Son Yazılar

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2017/3048 K: 2017/9712 T: 26.12.2017

Önalım hakkına konu payın dava sırasında bir başka kişiye veya satışı yapan paydaşa satılması halinde davacının seçimlik hakkı olduğundan dilerse davayı yeni satın alan şahsa yöneltir, dilerse davasını tazminata dönüştürerek davalı hakkındaki davasını devam ettirir. Bu sebeple davacıya seçimlik hakkını kullanması için süre verilmelidir. Önalım hakkına dair payın satış yapan önceki paydaşa dönmesi davacının ilk satışla doğan önalım hakkını kullanmasına engel değildir. Önalım davası açıldıktan sonra davaya konu payı satın alan kimse önalım davasının açıldığını bilerek kötü niyetle iktisap etmişse davacı daha düşük ise ilk satış sözleşmesindeki satış bedeli ile, aksi halde son satış bedeli ile sorumludur. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/3167 K: 2016/5473 T: 4.5.2016

Önalım hakkı müşterek mülkiyette pay satın alana karşı kullanılır, dava da onun aleyhine açılır. Satış tapuya tescil ile vaki olacağından tapu ile payı kim iktisap etmiş ise ona karşı önalım hakkı kullanılacaktır. Davadan önce bir çok satış olmuşsa önalım davası en son satın alana karşı açılacaktır. Çünkü dava, önalıma konu paya dair tapu kaydının iptalini de amaçladığından kayıt sahibi aleyhine açılması zorunludur. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/14472 K: 2014/3638

Taşınmazda davacı ve davalının ayrı ayrı kullanımında olan bağımsız bölümler bulunmakta olup, davalı tasarrufundaki bağımsız bölüm payını devraldığı önceki malikin kullandığı bağımsız bölümdür. Davalıya payını devreden satıcının kullanımında olan bağımsız bölümün davalı tarafından satış yoluyla edinilmiş olup, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/14767 K: 2014/542

Önalım davasında davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş ve bu iddiasını kanıtlamak için tanık deliline dayanmıştır. Bu nedenle mahkemece davacının gösterdiği tanıklar dinlenmeli, ayrıca varsa davacının ve davalının diğer delilleri toplanarak öncelikle muvazaa iddiasına ilişkin uyuşmazlık çözülmelidir. Önalım bedelinin belirlenmesinden sonra ise Harçlar Kanununun 30. maddesi uyarınca eksik harç var ise tamamlanması için davacıya süre verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/14713 K: 2015/1438

Bedelde muvazaa iddiasının kanıtlanması halinde belirlenen bedel ile tapu satış harcı ve masrafları, aksi halde TMK’nın 734. maddesi uyarınca dava konusu payın satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafın toplamından oluşan önalım bedelinin hükümden önce belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için davacıya süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/10752 K: 2015/9288

Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Davacı tanıklarının davalı ile pay satanlar arasındaki ilişkiye dair herhangi bir bilgileri olmaması nedeniyle bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamamıştır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/9695 K: 2017/1504 T: 28.2.2017

Keşifle belirlenen bedel, bedelde muvazaa iddiasını tek başına kanıtlamaya yeterli olmayıp davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Dolayısıyla, davacı bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır. Bu nedenle, mahkemece davaya konu payın satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafın toplamından oluşan önalım bedelinin hükümden önce belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için davacıya süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2014/292 K: 2015/1544

Dava konusu taşınmazda 1/3 payı 14.01.2008 tarihinde tapuda 90.000,00TL satış bedeli göstererek satın alan davacının, aynı taşınmazda 1/3 payı 11.05.2011 tarihinde 27.000,00TL satış bedeli göstererek davalının satın alması durumunda davacının tapuda gösterilen 27.000,00TL satış bedeli üzerinden şufa hakkı kullanmak istemesinin hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyeceği. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2014/356 K: 2016/491 T: 6.4.2016

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, önalım bedelinin belirlenmesinde tapudaki satış bedelinin mi yoksa temlik tarihi itibariyle hesaplanan (davalının ödediğini iddia ettiği) gerçek bedelin mi esas alınması gerektiği noktasında toplanmakta olup; Kurulda yapılan görüşmeler sonunda çoğunlukça, dosya içeriği ve toplanan deliller uyarınca TMK'nın 734.maddesinde düzenlendiği ve Özel Daire bozma kararında belirtildiği gibi önalım bedelinin belirlenmesinde esas alınacak satış bedelinin tapudaki satış bedeli olarak anlaşılması gerektiği kanaatine varılmıştır. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2011/8560 K: 2011/13386

Önalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamını önalım bedeli olarak depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delil ile kanıtlayabilir. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2014/6-315 K: 2015/1744 T: 24.6.2015

Müşterek mülkün hissedarı, hissesini karı ve kocaya evlada veyahut akrabaya temlik etmesi halinde şeklen satış akdi bulunsa bile Medeni Kanunun hakiki satışlarda kabul eylediği şufa hakkının cereyan etmeyeceğine dair kuralın, uygulanabilmesi için, pay satışının davalının evlat edinilmesine karar verildiği tarihten sonra olması gerekmektedir. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2010/20143 K: 2011/2739

Davacı, şufa davasını 14.12.2007 tarihinde açmıştır. Şufa davası açılmakla aynı şartlarla taşınmazı satın almaya rıza göstermiş sayılmalıdır. Yani davacı 6.1.2007 ve 7.1.2007 tarihinde konan asfalt katılım payı şerhi konmuş taşınmazı bu haliyle almayı kabul etmiş sayılır. Bu durumda asfalt katılım payından davacı sorumludur. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/12840 K: 2016/590 T: 20.1.2016

