Son Yazılar

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2011/11622 K: 2012/456 T: 25.01.2012

Mahkemece imar parselleri hakkında imarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olması doğru olmadığı gibi kadastral parsel kapsamında kaldığı anlaşılan ve krokide (B) harfi ile gösterilen “park” ın kabul kararı dışında bırakılması da isabetsizdir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1994/1514 K: 1994/1963 T: 18.02.1994

İmar Yasanına göre; belediyeler tarafından gerçekleştirilen şuyulandırma (parselasyon) işlemleri, idari nitelik taşıyan işlemlerdendir. Bu türdeki işlemlere karşı idari yargı yerinde dava açılır ve işlemin iptali sağlanırsa, buna göre oluşturulan imar tescilleri sebepten ve illetten yoksun hale gelir ve geçmişi de kapsayacak şekilde yolsuz tescile dönüşür. Böyle bir durumun ortaya çıkması ile de kadastral mülkiyet durumunun ihyası (eski haline getirilmesi) ve kadastral mülkiyete dayanılarak adli yargı yerinde elatmanın önlenmesi davalarının açılabilmesi olanağı doğar. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2007/1510 K: 2007/2401 T: 08.03.2007

Bu belirlemeye göre davanın kabulü halinde kadastral parselin bir bölümünün imar parselleri olarak sicil kayıtlarının ayakta kalacağı, diğer bölümünün ise kadastral parsele dönüşeceği açıktır. Bu durumun ise kamu düzeniyle ilgili tapu sicillerinin tutulması ilkesine aykırı düşeceği izahtan varestedir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2011/1539 K: 2011/2647 T: 09.03.2011

Bu tür uygulamalarla oluşan kayıtlarının iptali isteğiyle açılan davalar, kayıtların oluşumuna esas alınan, diğer bir söyleyişle tapu kaydının illeti ve sebebi sayılan idari kararın değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağından, idari karar idari yargı yerinde ortadan kaldırılmadıkça genel yargıda tapu sicilindeki gerekli düzeltmenin yapılabilmesi mümkün değildir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2011/1777 K: 2011/3123 T: 17.03.2011

Davacının dava tarihi itibariyle davasında haklı olduğu, hem idari işlemin iptalinden sonra geri dönüşüm işleminin hem de ikinci imar uygulamasının yargılama sürerken gerçekleştirildiği anılan idari işlemin kamusal bir tasarruf olduğu ancak davalı Hazinenin davaya karşı koyduğu sabittir. Bu durumda yargılama giderlerinden davalıya yükletilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2011/276 K: 2011/5627 T: 10.05.2011

Parselasyon gibi uygulamalarla oluşan kayıtlarının iptali isteğiyle açılan davalar, kayıtların oluşumuna esas alınan, diğer bir söyleyişle tapu kaydının illeti ve sebebi sayılan idari kararın değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağından, idari karar idari yargı yerinde ortadan kaldırılmadıkça genel yargıda tapu sicilindeki gerekli düzeltmenin yapılabilmesi mümkün değildir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2012/312 K: 2012/685 T: 01.02.2012

İdari işlemin iptali isteğinin reddedilmesi durumunda sicilin illetini teşkil eden idari işlemin hukuksal varlığını koruyacağı ve bu nedenle kadastral parselin ihyası cihetine gidilemeyeceği, dolayısıyla davanın reddi gerekeceği, aksi durumda idari işlemin iptalinin kesinleşmesiyle sicilin dayanaksız kalacağı ve yolsuz tescile dönüşeceği kuşkusuzdur. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2012/12953 K: 2012/12235 T: 05.11.2012

Dava, kadastral parselin ihyası isteğine ilişkindir. Buna göre, tapu kütüğündeki tescilin idari karara dayanması ve idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilmesi karşısında imar şuyulandırması sonucu oluşan imar parsel sicillerinin illetten mücerret hale geldiği, bir başka ifade ile imar parsellerinin hukuki dayanağının ortadan kalktığı ve kayıtların yolsuz tescil durumuna düştüğü açıktır. Bu durumda, hak sahibi tapu kütüğündeki kaydın iptali ya da tashihi için genel mahkemede (adli yargı yerinde) dava açabilme olanağına kavuşur. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2012/16674 K: 2013/4331 T: 26.03.2013

Komşu taşınmaz malikinin veya o taşınmazda mülkiyetten başka ayni hak sahibi olup ta zarar gören kimselerin taşınmaza elatıldığını öğrendikleri tarihten itibaren 15 gün içerisinde itiraz etmeleri, yapı malikinin iyiniyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır. İtiraz hiçbir şekle bağlı değildir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2013/1058 K: 2013/4933 T: 04.04.2013

