş ise de tapudaki resmi işlemin tarafı olup üçüncü kişi konumundaki davacıya karşı kendi muvazaasına dayanamaz. Öte yandan, payın şirkete ayni sermaye olarak konulduğu da kanıtlanamamıştır. Mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2018/2136 K: 2018/9207

Önalım davasında, mahkeme ilamı satış akdi yerini almaktadır. Tescile ilişkin kararın kesinleşme tarihine göre de dava süresi dikkate alınır. Davalı şuf'alı payı cebri tescil davası sonucu iktisap etmiştir. Mülkiyet hakkı cebri tescil ilamının kesinleşmesi tarihinde davalıya geçeceğinden şuf'a hakkı da bu tarihten itibaren doğacaktır. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2011/3325 K: 2011/6125 T: 10.5.2011

Taşınmaza ilişkin şufa sözleşmesininyazılı şekilde yapılması yeterlidir. Bu durumda şufa akdinin oluşmadığını ileri sürmek usulsüzdür. Kimse sicilde var olan bir kaydı ve bu kaydın bağlı olduğu evrakı müsbiteyi incelemediği hususunda iyiniyet iddia edemez. Tapu sicil müdürlüğüne gelip taşınmazı satın alan ve bu taşınmaz üzerinde kira akdi şerhini gören davalın kira akdini incelemediği iddiası iyi iyiniyetli kabul edilemez. Bedelde muvazzaya ilişkin iddiası ise akdin tarafalarının bedelde muvazza iddiaları dinlenemeyeceğinden davanın kabulü gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/12797 K: 2017/3137 T: 18.4.2017

Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2012/6-371 K: 2012/563 T: 12.9.2012

Davalı Belediye maliki olduğu parseldeki çekişmeye konu payını, 2981 sayılı kanun uyarınca, gecekondusu bulunan davalıya gecekondusunun yolda kalması nedeniyle yasa gereği tahsisen temlik etmiştir. Her ne kadar tahsis karşılığında bir bedel alınmışsa da, işlemin niteliği gözetildiğinde gerçek bir satım aktinden söz etmek mümkün değildir. 2981 sayılı yasanın kapsadığı hükümler kamu düzenine ilişkin olduğundan, tahsisi veya tescili daha evvel yapılmış paydaşın, sonradan tahsis yapılan kişi aleyhine şufa davası açması doğru olmayacaktır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/15910 K: 2014/2430 T: 25.2.2014

Önalım davasına konu payın dair bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir 3. şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış sebebiyle önalım hakkını kullanması TMK'nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/3127 K: 2013/4971 T: 1.4.2013

Davalı tanıklarından davalıya pay satan şahıs dışındaki tanıklar fiili taksime ilişkin görgüye dayalı bilgileri olmadığını beyanla davalıdan duydukları şeklinde beyanda bulunmuşlar. Davalı tanığı taksimin hisse satışından önce yapıldığını beyan etmiş ise de, keşif tutanağından ve keşif sonrası düzenlenen rapor ve krokilerden taşınmazın fiilen taksim edildiği anlaşılamamaktadır. Yerel bilirkişi, tanık beyanları, bilirkişi raporu ve diğer bilgi ve belgelerden davalının fiili paylaşım savunmasını kanıtlayamadığı anlaşıldığından, mahkemece işin esası incelenerek davacıya önalım bedelini yatırması için süre verilmesi, daha sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerekir. Devamını Oku