1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/13342 K: 2020/1394 T: 06.02.2020


Asıl ve birleşen dava, 448 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili, davalılar-birleştirilen davada davacılar vekili ile davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir.

Somut olaya gelince; dava konusu 448 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında kamulaştırma şerhi olduğu bulunduğundan yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, mahkemece kamulaştırmaya ilişkin belgeler getirtilerek kamulaştırma işlemlerinin kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması, kamulaştırma işlemleri kesinleşmiş ise kamulaştırılan kısmın ifrazı için davacı tarafa uygun bir süre verilmesi ve taşınmazın kalan kısmının ortaklığının giderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, dava konusu taşınmaz üzerinde davalı … lehine intifa hakkı bulunduğu anlaşıldığından 4721 sayılı TMK’nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra kurulan bu intifa hakkı ile ilgili TMK’nun 700.maddesi çerçevesinde araştırma ve değerlendirme yapıldıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu konuda herhangi bir hüküm kurulmaması doğru değildir.

Taşınmazda pay sahibi olan davalı Hazine 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince harçtan muaf olduğu halde başvurma harcı ve peşin harç ile satış bedeli üzerinden alınacak binde 11,38 oranındaki harçtan taraflarla birlikte sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.

Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara satış bedelinin dağıtılmasındaki oranlarda yükletilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde tapu kaydındaki payları oranında yükletilmesi doğru de değildir.

Mahkemece, değinilen hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.