Bir kimsenin çaplı taşınmaza yapılanmasında iyiniyetli olduğunun kabul edilebilmesi için mutlak surette Belediyeye, Tapu Sicil Müdürlüğüne veya Kadastro Müdürlüğüne yazılı olarak başvurması, oradan görevlendirilecek harita mühendisi veya fen memuru sıfatını taşıyan teknik bilirkişi marifeti ile çap kaydının kapsamının belirlenmesi bu hususlarında belgelendirilmesi zorunludur. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/7933 K: 2013/9406 T: 20.06.2013

Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/315 K: 2003/323 T: 30.04.2003

Taşkın yapıdan inşaat ve imalattan kasıt, taşınmaza sıkı ve devamlı surette bağlı olan esaslı yapılardır. Diğer bir söyleyişle taşan yapının tamamlayıcı parça (mütemmim cüz) niteliğinde olması gerekir. Onun, taşınmazın altında veya üstünde yapılması zeminde veya üstten sınırı aşması, arasında madde hükmünü uygulaması açısından hiçbir fark yoktur. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/586 K: 2005/608 T: 25.10.2005

Arzın bütünleyici parçası olan taşkın yapı üzerinde davalı dışındaki paydaşların da payları oranında mülkiyet hakları bulunduğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece yapılması gereken, 10 parselin davalı dışındaki maliklerinin de davaya katılmaların sağlamaktır. Açıklanan nedenle usul ve yasaya aykırı olan direnme kararı bozulmalıdır. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2006/62 K: 2006/92 T: 22.03.2006

Taşkın yapı ile iki komşu taşınmaz fiilen birleşmekte, iktisadi bir bütün oluşturmaktadır. Olayın bu özelliği itibariyle taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa kabul edildiği üzere taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Bu durumda taşınmazların miras yoluyla veya temliken intikal etmesi halinde yeni maliklerde maddede belirtilen haklardan yararlanabildikleri gibi borçlardan da sorumlu tutulurlar. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2006/63 K: 2006/116 T: 29.03.2006

Medeni Kanunun 725. maddesinde iyiniyetin tanımı yapılmamış ise de, bu maddede deyimini bulan iyiniyet, sübjektif iyiniyettir. Burada kural taşkın yapı sahibinin, tecavüz ettiği taşınmazın başkasının mülkü olduğunu ya da yapısının başkasının arsasına taştığını bilmemesi veya kendinden beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine rağmen bilecek durumda olmamasıdır. Görülüyor ki açıklanan iyiniyet, kusursuz bilgisizlik anlamındadır. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2006/362 K: 2006/454 T: 21.06.2006

Türk Medeni Kanunu'nun 725 (651) maddesinde ifadesini bulan iyiniyet, subjektif iyiniyettir. Burada uygulanması gereken kural, taşkın yapı sahibinin tecavüz ettiği taşınmazın, başkasının mülkü olduğunu yada yapısının başkasının arsasına taştığını bilmemesi veya kendisinden beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine rağmen bilecek durumda olmamasıdır. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2009/68 K: 2009/149 T: 29.04.2009

Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 719 md.sine göre "...Taşınmazın sınırları, tapu planları ve arz üzerindeki sınır işaretleriyle belirlenir." Davalılar taşınmazları kadastrodan sonra, yani çapa bağlandıktan sonra edindiklerine göre, davalıların iyi niyetli olduklarının kabulü mümkün değildir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2013/17754 K: 2014/2177 T: 11.02.2014

Davalının haricen satın almadan kaynaklanan kişisel hakkını bayiine (haricen satın aldığı) yöneltebileceği, davalı bakımından 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 725.maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmediği, her ne kadar mahkemece yıkımın fahiş zarar doğuracağı kabul edilmiş ise de, belirlenen bina bedellerine göre yıkımın fahiş zarar doğurmayacağı anlaşılmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2013/16926 K: 2014/2234 T: 12.02.2014

Çapa bağlı taşınmazlarda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı olmayan ve başkasının taşınmazına bilerek bina inşa eden davalı iyiniyetli olamayacağından Türk Medeni Kanununun 722, 723, 724 ve 725. maddelerinin olayda uygulama yeri bulamayacağı kuşkusuzdur. Ne varki, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/9193 K: 2015/845 T: 22.01.2015

Taşkın yapıda tescil talebinde bulunulabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır; a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır. b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır. c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir. d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/557 K: 2015/1135 T: 05.02.2015

Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur. Devamını Oku