3194 Sayılı İmar Kanununun 16. maddesiyle belediye ve mücavir alan hudutları içindeki taşınmazların ifrazının Belediye Encümenlerince, bu alanların dışında bulunan taşınmazların ifrazlarının ise İl İdare Kurullarınca onaylanması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Aynı maddenin son fıkrasına göre belirlenen bu esasların paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında da uygulanması gerekmektedir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/16577 K: 2016/2891 T: 7.3.2016

Aynen bölünerek paylaştırma (taksim) halinde teknik bilirkişiye ifraz (taksim) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz Belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise Belediye Encümeninden karar alınmak suretiyle belediyeden, Belediye dışında ise İl İdare Kurulundan İmar Yasası ve Yönetmeliğine göre bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulur. İfraz projesinde kimlere nerelerin verileceği konusunda paydaşlar anlaşamazlar ise hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/1481 K: 2016/4627 T: 18.4.2016

Paydaşlığın giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ve tarım arazilerinin niteliği ile imar mevzuatına göre aynen taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2017/9317 K: 2018/57 T: 15.1.2018

Aynen taksim isteyen hissedarlara süre verilerek Kat Mülkiyeti Kanununun 12. maddesinde belirtilen eksikliklerin giderilmesi suretiyle paydaş ve bağımsız bölüm itibariyle herbir müşterek malike/paydaşa en az bir bağımsız bölüm verilerek kat mülkiyeti oluşturulması ve bağımsız bölüm ve daireler arasındaki değer farkının ise ivaz ilavesiyle denkleştirilmesi mümkün bulunmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/1816 K: 2018/2164

Taşınmazın bulunduğu alanın 6360 sayılı yasa gereği Büyükşehir Belediyesi olduğu, bu yasanın ilgili maddesi ile köylerin mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katıldıkları anlaşıldığından, dava konusu taşınmazda aynen taksimin mümkün olup olmadığının ilgili belediyeden sorularak, gelen cevabi yazı sonucuna göre hüküm verilmesi gerekir Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2014/14-469 K: 2015/2492 T: 6.11.2015

6537 Sayılı Kanun'un 9. maddesiyle 3083 Sayılı Kanun'un 13. maddesinin son fıkrasının son cümlesinin yürürlükten kaldırıldığından toplulaştırma kapsamında olan davaya konu taşınmazlarda ortaklığın giderilmesine karar verilebilmesi mümkün hale gelmiştir. Hal böyle olunca bu son yasa değişikliği nedeni ile mahkemenin davacıların davaya konu taşınmazlarda ortaklığın giderilmesi talebinin kabulüne dair direnme kararı usul ve yasaya uygundur. Devamını Oku

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2007/3686 K: 2007/6261 T: 15.5.2007

Dava, Kamulaştırma Kanunu'nun 18. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı karşılığının tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Arazi niteliğindeki taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesinde, taşınmazın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve boru hattı güzergahı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirtilmek suretiyle irtifak hakkı karşılığının tespit edilmesinde ve tespit edilen bedelin; dava konusu taşınmazın mülkiyeti ihtilaflı olduğundan, 2942 sayılı Kanunun 18/3. maddesi uyarınca mülkiyet ihtilafıyla ilgili davanın sonucunda belirlenecek hak sahibine ödenmek üzere bankaya 3'er ay vadeli hesaba yatırılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Devamını Oku

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2011/2983 K: 2011/9938 T: 6.6.2011

Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metoduna göre değer biçilmesi yöntem bakımından doğrudur. Bu nedenle davacı idare vekilinin tüm, davalılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Münavebeye alınan silajlık mısır ve buğdayın üretim maliyetlerinin Tarım İlçe Müdürlüğünce gönderilen verilerde belirtilen; değişken masraflar faizi, genel idare giderleri ve arazi kirası dahil edilmeden hesaplanması için bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir Devamını Oku

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 2013/5765 K: 2013/16006 T: 12.6.2013

Kamulaştırma bedelinin artırılması için açılacak davalarda Avukatlık Kanununa göre özel hüküm niteliği taşıyan Kamulaştırma Kanunu'nun ilgili hükümleri öncelikle uygulanacaktır. Davalı, Avukatlık Kanunu'na göre nisbi ücret talep edemez. Kamulaştırma Kanunu gereğince kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında maktu vekalet ücretine hak kazanır. Devamını Oku

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 2006/4461 K: 2008/3352 T: 10.3.2008

Avukatlık kanununa ve kamulaştırma kanununa göre kamulaştırma davalarında dava değerinin belli bir yüzdesinin ücret olarak kararlaştırılması B.K.nun 19. maddesi gereğince geçersizdir. Mahkemece hükmolunan değer üzerinden davacı avukatın hak ettiği ücretin belirlenmesi gerekir. Mahkemece, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2011/6-38 K: 2011/225 T: 27.4.2011

Temlik işleminin tarafları arasında teyze-yeğen ilişkisi bulunması ve tarafların akraba olması karşısında Yerel Mahkemenin, "27.3.1957 tarih 1956/12 E: 1957/2 K: sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanabilmesi için temlik işleminin tarafları arasında akrabalık ilişkisi bulunmasının yeterli olduğu, doğrudan mirasçılık ilişkisinin aranması gerekmediğine" ilişkin direnme kararı yerindedir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/4268 K: 2016/8478 T: 18.10.2016

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı bir kimsenin payını akrabasına satması hali ile ilgilidir. Davaya konu olayda satış tarihi itibariyle davalı ile payını devreden arasında akrabalık ilişkisi bulunmadığına göre davacıya tapu kaydında gösterilen satış bedeli ve tapu harç ve masrafları üzerinden önalım bedelini depo etmesi için uygun bir süre tanınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Devamını Oku