Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1993/2716 K: 1993/10659 T: 7.10.1993
Kadastro tespitinden önce, genel mahkemelerde dava konusu olan parsellerin malik haneleri açık bırakılmalı ve gerçek hak sahibi kadastro hakimince belirlenmelidir. Devamını Oku
Kadastro tespitinden önce, genel mahkemelerde dava konusu olan parsellerin malik haneleri açık bırakılmalı ve gerçek hak sahibi kadastro hakimince belirlenmelidir. Devamını Oku
Dayanılan kayıtlardaki sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, tespit; bunlarda gösterilen miktar esas alınarak, ancak bunların kayıtları, konumları itibarıyla belli bir yeri kapsıyorsa, o sınır esas alınarak belirlenmelidir. Devamını Oku
Kadastro hakimince, posta masraflarını resmi ödenekten karşılamak suretiyle elde edilerek davanın çözümlenmesinde etkili olabilecek evrakın ilgili yerlerden getirtilmesi gerekirken, masraf istenmesi yasal düzenlemeye aykırıdır. Devamını Oku
Kadastro tespit komisyon kararına karşı yasal sürede dava açmayan kişi yönünden tespit kesinleştiğinden, kesinleşen bu karara karşı artık genel hukuk mahkemesinde dava açmak gerekir. Devamını Oku
İptal edilen ve yok hükmünde sayılan tutanak, askı ilanına çıkartılsa da, bu durum hukuki bir sonuç doğurmaz. Devamını Oku
Muristen kalan taşınmazlar paylaşılmadığı veya iştirak haline son verilmediği takdirde, mirasçılardan biri veya birkaçının üçüncü kişilere yaptıkları satışlar geçersizdir. Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı H… tarafından süresi içinde temyiz edilmekle;… Devamını Oku
Harici satışın yapıldığı tarih ile elatmanın önlenmesi davasının açıldığı tarihe kadar geçen on yıllık sürede davalıların malik sıfatıyla aralıksız ve çekişmesiz zilyet bulunmaları ve kadastro tapu kaydı hukuki değerini yitirip, harici satış geçerlilik kazanır. Devamını Oku
kadastroda, imar mevzuatına aykırı olarak toplu binalar inşa edilmesi halinde tapuya paydaş olan kimseler adına, pay oranları ve fiili kullanma durumlarına göre tespit yapılır. Devamını Oku
Kadastro davaları, basit yargılama usulüne tabi olduğundan adli tatilde süreler işlemeye devam eder. Devamını Oku
Mübadil Rum bölgesinde bulunan taşınmaz, hazine tarafından tevzi ya da tahsis edilmediği takdirde, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile kazanılamaz. Devamını Oku
Taraflar yeniden keşif isteğinde bulunmasalar bile, mahkemece; ikinci kez keşfe karar verilmesi durumunda, keşif giderinin, ileride haksız çıkacak tarafa yükletilmek üzere bütçedeki ödenekten karşılanması gerekir. Devamını Oku
Kadastro mahkemelerinin hangi hallerde davada taraf olmayan kişiler yararına tescil kararı verebileceği Kadastro Kanunu md. 30’da sınırlı olarak sayılmıştır. Devamını Oku
Hazine, çekişmeli taşınmazın öncesinin mera olduğunu ileri sürdüğü takdirde yöntemine uygun mera araştırması yapılmalı; taşınmazın bulunduğu yer ve yöre ile ilgili mera tahsis kararı ve kaydı olup olmadığı sorulmalı ayrıca davanın sonucundan yararı bulunmayan komşu mahalle ve köylerden çekişmeli taşınmazı ve çevresini iyi bilen yaşlı, yansız bilirkişiler ve tanıkların dinlenmesi ile karar verilmelidir. Devamını Oku
Taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kalmadığı tespit edilirse, hazine adına olan tapu kaydına değer verilmeyip, tapu kaydından geriye doğru zilyet yararına yasal koşulların gerçekleştiğinin saptanması halinde zilyet adına tescili sağlanır. Devamını Oku
Mahkemece, kesin önel gereğinin davacı tarafından yerine getirilmemesi sebebiyle kanıtlanamayan davanın reddi gerekirken yeniden dava açma olanağı sağlayacak biçimde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir. Devamını Oku
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların mevcut tasarruf krokilerinden yararlanmak ve bu krokileri komşu taşınmazlarla beraber değerlendirerek taraflar arasındaki ortak sınırı saptayarak hüküm vermek gerekir. Devamını Oku
Tapu kayıtlarının çatışmasından doğan kadastro tespiti uyuşmazlıklarında, önceki tarihli ve geçerli hukuki sebebe dayalı ve tespit tarihine kadar da geçerliliğini koruyan tapu kaydı esas alınarak hüküm verilmelidir. Devamını Oku
Taşınmaz orman sayılan yerlerden değilse, zilyetliğe dayalı mülk edinme koşullarının varlığı tanık, bilirkişi beyanları, komşu parsellerin kadastro tutanakları da göz önüne alınarak, kapsamlı bir inceleme ile karar verilmelidir. Devamını Oku
Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda müşterek mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda, uyuşmazlığın davacının payı ile sınırlı olarak çözülmesi gerekir. Devamını Oku
Yeniden yapılan kadastro sırasında tapu payı bulunmayan davacı, harici satın alma ve on yılı aşan zilyetliğe dayanarak tapunun, adına tescilini isteyemez. Devamını Oku
Taşınmaza incir ağaçları dikilmesi ve yetiştirilmesi koşuluyla taşınmazın yarı mülkiyetinin davacıya, kalan yarısının ise kayıt malikine ait olacağına ilişkin noter sözleşmesi, yenilik doğurucu bir hak içerdiğinden, kadastro mahkemesinin görevi dışındadır. Devamını Oku
Yasaya uygun biçimde verilmiş bağlayıcı bir kesin önelin varlığını kabul etme olanağı bulunmayan hallerde, kesin önelin yerine getirilmediğinden söz edilerek, davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Devamını Oku
Taşınmaz mala ait harca esas son beyan dönemi emlak vergisi değeri merciinden sorulmamış ve meşruhatlı davetiyede ödenmesi gereken dava harcı miktarı belirtilmemişse; usulüne uygun verilmiş, tarafları bağlayıcı bir kesin önelin varlığı kabul edilemez. Devamını Oku
Tespit tarihine kadar 50 yılı aşkın süredir, kayıt maliki ve mirasçılarının çekişmeli taşınmaza hiç zilyet olmayıp, köy tüzel kişiliği zilyet olduğundan ve yasal bir engel bulunmadığından, taşınmazın köy tüzel kişiliği adına tapuya tescili gerekir. Devamını Oku