Son Yazılar

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1998/7150 K: 1998/14148 T: 30.12.1998

HGK. nun 20.5.1992 tarih 1992/16-103/339 ve 27.10.1993 tarih 1993/8-456/686 sayılı kararlarında da açıklandığı gibi nizalı taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmış ve dava konusu parsel orman tahdidi dışında bırakılmış ve vergi kaydının nizalı taşınmazı orman gösteren yönünde eylemli orman bulunmakta ise, bu yerin iktisabı için zilyetliğin, orman tahdidinin kesinleştiği tarihten tespit tarihine kadar 20 yıla ulaşması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2001/10885 K: 2002/1619 T: 04.03.2002

Eylemli orman olan kesimlerin yine orman olarak kabulü gerektiği gözetilerek, dayanak tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiğinden, yöntemince zemine uygulanıp, miktarı ile geçerli kapsamı tayin olunmalı; asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmeli; tüm deliller birlikte değerlendirilip, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2001/349 K: 2001/1245 T: 19.02.2001

Mera olarak kabul edilen kesimin üzerinde eylemli olarak orman bitkilerin varlığı belirlenmiştir. Bu durumda eylemli orman olan kesimin memleket haritasında orman görülmemesi bu olguyu değiştirmez. Zira, küçük alanların bazen haritada gerçek niteliğini belirler şekilde gösterilmediği bilinmektedir. Eylemli orman olduğu taşıdığı bitkilerle belirlenen parselin kısmen mera olarak kabulü doğru değildir. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2015/10305 K: 2015/9095 T: 13.10.2015

Eylemli orman olarak Orman Yönetimine tahsis edilen taşınmazların orman niteliğiyle Hazine adına tescili gerekeceğinden, tahsis edilen yerlerden olduğu veya tespit tarihi itibariyle eylemli orman olduğunun belirlenmesi halinde davanın reddine, aksi durumda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2012/6990 K: 2012/15531 T: 20.12.2012

İmar parselleri hakkında imarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olması ve Hazine adına tescil yönünde hüküm kurulmamış olması doğru olmadığı gibi, kök parsel kapsamında kalan ve teknik bilirkişinin krokisinde A ve B harfleri ile gösterilen yolda kalan kısımların kabul kapsamı dışında bırakılmış olması da yerinde değildir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2011/10617 K: 2011/12177 T: 05.12.2011

İmar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanaksız kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın ise iptalinin gerekeceği ve kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2012/3794 K: 2012/4295 T: 12.04.2012

Çekişmeli taşınmazın dayanağı olan idari işlemin idari yargıda iptal edilerek kesinleştiği, böylece taşınmaza ait sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğü sabittir. Öyleyse; sicil kaydının iptal edilerek önceki geometrik ve mülkiyet durumunun ihyasına verileceğinde kuşku yoktur. Ancak; böyle bir davayı açması gerekli olan kişinin imar öncesi taşınmazda mülkiyet sahibi olması icap eder. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2012/8901 K: 2012/15949 T: 27.12.2012

Taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ile davacı yararına takdir edilecek avukatlık ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de yerinde değildir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2013/1294 K: 2013/2780 T: 27.02.2013

İmar uygulamalarının dayanağını teşkil eden idari işlemlerin idari yargı yerince iptal edilmeleri durumunda, hak sahiplerine, kadastral parsellerin ihyası suretiyle kaydın eski hale döndürülmesini isteme olanağı doğar. O halde, davada yıkım isteğide bulunduğundan, muhtesatın yıkımı halinde telafisi imkansız zararın doğacağı gözetilerek, davacıya, kadastral parselin ihyası yönünde dava açması için önel verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2008/15-28 K: 2008/88

Belediyelerce, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18.maddesi hükümleri gereğince, gerçekleştirilen parselasyon (şüyulandırma) işlemlerinin idari bir karara dayandıkları, bu karar ve işlemler kesinleştikten sonra kadastral mülkiyet durumunun, İmar Kanunu’nun belirlediği yeni bir mülkiyet durumuna dönüştüğü; ilgililerin, bu uygulamaya yönelik, salt imar uygulaması işlemlerindeki haksızlık ve usulsüzlüklere dayalı taleplerini içeren davaların görülme yerinin idari yargı olduğu ve bu tür taleplerin adli yargı yerinde dinlenilirliği olmadığı, kuşkusuzdur. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2005/02633 K: 2005/03122 T.21.03.2005

Orman kadastrosunun kesinleştiği yerlerde, on yıllık hak düşürücü süre içinde, ancak tapuya dayanılarak orman kadastrosunun iptali istenebileceği, somut olayda, davacı köy tüzel kişiliği, tapu kaydına dayanmayıp kadim mera iddiasına dayandığından, yasanın açık hükmü karşısında bu iddiaya değer verilemez. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2004/2248 K: 2004/6390 T.21.6.2004

Kadastro tesbitine itiraz davasında, çekişme konusu parselin bilirkişi krokilerinde yer alan bir bölümünün orman olarak tescili yolunda davacılar lehine usuli kazanılmış hak oluşmakla; hazine adına, çekişme konusu parselin orman sayılan ve taşlı alan olarak belirlenen kısımlarından artakalan bölümünün payları oranında tesbit gibi davalılar adına tesciline karar verilmesi gerekir. Devamını Oku