Kadastroları kesinleşmiş taşınmaz mallarda, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan teknik hataların, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesinde belirtildiği şekilde, ilgililerin başvurusu üzerine, her zaman düzeltilmesi mümkündür. Başka bir anlatımla; bu tür hataların, düzeltilmesi herhangi bir hak düşürücü süreye bağlı tutulmamıştır.
Davacı vekili, 817 parselin kısmen iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline, ayrıca 819 parselin paftasındaki hesap hataları nedeniyle tapu sicilindeki miktarın gerçek miktarından az olduğunu ileri sürerek, bu hususun düzeltilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz ediliştir.
Davacı vekili, kadastro çalışmaları sırasında vekil edenine ait 819 parselin devamı olan 171 m2 yerin davalıya ait 817 parsel içerisinde tespit edildiğini ileri sürerek, bu yere ait tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline, ayrıca vekil edeni ile davalıya ait 817 parselin kesinleşmiş kadastral paftalarında hesaplamalardan doğan hataların bulunduğunu ileri sürerek, düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece, her iki isteğin, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi hükmü karşısında, hak düşürücü süreye maruz kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık konusu parseli kapsayan davalıya ait 817 parselin, kadastro tutanağı 17.05.1977 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı, kadastrodan önceki sebebe dayanarak, iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. 817 parsele ait tutanağın kesinleştiği tarihten, 08.01.2001 dava tarihine kadar, on yıllık hak düşürücü süre geçmiş bulunduğuna göre, iptal ve tescil isteğinin bu nedenle reddine karar verilmiş olmasında Yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazlarını reddi ile iptal ve tescil isteğinin reddine ilişkin hüküm bölümünün ONANMASINA,
819 parseldeki teknik hataların düzeltilmesi meselesine gelince: Kadastroları kesinleşmiş taşınmaz mallarda, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan teknik hataların, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesinde belirtildiği şekilde, ilgililerin başvurusu üzerine, her zaman düzeltilmesi mümkündür. Başka bir anlatımla; bu tür hataların, düzeltilmesi herhangi bir hak düşürücü süreye bağlı tutulmamıştır. Mahkemece, hataların düzeltilmesine ilişkin isteğin, hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. İddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanarak ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan hataların düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile bu isteğin de reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.