Son Yazılar

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2015/27944 K: 2016/3174

Satış vaadi şerhinden sonra konulan haciz lehine şerh konulan kişiye karşı ileri sürülemeyeceğinden ve şerh sonrası 5 yıllık süre içerisinde taşınmaz lehine satış vaadi şerhi verilen şikayetçiye devredildiğinden adı geçenin icra mahkemesine başvurarak haczin kaldırılmasını istemesi mümkündür. Devamını Oku

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2010/14600 K: 2010/27687 T: 25.11.2010

Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa dahi, bu kişi adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalini sağlamaz. Tapu Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca sicile şerh verilen satış vaadi sözleşmesi 5 (beş) yıl süre ile 3. kişilere karşı ileri sürülebilir. Haczin kaldırılması için anılan süre içerisinde tescil davası açılması ve 3. kişi adına taşınmazın tescil işleminin tamamlanması zorunludur. Devamını Oku

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2016/28894 K: 2018/2496 T: 14.3.2018

TMK'nun 733/1. maddesine göre; cebri artırmayla satışlarda ön alım hakkı kullanılamaz. Somut olayda, önalım davası ortaklığın giderilmesine dair kararın kesinleşmesinden sonra açılmış olup, anılan davada henüz tapuda iptal ve tescile dair herhangi bir hüküm verilmediğinden ve dolayısıyla önalım hakkı cebri icrayı engellemeyeceğinden, mahkemece satış işlemlerinin durdurulmasına karar verilmesi yerinde değildir. Devamını Oku

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2016/28894 K: 2018/2496 T: 14.3.2018

Somut olayda, önalım davası ortaklığın giderilmesine dair kararın kesinleşmesinden sonra açılmış olup, anılan davada henüz tapuda iptal ve tescile dair herhangi bir hüküm verilmediğinden ve dolayısıyla önalım hakkı cebri icrayı engellemeyeceğinden, mahkemece satış işlemlerinin durdurulmasına karar verilmesi yerinde değildir. Devamını Oku

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2012/2441 K: 2012/22006

Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinin son fıkrası gereğince; bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemez. Anılan yasal düzenlemelerde idare aleyhine takip yapılamayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakta, sadece ödenecek tazminatın tahsili sebebi ile idarenin mal, alacak ve haklarının haczedilemeyeceği belirtilmektedir. Devamını Oku

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2006/5829 K: 2006/ 8852

TMK'nun 194. maddesi aynen "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini fesh edemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki haklan sınırlayamaz" hükmünü içermektedir. Yasal bu düzenleme, aile konutunun tapu sicilinde maliki olan borçlunun borcundan dolayı alacaklıların yapacakları bir icra takibi sonucu satışına engel teşkil etmemektedir. Devamını Oku

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2000/14244 K: 2000/16003 T: 25.10.2000

2548 sayılı "cezaevleriyle mahkeme binaları inşası karşılığı olarak alınacak harçlarla ilgili Kanunun" 1. maddesinin 2.fıkrası gereğince anılan harcın yükümlüsü alacaklıdır. Ayrıca 3685 Sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 2104 Sayılı Yasanın 1. Maddesi hükmüne göre ise, resmi Darülaceze Kurumları kendilerine terettüp eden vergi, harç ve resim mükellefiyetinin kurumlara ait olduğu hallerde bütün harç ve vergilerden muaf tutulmuştur. Devamını Oku

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2004/6244 K: 2004/10883 T: 30.04.2004

Cezaevi harcı 2548 Sayılı Yasanın 1. maddesinin 2.fıkrası gereğince borçluya yükletilemez. Bu harcın yükümlüsü alacaklıdır. Yukarıdaki ilkeler ve Yasa hükümleri gözönünde bulundurularak iflas idaresinden paranın alacaklıya ödenmesi sırasında bundan tahsil harcı düşülemez. Bu paranın alacaklıya ödenmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2004/12394 K: 2004/16439 T: 22.06.2004

Medeni Usul Hukukunda olduğu gibi, İcra Hukukunda da harç ve giderler sonuçta haksız çıkan tarafa yükletilir. Harç, yapılan bir hizmet karşılığı olarak Devletin aldığı bir paradır. Tahsil harcı da, bu amaca yönelik olup ve alacaklıya tediye sırasında ödendiğine göre, takip masrafları çıkarıldıktan sonra geri kalan miktar üzerinden hesaplanması gerekir. Çünkü, alacaklıya yapılan hizmet, kendisine yapılan ödeme kadardır. Devamını Oku

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2005/10182 K: 2005/13671 T: 24.06.2005

2548 Sayılı Yasanın 1. maddesinde; İcra Dairesince miktar ve kıymeti muayyen olan ilamlı ve ilamsız alacaklardan tahsil olunan paranın %2'si ve kıymeti muayyen olmayan ilamların icrasından ise tahsil harcının yarısı nispetinde harç alınır. Maktu harçlar ilamın icraya konulduğu zaman peşin olarak alınır. Aynı maddenin 2.fıkrası gereğince anılan harcın yükümlüsü alacaklı olduğundan bu harçlar borçluya yükletilemez. Devamını Oku

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2008/17903 K: 2008/21666 T: 04.12.2008

2548 Sayılı Yasanın 1. maddesinin 2.fıkrası gereğince alınacak cezaevi harcının yükümlüsü alacaklı olduğundan bu harçlar borçluya yükletilemez. Özel Yasa uyarınca alınması gereken cezaevleri kurumlarına katkı amacını taşıyan cezaevi harcından alacaklının muaf tutulduğuna dair yasal bir düzenleme yoktur. Devamını Oku

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2014/20279 K: 2014/27860 T: 20.11.2014

Cezaevi yapı harcı, özel nitelikte olan 2548 sayılı Kanuna dayanılarak tahsili gereken bir harç çeşidi olup, kanunlarında özel olarak cezaevi yapı harcından muaf olduğu belirtilen kurumlar dışında hiçbir istisna ve muafiyetin söz konusu olmadığı ve İcra Dairesince tahsil yapılması halinde cezaevi harcının alacaklıdan alınacağından mahkemece şikayetin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Devamını Oku

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2020/1175 K: 2020/2309 T: 09.03.2020

davalının 01/02/2005 tarihli kira sözleşmesine göre bu tarihten itibaren kiralanan taşınmazda bulunduğu, söz konusu taahhüdün kira ilişkisi devam ederken verilen tahliye taahhüdü olduğu ancak taahhüdün belli bir tarihi içermediği görülmüştür. Tahliye taahhüdünde, tahliye tarihi belli (açık) bir şekilde yer almadığından Türk Borçlar Kanununun 352. maddesinin aradığı anlamda bir tahliye taahhüdünün varlığından bahsedilemez. Devamını Oku