Son Yazılar

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2014/6-324 K: 2015/2787

Pay devrinin inşaat yapım sözleşmesi nedeniyle yapılması halinde önalım hakkı kullanılamayacaktır. Bu durumda dava konusu temliki işlem arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi gereğince yapılmış olduğundan ve gerçek bir satış niteliğinde bulunmadığından, davacının ön alım hakkını kullanması mümkün değildir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/5484 K: 2014/10703 T: 30.9.2014

Dava konusu taşınmaz tüm paydaşların katıldığı resmi şekilde düzenlenmiş bir arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu edilmediğinden ifa kabiliyeti bulunmamaktadır. Dolayısıyla önalıma konu payın arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği gerekçesiyle davalıya devredildiği yani gerçek bir satışın söz konusu olmadığından bahsedilemez. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2013/6-42 K: 2013/410 T: 27.3.2013

Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. önalım hakkı sadece taşınmazda pay satın alan üçüncü kişilere karşı kullanılabilir, yani taşınmazda daha önceden paydaş olan kişiye karşı önalım hakkı kullanılamaz. Bağımsız bölümler fiilen de taksim edilip, yıllardır her paydaş kendi payını kullandığına ve davalının da davaya konu bağımsız bölümler üzerinde yıllardır herhangi bir hak talep etmediğine göre, artık bu bağımsız bölümlerde daha önceden paydaş olduğunu ve kendisine karşı önalım hakkının kullanılamayacağını ileri sürmesi TMK'nun 2.maddedeki iyiniyet kuralı ile bağdaşmaz. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2008/10311 K: 2008/12681 T: 17.11.2008

BK'nın 225/2. maddesi hükmü gereğince ihtiyari açık artırma yoluyla yapılan satışlarda satış, ihale memurunun ihaleyi açıklamasıyla gerçekleşir ise de, aynı Yasa'nın 231 ve TMK'nın 705. maddeleri gereğince, mülkiyet ancak tapuya tescille geçer. Bu şekilde yapılan satış nedeniyle kullanılacak onalım hakkına ilişkin iki yıllık hak düşürücü sürenin tapuya tescil tarihinden itibaren başlaması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2009/7141 K: 2009/10701 T: 08.12.2009

Önalım hakkının kullanılması için belirlenen üç aylık hak düşürücü, sürenin işlemeye başlaması için satışın onalım sahibine alıcı veya satışı tarafından noter kanalıyla bildirilmiş olması gerekir. Onalım sahibinin satışı kesin olarak başka bir şekilde öğrenmiş olması hak düşürücü sürenin işlemesine yol açmaz. Burada "Noter kanalıyla bildirim yapılması" koşulu emredici yasa hükmünden doğan mutlak bir koşuldur. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 1994/3927 K: 1994/4201 T: 11.04.1994

Şufalı payın ilişkin bulunduğu taşınmaz mal 2886 sayılı Yasanın 45. maddesi uyarınca, açık teklif sureti ile ihaleye çıkarıldığı ve yapılan ihale sonunda payın davalıda ihale suretiyle kaldığı anlaşılmaktadır. BK.nun 225. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, ihtiyarı ve aleni müzayedelerde satış akti, satıcının ihalesi ile vücut bulur. Bu suretle tamamlanan ihalenin de resmi memur huzurunda yapılan satış akti yerine kaim olması gerekir. Böylece, tekemmül eden satış aktine muttali olduğu tarihten bir ay içersinde şufa hakkını kullanma yetkisi doğar. Devamını Oku

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2015/2534 K: 2015/15563

Dava konusu taşınmaz karışık meyve bahçesi niteliğinde kabul edilmesine rağmen, hakim olan meyve ağaçlarının cinsi bilirkişi raporunda belirtilmemiştir. Bu durumda; mahallinde bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak davaya konu taşınmaz üzerindeki meyve ağaçlarının cins ve adetlerinin ayrı ayrı belirtilmek suretiyle karışık meyve bahçesi veya kapama meyve bahçesi niteliği taşıyıp taşımadığının tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği. Devamını Oku

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2012/2441 K: 2012/22006

Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinin son fıkrası gereğince; bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemez. Anılan yasal düzenlemelerde idare aleyhine takip yapılamayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakta, sadece ödenecek tazminatın tahsili sebebi ile idarenin mal, alacak ve haklarının haczedilemeyeceği belirtilmektedir. Devamını Oku

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2010/22209 K: 2011/7974 T: 5.5.2011

Dava, imar uygulaması sebebiyle bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın arttırılması istemine ilişkindir. 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 31. maddesinde yasak işlemler sayılmış olup, belirtilen temlik işlemi, mahkemenin kabulün de olduğu gibi bu yasaklara girmekte ise de; müeyyidesi dava açamamak olmayıp aynı yasanın 33. maddesi uyarınca cezai sorumluluğu gerektirir. Bedel arttırım davasında işin esasına girilerek hüküm kurulması ve yasak işlemi yapan avukat hakkında da adli ve idari yönden suç duyurusunda bulunulması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2004/2574 K: 2004/2706 T: 13.4.2004

