Son Yazılar

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1995/5766 E: 1995/6503 T: 19.10.1995

Önceden mera olan bir yerin imar planı kapsamında kalması ve konut yeri olarak belirlenmesi durumunda, mülkiyeti 775 sayılı Kanun'a göre Belediyeye geçmez. Belediyece bu nitelikteki yerlerin satışına da değer verilemez. Bu itibarla, taşınmazın evveliyatının mera olup olmadığı yöntemine uygun şekilde araştırılmak, imar planı kapsamında kalıp kalmadığı saptanmak, önceden mera olduğunun tespiti ve konut alanı olarak ayrıldığının belirlenmesi halinde mülkiyetin Hazine üzerine kalacağı dikkate alınmak suretiyle hüküm kurulmalıdır. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2002/2123 K: 2002/3467 T: 29.4.2002

Somut olayda yapılacak iş, veraset ilamı ile mirasçıları belirlemek, mirasçı olmadığı anlaşılan kişilerin zilyetlik sürelerinin başlangıç ve sürdürülüş biçimleri ile zilyet oldukları yerleri belirlemek, lehlerine kanuni şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemek, hak sahiplerini ve pay miktarlarını tespit etmek, keşfi izlemeye elverişli… Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1994/654 K: 1994/5645 T: 30.5.1994

Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmaz, kaçak ve yitik kişilerden Hazineye geçmiş ve dayanılan vergi kaydı da uyuşmazlık konusu taşınmazı Hazine olarak okumakta ise, Hazineye ait taşınmazların değişebilir sınır niteliğinde olması kuralı gereğince, zilyetlikle kazanılması talebi reddedilip, Hazine adına tesciline karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1995/4294 K: 1995/5547 T: 21.9.1995

Kadastro hakimi; asliye hukuk mahkemesinden aktarılan, davaya konu olan ve malik hanesi açık bırakılan parsel hakkında düzenli sicil oluşturmak ve kararın hüküm fıkrasında, adına tescil kararı verilen kişilerin açık kimliklerini ve pay oranlarını belirtmek zorundadır. Ayrıca, kararın eki niteliğinde bulunmayan kadastro tutanaklarına atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1994/1349 K: 1994/6559 T: 20.6.1994

Usulüne uygun şekilde alınan ve davacı vekiline tebliğ edilen ara kararına rağmen keşif giderleri mahkeme veznesine yatırılmadığı gibi, noksan yatırılan masraf da tamamlanmadığından, mahkemece; yargılama giderlerinin yatırılmaması sebebiyle davanın reddi ve tespit gibi tescile karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1990/5248 K: 1991/8 T: 8.1.1991

Orman kadastrosu 3116 s. Orman Kanunu'nun yürürlükte bulunduğu dönemde yapılmış ise sadece tahdit krokisinin uygulanması ile yetinilmemeli, taşınmazın niteliği de göz önüne alınmalıdır. Zira 3116 s. Kanun ile özel ormanlar sınırlandırma dışı bırakılmıştır. Ancak 4785 s. Kanun ile devletleştirilen özel ormanları, halen yürürlükte olan 6831 s. Orman Kanunu hükümlerine göre orman tahdit komisyonları tahditle görevlidir. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1995/4109 K: 1995/5195 T: 14.9.1995

Kural olarak, tapulu taşınmazın tapu dışı satımı geçersizdir. Ancak 3402 s. Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddesinde öngörülen şartlar mevcut ise, tapu dışı satıma geçerlik tanınmıştır. Bu şartlardan biri de, tapu dışı satıma dayanan zilyedin, zilyetliğinin tapu dışı satım tarihinden, tespit tarihine kadar 10 yıl çekişmesiz sürmüş olmasıdır. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1995/4920 K: 1995/5284 T: 14.9.1995

