1. Anasayfa
  2. Yargıtay 16. Hukuk Dairesi

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2013/6034 K: 2013/6163 T: 04.06.2013


Mahkemece, dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosu sonucu oluşan yüzölçümü ile önceki yüzölçüm farkının hesaplama yönteminden kaynaklandığı belirtilmiş, diğer yandan Kadastro Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmediği gibi yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.

Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir. İlgililer tarafından, uygulama kadastrosu sonucu yapılan işlemlere karşı 30 günlük askı ilan süresi içerisinde Kadastro Mahkemesinde açılacak davada, uygulama kadastrosunun yararına olan kişi ya da kişiler hasım gösterilmek suretiyle tespite itiraz edilebilecektir. Bu tür ihtilaflarda “lehine sınır değişikliği yapılan kişi”den maksat, davacı tarafın taşınmazındaki eksilmenin aksine, taşınmazının yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmaz malikleridir. Ancak, uygulama kadastrosunun sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan bir kişi ya da kişilerin bulunmaması halinde ise, Kadastro Müdürlüğü hasım gösterilmek suretiyle tespite itiraz edilebilecektir.

Her ne kadar mahkemece, dava konusu taşınmazın uygulama kadastrosu sonucu oluşan yüzölçümü ile önceki yüzölçüm farkının hesaplama yönteminden kaynaklandığı kabul edilmiş ise de bu hususta bir keşif yapılmamış, tesis paftası ile uygulama paftası çakıştırılmak suretiyle eksikliğin nereden kaynaklandığı teknik bilirkişilerce belirlenmeksizin, sadece uygulama tutanağının edinme sütunundaki sebeplere atıf yapılmak ve husumet esas alınmak suretiyle bir karar verilmiştir.

Bu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile karar verilemez. O halde doğru sonuca ulaşabilmek için, yerel bilirkişi ve taraf tanıkları hazır olduğu işin esasına girilerek mahallinde yöntemine uygun şekilde keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerine göre taşınmazın sınırları belirlenmeli, teknik bilirkişiden tesis paftası ile uygulama paftası çakıştırılmak suretiyle eksikliğin nereden kaynaklandığını gösterir rapor tanzim edilmesi istenilerek, taşınmazın uygulama kadastrosu sonucu oluşan yüzölçümü ile önceki yüzölçüm farkının hesaplama yönteminden kaynaklandığının anlaşılması halinde davanın Kadastro Müdürlüğü’ne yöneltilmiş olması yeterli görülerek davanın esastan reddine karar verilmeli; taşınmazın yüzölçümündeki eksilmenin komşu parsellerden kaynaklandığının belirlenmesi halinde komşu parsel maliklerinin, eksikliğin tescil harici taşınmazlar yönünde olduğunun anlaşılması halinde ise Hazine veya ilgili tüzel kişilerin davaya dahil edilmesi için davacı tarafa olanak verilmeli ve 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi uyarınca yöntemince taraf koşulu sağlandıktan sonra davanın esasına girilerek bir hüküm kurulmalıdır.