Önalım davalarında bedel, davalı ile satıcı paydaş arasında yapılan satım sebebiyle davalı tarafından ödenen satım bedeli ile tapu harç ve masrafı toplamından ibarettir. Satım tarihi ile dava tarihi arasında uzunca bir süre geçmişse payın dava tarihindeki değeri belirlenerek o miktarın şufa bedeli olarak kabul edilmesi icabeder. Bu süre dosya özelliği iktisadi hayattaki değişiklik dikkate alınarak belirlenir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2001/5821 K: 2001/6127 T. 10.9.2001

Dava konusu pay 2.000.000.000.-TL bedelle davalı tarafından satın alınmış davacı da dava dilekçesinde satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek tutulduğunu, taşınmazın dönümünün aslında 150.000.000.-TL olduğunu iddia etmesine rağmen bu hususu kanıtlayamadığından ispat edilmeyen miktar üzerinden kendisini davada vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2017/65 K: 2017/8677 T: 21.11.2017

Mahkemece, tapuda gösterilen bedel üzerinden ve davalı vekilinin ön inceleme duruşmasından önce kabul beyanı dikkate alınarak önalım hakkının tanınmasına karar verilmiştir. Bu durumda, yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi ve dava açıldığında harcı yatırılan davaya esas değer üzerinden davacı yararına ve ön inceleme duruşmasından önce davalı vekilinin kabul beyanı dikkate alınarak vekalet ücretine hükmedilmesi ve davalıdan harç tahsili gerekirken; davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2010/1065 K: 2010/7382

Önalım davalarında dava sonunda verilecek karar mülkiyetin aktarılmasına ilişkin bir karar olduğundan İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da belirtildiği üzere davanın sonunda nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Medeni Kanun'un 734/1. maddesi hükmü gereği önalım hakkı ancak dava açılarak kullanılabileceğinden taşınmazda pay satın alan davalı, önalım hakkının kullanılması yönünden davanın açılmasına sebebiyet vermiş olmakla davanın kabulüne karar verilmesi halinde vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumludur. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2013/2268 K: 2015/1437

Paylı mülkiyete tabi taşınmazda payı devralarak paydaş olan kişinin davalının eşinin dedesi olduğu ve davalının yeni doğan erkek bebeği nedeniyle doğum hediyesi olarak temlik işleminin yapıldığı, bu nedenle satış şeklinde yapılan temlik işleminin muvazaalı bulunduğu, tarafların gerçek amacının hibe olduğu ve hibe ile yapılan temlikte önalım hakkının kullanılamayacağı, 20.03.1957 tarih 1956/12 E: 1957/2 K: sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanabilmesi için temlik işleminin tarafları arasında akrabalık ilişkisi bulunmasının yeterli olduğu, doğrudan mirasçılık ilişkisinin aranması gerekmediği Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2017/3048 K: 2017/9712 T: 26.12.2017

Önalım hakkına konu payın dava sırasında bir başka kişiye veya satışı yapan paydaşa satılması halinde davacı dilerse davayı yeni satın alan şahsa yöneltir, dilerse davasını tazminata dönüştürerek davalı hakkındaki davasını devam ettirir. Önalım hakkına dair payın satış yapan önceki paydaşa dönmesi davacının ilk satışla doğan önalım hakkını kullanmasına engel değildir. Bu gibi hallerde ilk satış bedeli ile ikinci satış bedeli farklı ise davacının hangi satış bedelinden sorumlu olacağı önem kazanır. Önalım davası açıldıktan sonra davaya konu payı satın alan kimse önalım davasının açıldığını bilerek kötü niyetle iktisap etmişse davacı daha düşük ise ilk satış sözleşmesindeki satış bedeli ile, aksi halde son satış bedeli ile sorumludur. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2018/1059 K: 2018/4843

Her iki davalının davaya konu taşınmazda hissedar haline gelebilmek ve taşınmazda hissedar olan davacıların şufa hakkının engellenmek amacıyla muvazalı olarak takas yaptıkları anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2018/111 K: 2018/825 T. 12.2.2018

Mirasbırakanı tanıyan davalı tanıklarının; mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazı davalıya sattığı, satış işleminin huzurlarında yapıldığı, davalının ayrıca mirasbırakanın Bağ-Kur primlerini yatırdığı ve eskiden beri davalının mirasbırakan ile ilgilendiğine dair beyanları ile mirasbırakandan değişik miktarlarda ve vasıflarda 20 parça taşınmaz kaldığı, mal kaçırma amacı taşıyan mirasbırakanın anılan taşınmazları da devredebileceği, ne var ki böyle bir yola başvurmadığı hususları hep birlikte gözetildiğinde temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu söylenemeyeceği gibi dosya kapsamındaki diğer deliller ile de davacıların iddiasını ispat ettiğinden bahsedilemez. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/9824 K: 2015/10454 T: 7.9.2015

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddeleri uyarınca herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Somut olayda, muvazaa olgusu davacılarca kanıtlanmış değildir. Temlikin bakılma amacıyla yapıldığı, davalının da bakım borcunu yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/5044 K: 2014/7189

Miras bırakanın kendisine intikal eden çekişme konusu taşınmazlardaki 1/4 payını vasiyetname yolu ile davalılara bıraktığı kayden sabittir. Bu işlem yönünden yukarıda açıklanan 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanma yeri yoktur. Hal böyle olunca; murisin davalılara vasiyetname ile bıraktığı miras payları yönünden muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davanın reddine karar verilmesi gerekir Devamını Oku