Son Yazılar

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2018/262 K: 2018/6839 T: 12.3.2018

Dinlenen davacı tanıkları davacının yakınları olup temlikin muvazaalı olduğuna dair yeterli beyanda bulunmamışlardır. 3. kişi konumundaki davalı tanıkları ise çekişme konusu taşınmazdaki muris payının davalılara, murisin kocasına ait bir taşınmazın da davacıya verilmesinin kararlaştırıldığını, nitekim davacının o taşınmazda iki daire sahibi olduğunu bildirmişlerdir. Eldeki davada davacı muvazaa iddiasını usulünce kanıtlamış değildir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2018/111 K: 2018/825 T. 12.2.2018

Mirasbırakanı tanıyan davalı tanıklarının; mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazı davalıya sattığı, satış işleminin huzurlarında yapıldığı, davalının ayrıca mirasbırakanın Bağ-Kur primlerini yatırdığı ve eskiden beri davalının mirasbırakan ile ilgilendiğine dair beyanları ile mirasbırakandan değişik miktarlarda ve vasıflarda 20 parça taşınmaz kaldığı, mal kaçırma amacı taşıyan mirasbırakanın anılan taşınmazları da devredebileceği, ne var ki böyle bir yola başvurmadığı hususları hep birlikte gözetildiğinde temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu söylenemeyeceği gibi dosya kapsamındaki diğer deliller ile de davacıların iddiasını ispat ettiğinden bahsedilemez. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/9824 K: 2015/10454 T: 7.9.2015

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddeleri uyarınca herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Somut olayda, muvazaa olgusu davacılarca kanıtlanmış değildir. Temlikin bakılma amacıyla yapıldığı, davalının da bakım borcunu yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/5044 K: 2014/7189

Miras bırakanın kendisine intikal eden çekişme konusu taşınmazlardaki 1/4 payını vasiyetname yolu ile davalılara bıraktığı kayden sabittir. Bu işlem yönünden yukarıda açıklanan 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanma yeri yoktur. Hal böyle olunca; murisin davalılara vasiyetname ile bıraktığı miras payları yönünden muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davanın reddine karar verilmesi gerekir Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/4241 K: 2015/3267

Muris muvazaası davalarında ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/3953 K: 2015/3138 T: 3.3.2015

Yapılan araştırma ve uygulama sonucu çekişme konusu taşınmazların resmi akitte gösterilen değeri ile o tarihteki gerçek değerleri arasında açık nispetsizlik bulunduğu, murisin ekonomik sıkıntısı ve mal satma ihtiyacının olmadığı, aynı zamanda Bağ-Kurdan emekli olup sosyal güvencesinin de bulunduğu, dava konusu taşınmazlarını temlik etmesinin makul ve zorunlu bir sebebinin bulunduğunun tespit edilemediği, ölümünden sonrada terekesinde başka taşınmaz kaldığına dair bir delil bulunamadığı anlaşılmaktadır. O halde; taşınmazların mirasbırakan tarafından davalıya temlikinin bedelsiz, muvazaalı ve mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olduğu, murisin bankadaki hesabına paranın yatırılması ve kısa sürede çekilmesinin muvazaalı işlemi gizlemeye ve yasal zemin hazırlamaya yönelik olduğu sonucuna varılmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2009/11467 K: 2009/13357

Tenkis davalarında zamanaşımını düzenleyen Kanuni Medeninin 513.maddesinde iki ayrı ilkeye yer verilmiştir. Birincisi, öğrenme gününü esas alan bir yıllık süre, diğeri ise; vasiyetnameler için açıldıkları günden, tenkise tabi diğer bütün tasarruflar için de miras bırakanın ölüm tarihinden itibaren beş yıllık süredir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/10113 K. 2015/10825

Türk Medeni Kanunu'nun 571/1. maddesi ise “Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.” hükmünü amirdir. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup hakim tarafından yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/12039 K: 2015/15097

Türk Medeni Kanunu'nun 565/3. maddesi gereğince mirasbırakanın ölümünden önceki bir yıl içinde yapılan bağışlamalar koşulsuz tenkise tabi olup ölümünden önceki bir yıldan sonra yapılanlarda ise saklı payı ihlal kastının araştırılacağı tartışmasızdır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2017/1267 K:2017/1685

Dinlenilen davacı tanıklarının mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacı ile temlikte bulunduğu konusunda beyanda bulunmamalarına ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapılması için sözleşme anında temlikte bulunanın bakıma muhtaç olmasının şart olmamasına ve ekonomik durumunun bozuk olmasına göre mirasbırakanların saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacı ile temlikte bulunduğu kanıtlanamamıştır. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekir Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2013/5017 K: 2013/11134

Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (sabit tenkis oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2013/8617 K: 2014/15148

Somut olayda belirlenen olgular yukarıda değinilen ilkeler ışığında değerlendirildiğinde, davacının mirasbırakanın ilk eşinden olma oğlu, davalının ise ikinci eşten olma kızı olduğu, murisin mal satmasını gerektirir bir ihtiyacı olmadığı gibi, davalının da alım gücünün bulunmadığı, taşınmazın akitte gösterilen değeri ile temlik tarihindeki gerçek değeri arasında fahiş fark bulunduğu, murisin iktisap ettiği çekişmeli bölümü 4 gün gibi kısa bir süre sonra satış yoluyla davalıya devrettiği, satış bedelinin ödendiğinin kanıtlanamadığı dosya kapsamı ile sabittir. O halde; mirasbırakanın temliki işlemdeki gerçek iradesinin satış değil mirasçıdan mal kaçırma amaçlı bağış olduğu sonucuna varılmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2015/1635 K: 2015/3655

Muris yaşadığı yerin zenginlerinden olup, satış ihtiyacının bulunmadığı, satış bedelleri ile gerçek bedeller arasında fahiş fark olduğu, davalıların savunması ve tanık beyanları ile taşınmazların temliklerinin bedelsiz olduğu, murisin tüm mirasçıları arasında hak dengesini gözetir, kabul edilebilir bir paylaştırma yapma iradesi ile hareket ettiğinden de söz edilemeyeceği açıktır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2015/8387 K: 2015/8613

Mirasbırakanın sağlar arası tasarruflarından ölümünden önceki bir sene içinde yaptığı bağışlamalar kast aramaksızın mutlak tenkise tabidir. Bir yıldan daha önceki bağışlamalar ise, saklı pay kuralarını etkisiz kılmak kastıyla yapılmış oldukları takdirde tenkis edilebilir. Davacılar, temlikin saklı payı zedeleme kastı ile yapıldığını ileri sürerek eldeki davayı açtıklarına göre bu iddialarını kanıtlamakla yükümlüdürler. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2013/10332 K: 2013/12170

Yasanın 571/1 maddesinde ''Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.'' hükmü yer almakta olup, yasa maddesindeki süreler hak düşürücü süre niteliğindedir, bu niteliği uyarınca da taraflarca ileri sürülmese dahi hakim tarafından resen gözetilmesi gerekmektedir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2015/4865 K: 2015/5531

Türk Medeni Kanununun 571. maddesi uyarınca tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde, açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılma tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup, hakim tarafından yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/4255 K: 2015/3273

Murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi (davalı) adına kaydettirmesi halinde 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri yoktur. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/14061 K: 2016/9522 T. 18.10.2016

Mirasbırakanın taşınmazın tamamını değil bir kısmını uhdesinde bırakarak davalıya bir miktar pay devrettiği tartışmasız olup davacılar, temlikin mirastan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olduğu iddialarını ispat edecek deliller ortaya koymamışlar, dinlenen davacı tanıkları da muvazaanın varlığı konusunda kesin beyanda bulunmamışlardır. Bu durumda mirasbırakanın satış akdiyle yaptığı temlikin gerçek iradesini yansıttığı, dava konusu taşınmazın davalıya temlikinin muvazaalı olmayıp gerçek satış olduğu sonucuna varılmaktadır. Ayrıca, her ne kadar akitte gösterilen bedel akit tarihindeki gerçek bedelden düşük ise de, salt bedeller arasındaki oransızlığın tek başına muvazaanın delili olamayacağı açıktır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2017/5319 K: 2018/155 T: 11.1.2018

Miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2015/11020 K: 2018/10329

Dinlenen davacı tanıkları, temlikin muvazaalı olduğu yönünde görüş bildirmemişler, davalı tanıkları ise; işlemin gerçek satış olduğunu beyan etmişlerdir. Toplanan somut deliller, yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde; miras bırakanın mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla hareket etmediği ve temlikin muvazaalı olmadığı sonucuna varılmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2013/783 K: 2013/2202 T: 19.2.2013

Taşınmazın çıplak mülkiyetinin satın alınması hayatın olağan akışına uygun düşmediği gibi, taşınmazı satan kimsenin edindiği para ile kredi kartı borçlarını, varsa başka borçlarını ödememiş olması, temlikten kısa bir süre sonrası ihtiyaç kredisi alması ve ardından ölmesine rağmen terekeden para çıkmaması hususları değerlendirildiğinde, temlikin bedelsiz, mirasçılardan mal kaçırma ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2017/5532 K: 2018/664 T: 1.2.2018

Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Devamını Oku