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede, kadastro tespit tarihi itibarıyla kesinleşmiş bir orman kadastrosu bulunmadığı, orman tahdit ve sınırlaması yapılmadığı takdirde, taşınmazın bulunduğu bölgenin orman sayılan yerlerden olup olmadığı, uzman orman mühendisi veya mühendisler kurulundan alınacak olan zemine uygun resmi kayıtlara ve bilimsel verilere dayalı rapora göre belirlenir. Vergi kaydının 3402 s. Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinin son fıkrasında belirtilen zilyetlik belgesi olarak kabul edilebilmesi için sınırlamanın belirgin ve ilgili taşınmaza uyarlanabilir olması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1995/4292 K: 1995/5545 T: 21.9.1995

Kadastro sırasında, taşınmaz, uygulanan tapu kaydı miktar fazlası nedeniyle davalı Hazine adına tespit edilip, tespite karşı itirazı kadastro komisyonunda reddedilen davacılar, taşınmazın tapu kayıtları kapsamında kaldığını ileri sürüp dava açtığı takdirde; mahkemece, kök tapu ve ifraz kayıtlarının kapsamı, komşu parsellere ait tutanak suretleri ile belirlenmeli, bilirkişi, tanık, keşif yardımıyla tüm parsellerin miktarının tespite uygunluğu belirlenip, miktar fazlası bulunup bulunmadığı tespit edilmeli ve tüm deliller değerlendirilip hüküm verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1996/70 K: 1996/1 T: 22.1.1996

Bir taşınmazın tapuya tescili mümkün olmadığı halde; tapuya tescil edilmesi de, kamu tüzel kişileri tarafından satılması da hukuken bir değer taşımaz. Bu gibi durumlarda, M.K: 931. maddesi de uygulanmaz. Müdahil, tespitten sonra tapu dışı satıma dayanarak davaya katıldığından, davaya bakma görevi, genel mahkemelere aittir. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1996/744 K: 1996/604 T: 8.2.1996

Kadastro hakimi, görevsizlikle yerel mahkemeden aktarılan dava dosyası ile kadastro tutanaklarını birleştirmeli, taraf olabilme koşulu olan askı ilanlarını yaptırıp, ilan süresi bitiminde, davaya kaldığı yerden, kanundaki usul ve esaslar dahilinde devam ederek uyuşmazlığı çözmelidir. Genel mahkemeden aktarılan davaya konu olan taşınmazın kadastro sırasında birden çok parsel olarak tespit edilmesi halinde davalar ayrı ayrı görülmeyip, tüm parsellere ait bütün davaların birlikte görülmesi gereklidir. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1996/1152 K: 1996/1261 T: 14.3.1996

Tapu kayıt sahibinin ölüm tarihi ile tespit tarihi arasında 20 yıl süre geçmiş, taşınmaz üzerinde zilyetlik çekişmesiz ve aralıksız ve malik sıfatıyla sürmüş, tapu kaydı malikin ölümünden sonra tedavül görmemiş ve bu sebeple hukuki geçerliliğini yitirmiş ise zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğu kabul edilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2004/8607 K: 2004/11467 T: 25.10.2004

Dava konusu taşınmazın üç tarafı mera ile çevrili olduğundan meradan elde edildiğinin kabulü gerekir. Meraların zilyetlikle kazanılması mümkün değildir. Bu sebeple, kadastro tesbitinin iptal edilerek taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1989/4849 K: 1990/4192 T: 29.3.1990

Mülhak vakıflar belirli koşulların varlığı halinde zilyetlikle mal iktisap edebilen tüzel kişilerdir. Vakıflar Yasası madde 1'e göre mülhak vakıflardan olan cemaatlerce yönetilen vakıflar da vakıfnamenin buna izin vermesi, iktisaba konu olan malın vakfın kuruluş amacına uygun olması halinde zilyetlikle mal iktisap edebilir. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1996/1113 E: 1996/1050 T: 7.3.1996 3194/11

İmar planı sınırları içinde kalan meralar planın onayı ile bu niteliklerini kendiliğinden kaybederek, imar planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olurlar. İmar planında bu yer "mesire yeri" olarak belirlendiğine göre Kadastro Kanunu'nun 16/A maddesi uyarınca bu gibi yerlerin belediye adına tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Devamını Oku