Özet: Uygulama kadastrosundan önce Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan çapa dayalı el atmanın önlenmesi davası sonucu verilecek karar, çekişmeli taşınmazların kadastral sınırlarını değiştirmeyeceğinden, Kadastro Mahkemesince, davalı olarak bırakılıp kendisine gönderilen tutanakların, uygulama kadastrosunun olağan usule göre tamamlanması için Kadastro Müdürlüğü ‘ne gönderilmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmelidir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosunun amacı, tesis kadastrosu ya da sonrasında yapılan ifraz ve tevhid işlemleri sırasında yapılan sınırlandırma hataları ile ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek suretiyle taşınmazların planlarını ve pafta haritalarını yenileyip, tapu sicilinde gerekli düzenlemeleri yapmaktır. Anılan maddenin 3. fıkrası, “yapılacak çalışmalarda 2, 4, 14, 17, 19 ve 21 inci maddeler ile 13 üncü maddenin (B) ve 20 nci maddenin (B), (C) ve (D) bentleri hükümleri uygulanmaz.” hükmünü içermektedir. Bu fıkrada, 3402 sayılı Yasa’nın 5 ve 27. maddelerinde sözü edilen “davalı” taşınmazlara ilişkin hükümler “uygulanmayacak maddeler” arasında sayılmamıştır.
Ne var ki; Kadastro Kanunu’nun “uygulanmayacak” maddeleri arasında sayılmadığı için, uygulama kadastrosunda da geçerli olan maddelerin kapsamları değerlendirilirken, uygulama kadastrosunun amacının göz önünde bulundurulması zorunludur.
Bu nedenlerle, genel mahkemelerden aktarılacak davaların niteliği; başka bir ifade ile hangi davalar nedeniyle uygulama kadastrosu tutanaklarının “davalı” olarak tanzim edilip Kadastro Mahkemesine gönderilmesi gerektiği hususları da bu amaca uygun olarak belirlenmelidir. Uygulama kadastrosunun amacı dikkate alındığında, uygulama kadastrosu tutanağının “davalı” olarak düzenlenmesi için görülmekte olan davaların sınır ya da yüzölçümü ihtilaflarına ilişkin bulunması ve yargılama sonunda verilecek hükmün, taşınmazın kadastral sınırlarını değiştirme ihtimalinin bulunması zorunludur.
Nitekim, 3402 sayılı Yasa’nın 22/2-a maddesinin uygulanmasına ilişkin çıkarılan ve 29.11.2006 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan “Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin” yönetmeliğin 28. maddesinde söz konusu davalardaki uyuşmazlığın “taşınmazların sınırına ve yüzölçümüne yönelik” olması gerektiği vurgulanmıştır.
Çekişmeli taşınmazlar arasındaki ortak sınırın kadastro sırasında yanlış belirlendiği iddiasına dayalı kadastro tespitine itiraz davaları ile aynı sebebe dayalı tapu iptal-tescil davaları ve 3402 sayılı Yasa’nın 41. maddesinden kaynaklanan davalar, yönetmelikte sözü edilen davalardır.
Somut olayda, uygulama tutanaklarında sözü edilen Ünye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/368 Esas numarasında kayıtlı dava, çapa dayalı elatmanın önlenmesi davası olup; bu tür davalar sonunda verilecek hükümler, çekişmeli taşınmazların kadastral sınırlarını değiştirmeyeceğinden, yukarıda yer alan açıklamalar karşısında, uygulama tutanağının “davalı” olarak düzenlenip Kadastro Mahkemesine gönderilmesini gerektirecek davalardan değildir.
Nitekim, Asliye Hukuk Mahkemesince söz konusu dava, Kadastro Mahkemesine aktarılmamış; doğru olarak uygulama kadastrosunun sonuçlanıp kesinleşmesinin beklenmesine karar verilmiştir. Hal böyle olunca mahkemece; uygulama kadastrosunun olağan usule göre tamamlanması için, hükme konu taşınmazlara ait uygulama tutanaklarının Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.